Çeşme plajlarında Atatürk konuşuyordu

Öğleden sonra saat 16.00 civarı...

Haberin Devamı

Plajda herkes yayılmış: Kimi denizde yüzüyor, kimi şezlongda uyukluyor, kimi yüksek kahkahalar eşliğinde sohbet ediyor.
Bu arada plajın DJ’i hafif bir şeyler çalıyor, ama müziğin sesi yüksek değil, orta halli...
Derken müzik sona eriyor ve tanıdık bir ses konuşmaya başlıyor. Eski bir kayıttan, cızırtılı bir fon üzerinden...
Bu konuşmayla birlikte plajda çıt çıkmıyor, sohbetler sona eriyor, hatta hareket edene bile rastlanmıyor, insanlar saygı duruşunda gibi öylece kalakalıyor.
Çünkü hoparlörlerden konuşan kişi Atatürk.
Cumhuriyet’in 10’uncu yılı vesilesiyle yaptığı o meşhur konuşmayı yayınlıyor mekânın DJ’i.
Bu anlattığım manzara cuma gününe denk gelen 30 Ağustos Zafer Bayramı’yla birlikte sezonun son kalabalık hafta sonunu yaşayan Çeşme plajlarında yaşandı.
Alaçatı Beach Resort’un bulunduğu Çark Koyu’ndaki Alaçatı 11 plajında ve Kum Beach’te...
Üstelik sadece 30 Ağustos günü değil, pazar günü bile denk geldim Kum Beach’te Atatürk’ün konuşmasına...
Ve bu uzun konuşmanın pür dikkat dinlenmesi, tüm plajın pause’a basılmış gibi hareketsizliği film karesi gibiydi, inanılmaz bir andı.

Haberin Devamı

Lucca’ya New York’lu erkek kardeş geliyor

Önceki gece Lucca’nın sahibi Cem Mirap’la buluştuk ve bana uzun uzun Zorlu Center içinde kasımda açılacak yeni mekânını anlattı.
Cem çok heyecanlıydı, çünkü Lucca’yı açtıktan tam dokuz yıl sonra ilk kez yeni bir projeye girişiyordu.
Bunca sene herkes ondan bir başka semtte yeni bir Lucca şubesi bekledi durdu.
Ama o bildik beklentilere kulak tıkadı ve Lucca sadece Bebek’te Lucca olarak kaldı.
Peki yeni mekân nasıl bir yer olacak?
Cem’in anlattıklarından benim çıkardıklarım şunlar:
-Sabah 10’da açılıp gece 12’de kapanacak.
-Yemekleriyle ön plana çıkan bir buluşma noktası olacak.
-Öyle ki yemekler sürekli güncellenecek, mönü sabit kalmayacak, hep değişecek.
-Ağır bir mekân olmayacak. Rahat, samimi, spor bir mekân tasarlanacak.
-Ve sürpriz! New York’lu ünlü bir mimarlık grubu tasarlıyor mekânı. Anlaşma imzalanmak üzere.
Çünkü mekânın havasının tam anlamıyla New York esintili olmasını arzuluyor Cem.
-Lucca kimlik olarak havalı, çocuk ruhlu bir Bebekli erkek ise (biraz Cem’in kendisi gibi) bu yeni mekânı da New York’ta okuyup Türkiye’ye dönmüş Lucca’nın erkek kardeşi olarak hayal edebilirsiniz... En azından ben öyle hayal ettim.
-Mekânın ismi henüz belli değil. Mekân isimleri pek Türkçe olmuyor ama, “Adını Rahat koysan?” diye öneride bulundum Cem’e... Bakalım adı ne olacak...

Haberin Devamı

Tesettürlü diye içeri alınmayan tasarımcı

Lucca önümüzdeki yıl 10’uncu yaşına giriyor ve bu zamana dek mekân olumsuz olaylar da yaşamadı değil.
“Sevgilisini” saçından tutup sürükleyen adamlara da sahne oldu bu ünlü mekân, geceyarısı kurşunlanmalarına da...
Ya da kafası her daim bulanık mafya bozuntularının önüne geleni tartaklamasına da...
Yine de kendini toparlamayı bildi Lucca ve yoluna devam etti, ediyor.
Aylık kadın dergisi Seninle’nin son sayısında ise yeni bir eleştiri var Lucca hakkında.
Muhazafakâr kesimin yakından tanıdığı moda tasarımcısı Kübra Tekin’in bir eleştirisi.
Dergiye verdiği röportajda şöyle diyor Tekin:
“Geçen sene pazar kahvaltısı için Lucca’ya gittiğimde beni almadılar tesettürlü olduğum için.
Çok önemli değildi.
Lucca yerine Chilai’de yaptık kahvaltımızı ama tabii ki yaptıkları hoş değildi.”
Kübra Tekin’in başına geleni buluşmamız sırasında Cem Mirap’a sordum. Olaydan haberi yoktu.
Şöyle bir yanıt verdi:
“İçerisi çok kalabalık olunca bazen ben bile oturacak yer bulamıyorum. Yoksa başka türlü bir gerekçeyle içeri alınmama durumu olacağını sanmıyorum.”
Tekin’e önerim: Bence Lucca’ya tekrar bir uğrayın.
Yine olumsuz bir şey yaşanırsa bana yazın.

Yazarın Tüm Yazıları