Büyümenin sırları

EKONOMİK büyüme konusunda Rusya krizinden beri kendimizi toparlayamadık. 2000 yılındaki büyüme geçici oldu. Büyüme performansında sektörler arası büyük farklar vardı. Küçülme sürecinde ise tüm sektörler neredeyse aynı hızda küçüldüler.

Ekonomik büyüme için iç talebin artması şarttır. Nominal ücret artışları enflasyonun oldukça gerisinde kaldığından, özel sektörün gelirlerinin artması yoluyla iç talebin uyarılabileceğini beklemek çok gerçekçi değil.

Kamu sektörü hem tüketimini kısmakta, hem de vergi gelirlerinde artışlar sağlayarak özel sektör talebini de olumsuz etkilemektedir. Bu şartlarda, iç talebi uyaracak tek etken, özel sektörün servetinde oluşabilecek bir artış olabilirdi. Fakat, reel olarak kurların neredeyse geçen yılın şubat ayındaki seviyelere gerilemiş olması, iç talep üzerindeki olası servet etkisini de azaltmıştır.

DERS ALDIK MI?

Arz yönünde de büyümeye yönelik olumlu bir gösterge bulmak zordur. Döviz kurlarındaki dalgalanma, yukarı da olsa, aşağı da olsa, ithalatı olumsuz etkilemektedir. İthalat talebi canlansa dahi, yurtdışından borç bulabilme olanaklarımızın yeterince açılmamış olması, ithalatın önündeki bir diğer engeldir. Dolayısıyla, bu aşamada, iç talebin artması büyümeyi sağlamak yerine enflasyonist olabilir.

Bankalarımızın kredi verme iştahlarının olmaması, üretim artışı üzerindeki bir diğer engeldir. Devletin bankalara vereceği sermeye desteğinin kredi arzını artırıp artırmayacağı ise bu aşamada çok açık değildir. Bir bölüm şirketler için kredi arzı artsa dahi, şirketlerin çoğu bu yıl da kredi bulamamaktan şikáyet edeceklerdir. Bir başka ifadeyle, üretim artışı olsa dahi, tüm ekonomide yeknesak olmayacaktır.

Bütün bunların üzerine siyasi belirsizlikler de, ileriye dönük olarak üretim artışını teşvik edici olmamaktadır. Sanki, kasım-şubat krizlerini yaşamamış gibi, Telekom krizinin sonuçlarını görmemiş gibi, hálá bazı yapısal reformların yapılması konusunda isteksizlik, hatta direnç gözlenmektedir. Bu çeşit siyasi etkiler ekonominin büyüme sürecine geçmesini, diğer şartlar olumlu dahi olsa, geciktirmektedirler.

GEREKLİ UNSURLAR

Türkiye ekonomisinin bu yılki performansı dış etkilerle değil, iç dinamikler yoluyla şekillenecektir. İç dinamiklerin en önemli unsurları,

1. Siyasi istikrar ve kararlılık,

2. Türk Lirası'nın istikrarlı bir ortamda reel olarak değer kazanması,

3. Dış borçlanma olanaklarının açılıp ithalatın artırılması,

4. Mali sistemin reel olarak büyümesidir.

Bu unsurlar yerine geldiğinde, çok iddialı olmayan bir ekonomik büyüme sağlanabilir. Söz konusu unsurları yerine getirip getiremeyeceğimiz ise çok kesin değildir. Çünkü, her gün ileriye dönük beklentileri bozabilecek yeni konular bulmakta oldukça hüner sahibi olduk.

Her defasında, IMF'nin ya da Amerika'nın zorlamasıyla doğru adımlar atıyor gibi görünsek de, isteksizliğimiz atılan adımların olumlu olması gereken etkilerini ya azaltıyor ya da yok ediyor. Bu da, bir sonraki adımların atılmasını zorlaştırıyor.
Yazarın Tüm Yazıları