Güncelleme Tarihi:
GÜNLÜKLERLE İLGİLİYDİ
“Ben bu sözü 2008 Temmuz ayında söyledim. Cumhurbaşkanımız beni davet etmişti. Kendisine bilgi sundum. Gazeteciler olmadık bir şeyle -zannederim günlükler falan gündemdeydi- (Özden Örnek’in tuttuğu iddia edilen günlükler) ilgili bana bir şey sordular. ‘Şöyle şöyle olursa ne yaparsanız’ diye. Ben de dedim ki, ‘Kasaptaki ete soğan doğranmaz.’ Bu laf buradan çıktı. Balyoz davası bundan 2 yıl sonra, yani 2010’da başladı. Balyoz’la hiç ilgisi alakası olmayan bir sözdür. Ama herkes Balyoz’u getirip buna bağlıyor. Yılmaz Özdil 12 Temmuz’da (2008) yazdı. Açın bakın orada yazıyor. Daha adı bile yok ortada. Ne ilgisi var ki bunun Balyoz’la?” (Duruşmada neden çok kısa ifade verdiği sorusuna) Bunu ben bilemem. Mahkeme heyetine soracaksınız. Sanık avukatlarından soru gelmedi. Sadece mahkeme heyetinin soruları geldi, yanıtladık.
ÇAĞRILMADIK Kİ GİDELİM
(Sanık ve yakınlarının ‘Davanın başında neden ifade vermediler ve silah arkadaşlarının suçsuz olduğunu söylemediler’ eleştirisine) Bakın bir mahkemeden sizi çağırmasını istiyorsunuz ve o mahkeme sizi çağırmıyor. Sizi çağırmayan mahkemeye gitseniz, mahkeme sizi dinler mi, dinlemez mi? Eski Genelkurmay Başkanı (Işık Koşaner’i kastediyor) gitti. Onu dinledi mi? Dinlemedi. Hadi gittik kendi başımıza ısrarla anlattık diyelim, belki de o zaman Anayasa Mahkemesi hak ihlali nedeniyle bozmayacaktı da, bilmem ki... Belki de çağrılmamamız hayırlarına oldu.
(‘Davanın başında çağrılsaydınız gider miydiniz?’ sorusuna) Eğer çağrılsaydık giderdik tabii. Zaten kanunen gitmek zorundadır herkes. Çağrıldığımız zaman nasıl koşa koşa geldik gördüler. Ergenekon’a çağırdıklarında nasıl koşa koşa gittiğimizi gördünüz.”