Çek silahı, vur vur inlesin

BİR, iki, üç, dört, beş. Eh, idare eder. İyi düşünülmüş bir rakam. Yine de üzülüyorum, keşke daha fazla olsaydı.

Haberin Devamı

Silah Yasa tasarısı ile ilgili değişiklikler alt komisyonda kabul ediliyor. Şimdi Meclis İçişleri Komisyonunda, oradan genel kurula gidecek.
Tasarıya göre, bir kişi en fazla beş silaha sahip olabilecek.
Bir zamanlar Beşiktaşlı taraftarlar maçlarda “bir, iki, üç gol yetmez, dört, beş, altı olsun” diye tempo tutuyor.
Şimdi benim içimden haykırmak geliyor, üç, dört, beş silah yetmez, altı, yedi, sekiz olsun.
Ne kadar silah, o kadar cinayet, ne kadar cinayet, o kadar uygarlık, ne kadar uygarlık, o kadar durmak yok, yola devam. Görüldüğü gibi, çok silah ile yola devam arasında bire bir ilişki var. O nedenle, beş silah yetmez.
SAKIZ ÇİĞNEMEZ
Türkiye gibi bir ülkede kan davasının adı bile yok. Hele töre cinayeti, o da ne demek.
Ya kabadayılık, racon kesme, soygunculuk, hırsızlık, adam öldürme, mafyanın bin türlüsü, çok şükür, bunlar bizim ülkemizde sadece sözlüklerde yer alıyor.
Biz milletçe pir-ü pak, şiddetten asla hoşlanmayan, barış sever, hoşgörülü, karınca ezmez, cam kırmaz kuşakların torunlarıyız. Atalarımız çimen ezmez, biz sakız çiğnemez. Biz böyleyiz.
Şimdi hepimize izin çıkıyor. Beş silaha kadar izin var. Yaşasın, demek ki, sokaklarda, sinemalarda, lokantalarda, maçlarda ve elbette evlerde sulh sükun içindeyiz. Neden, çünkü birden çok silahımız var artık.
Hoşgörülü filan ama, o kadar da uzun boylu değil, sıkıysa bundan böyle biri yan baksın, silahın artık tekini mi çekeriz, yoksa beşini mi sayarız, bilinmez. Ne de olsa, biz erkek milletiz. Erkeklik öldü mü be?
BEĞEN BEĞEN AL
Üstelik, bizim iktidarımız hepimize kolaylık sağlıyor.
Aç interneti, beğen beğen al, o tabanca mı, bu tüfek mi, seç seç al.
Alkollü içkinin internette reklamı yasak. Alkol, akla zarar. Sigarının internette reklamı yasak. Sigara cigerlere zarar. Ayrıca, neden yasak? Çünkü, internet kitle iletişim aracı.
Ama, internette şimdi silah reklamı serbest. İşin içine silah reklamı girince, internet bir anda kitle iletişim aracı olmaktan çıkıyor. Silah yasası öyle karar veriyor.
Bir gece ansızın, bakmışız ki, aaa bu tasarı Meclisten geçivermiş.
Bu silahçılar şimdi amma para kazanacak, helal olsun. Çek silahı, vur vur inlesin, garibanlar dinlesin.

Haberin Devamı

Ufuk Uras: Politik pozisyon aldım

Haberin Devamı

ÖNCE bağımsız seçilen, sonradan BDP’nin gurup kurmasını sağlamak üzere, BDP’ye geçen İstanbul milletvekili Ufuk Uras sürpriz biçimde Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştiren maddeye “evet” oyu veriyor.
Dün onun bu tavrını eleştiren bir yazı yazıyorum. Ufuk Uras dün arıyor ve gerekçesini anlatıyor:
“Ben politik pozisyon aldım. Anayasa Mahkemesi geçmişte hep sol partileri kapattı, şimdi yapısı değişiyor, artık kapatması zorlaşacak. Kaldı ki, bu değişikliği neden bütünüyle AKP’ye bırakalım. Benim evet oyum AKP’nin peşinden gitmek değil. Ben askerin sivil mahkemelerde yargılanmasına da evet dedim, geçici 15. maddeye de evet diyeceğim.”
Ufuk Uras’ın gerekçesine katılmıyorum. Geçmişte sol partileri kapattığı için evet demek ile AKP’nin Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirme hırsı birbiriyle örtüşmüyor. Üyelerinin büyük çoğunluğu cumhurbaşkanı tarafından seçilecek bir mahkeme, tarafsızlığını kaybetme, iktidarın emrine girme tehlikesiyle karşı karşıya.
Asıl politik pozisyon almak, bana kalırsa, karşı çıkmaktır. Ancak Ufuk Uras öyle düşünmüyor, ben de açıklamasını buraya aktarıyorum.

Haberin Devamı

Karakol, dava, inşaat

KARAKOL baskınlarının yeniden tartışıldığı bir sırada, 13 askerin şehit düştüğü Dağlıca baskını için açılan dava dün sonuçlanıyor. Suçlu görülenler çeşitli cezalara çarptırılıyor.
Ne hazin, Türkiye gibi, davaların uzun sürede sonuçlandığı bir ülkede, karakolları yenilemek daha fazla zaman alıyor.
Baskın tehlikesiyle karşı karşıya bulunan karakolların yenilenmesi için 2.5 yıl önce düğmeye basılıyor. Hangi olay üzerine?
Dağlıca baskını üzerine.
Dağlıca davası dün sonuçlanıyor, karakolları yenilemek yerinde sayıyor.
Bu karakolları kim yapacaktı? Neden bitmedi? Kim bunun sorumlusu? Her baskından sonra aynı soruları sormaya devam mı edeceğiz?

Yazarın Tüm Yazıları