Güncelleme Tarihi:
Güzel bir yaz gününde, Acarkent’teki evinde buluşuyoruz Ceyda Düvenci’yle. Üzerine titrediği bahçesinde, önce küçük bir keşfe çıkıyoruz. Hoşuna giden kareleri yakalar yakalamaz da basıyor deklanşöre.
Çocukluğundan beri fotoğraf çekmekten hoşlandığını ama dört yıldır bu işe daha da sıkı sarıldığını anlatıyor.
SEBZELER KENDİ BOSTANIMIZDAN
Bahçe son derece geniş ve bakımlı... Burada ağırlıklı olarak mevsimlik çiçekler dikkat çekiyor. Cam güzeli, ortanca, acemhalısı, lotus, sardunya, lavanta, mor menekşe, beyaz ve sarı papatyalar... Ayrıca, manolya, melisa, oya, kestane ve gülibrişim ağaçlarını da unutmamak gerek.
Ama tüm bunlarla sınırlı kalmayan Ceyda Düvenci, bahçesine iki kiraz, leylak, erguvan ve limon ağaçlarını da ilave etmeyi ihmal etmemiş. Böylece bahçe çok daha şenlikli bir görünüme kavuşmuş: “Bahçemle ve çiçeklerle uğraşmak beni çok rahatlatıyor ve huzur veriyor. Bahar başında rengarenk çiçekler diktim. Bir duvarımdan yaseminler sarkıttım. Havuzun kenarına dış mekan bonsaimizi ve 55 yaşındaki sikasımızı yerleştirdim. En uç köşeyi ise bostan yaptım ve buraya da domates, biber, çilek, maydanoz, salatalık ve patlıcan ektim. Bir ay içinde taze sebzelerimizi kendi bostanımızdan yemeye başlayacağız.”
Burada bir yıldır yaşadıklarını ve kendisini hem şehir içinde hem de şehir dışında hissettiğini anlatıyor ve “Kendimi evimde çok özgür hissediyorum. Sessiz, huzur dolu ve kedilerimle birlikte çok mutluyum. Benim için bu ev ve bahçe her mevsim, her saat bir başka güzel” diyor.