Çankaya ve tesettür...

CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer, ‘‘tesettür’’ (örtünme) kurallarını benimsemiş bayanları Cumhuriyetin 80'inci yıldönümü resepsiyonuna niçin çağırmamış olduğunu, o akşam gazetecilere çok net şekilde açıkladı:

‘‘Bu davet benim şahsi davetim değil, devletin resepsiyonu (kabul resmi).

Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri Anayasa'da yazılıdır. Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Son zamanlarda çeşitli çevrelerde Türkiye Cumhuriyeti'nin laik niteliğine karşı tavır alınmak isteniyor. Bunlara fırsat vermem.''

Sezer, ‘‘kararının günlük olmadığını ve değişmeyeceğini’’
yani bundan böyle de aynı tutumu devam ettireceğini ayrıca vurguladı.

Sezer, yukarıdaki sözlerle yaklaşık iki haftadır sürüp gelen tartışmaları yanıtlamış oldu. Çünkü ileri geri çok laf edildi:

Örneğin resepsiyona yukarıdaki nedenle tek başına davet edilmiş olan bazı AKP milletvekilleri, Cumhurbaşkanı'nın ‘‘ayıp ettiğini’’ söylediler. Bazıları Cumhurbaşkanı'ndan aldıkları davetiyeyi iade etti. Hadi bunlar henüz deneyimli olmayan genç milletvekilleridir diye hoş görelim. Mehmet Elkatmış gibi deneyimli bir milletvekili bile Cumhurbaşkanı'ndan söz ederken, hangi terbiye kuralına uygun buluyorsa ‘‘Çankaya Köşkü, Sezer'in babasının malı değil’’ dedi.

Cumhurbaşkanı'na akıl, yol yordam öğretmeye kalkanları da yukarıdaki listeye ekleyin. Bunlar arasında Cumhurbaşkanı'na hem nezaket dersi veren hem de okusun da öğrensin diye, kitap tavsiye eden bile var.

Bizce konunun tek boyutu yok. Önce ‘‘terbiye’’ boyutu var ki, yukarıdaki örnekler Cumhurbaşkanı'na akıl verenlerin durumunu ortaya koyuyor.

Keza devletin niteliği ile ilgili boyutu var...

Cumhurbaşkanı bunu çok açık şekilde dile getiriyor ve ‘‘Ben devletin laik cumhuriyet niteliğine karşı tavır konmasına izin vermem’’ diyor.

Bir başka deyişle Cumhurbaşkanı, seçildiği zaman ettiği yeminin gereği ne ise onu yapıyor. O nedenle ‘‘sen görevini neden yapıyorsun?’’ diye Cumhurbaşkanı'nı eleştirenler beyhude laf ediyorlar.

Aslında kendileriyle de çelişiyorlar. Çünkü bu eleştirilerin sahibi milletvekilleri ile bazı bürokratlar da aynı mahiyette yemin eden ve bu yeminin gereğini yerine getirmekle yükümlü olan insanlar.

Ama bir insanın kendisine saygısı olmayınca ettiği yemine sadık kalması elbet beklenemez. O zaman da sözü ile özü bir olana karşı çıkar.

Üçüncü olarak konunun ‘‘protokol’’ boyutu var...

Çankaya Köşkü'nün protokol sorumluları kimlerse, bazı konukların eşli, bazılarının ‘‘eş’’siz çağrılması gibi ayrımcılık izlenimi veren uygulama nedeniyle sınıfta kalmışlardır. Çünkü onların görevi, aynı amacı, sorun yaratmadan gerçekleştirmek idi. Bunu da davetiyenin altına ‘‘kıyafet’’ kaydıyla birlikte ‘‘bayanların başı açık olarak gelmelerinin beklendiği’’ni yazarak çözebilirlerdi.

Konunun öteki boyutlarına, fırsat çıkarsa sonra değiniriz.
Yazarın Tüm Yazıları