Büyüme verileri üzerine ilk izlenimler

YILIN ikinci üç aylık dönemine (Nisan-Haziran) ait milli gelir verileri açıklandı. Çok büyük bir sürpriz yok. Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) yılın ikinci üç aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 3.4 arttı.

Yılın ilk üç aylık dönemine ait GSMH büyümesi ise revize edilmedi. Aynı kaldı. Şaşırtıcı oldu. Çeşitli göstergeler yılın ilk üç aylık döneminde GSMH büyümesinin açıklanan yüzde 5.3’den daha yüksek olabileceğini gösteriyordu.

BÜYÜMEDE YAVAŞLAMA

Ekonomik büyüme geçmişe göre yavaşlıyor
. Son üç yıldır alıştığımız yüzde 8’lere varan reel ekonomik büyüme yılın ilk yarısında yüzde 5’in altına gelmiş durumda (yüzde 4.5). Ekonomik istikrarın kalıcılığı açısından ekonomik büyümedeki dönemsel düşmeler olumlu olarak algılanmalıdır.

Son on iki aylık ortalama GSMH büyümesi yüzde 5.3 olmuştur. Bir başka ifade ile geçen yılın ikinci yarısı ile bu yılın ilk yarısı bütününde milli gelirimiz bir önceki aynı döneme göre reel olarak yüzde 5.3 artmıştır. Bu artış da son 35 yıllık ortalamanın bir puandan fazla üzerindedir. Yani, işler kötü gitmiyor.

Son dört, üç aylık dönemde, üç aylık büyüme rakamları hafif aşağı yönde bir eğilim sergilemektedir. Bu eğilim grafikten de açıkça görünmektedir.

Geçen yıllarla bu yılın ilk altı ayında arasında ekonomik büyümenin kaynakları (sektörleri) değişmektedir. Örneğin, ekonominin yüzde 8’ler civarında büyüdüğü dönemlerde büyümenin önemli bir kısmı sanayi sektörü üretiminden kaynaklanıyordu. Hizmetler sektöründe ve özellikle geleneksel olarak büyümenin motoru sayılan inşaat sektöründe bir kıpırdanma yaşanmamıştı.

Bu yıl durum değişti. Son üç yıldır kıpırdanmayan inşaat sektörü bu yıl parlak dönemlerinden birini yaşıyor. İnşaat sektörü reel olarak ilk üç ayda yüzde 16.5, ikinci üç ayda da yüzde 22.2 büyüdü.

Konut sahipliğindeki büyüme hálá çok küçük. Bu kalemdeki ortalama büyüme yılın ilk yarısında yüzde 1.5’de kaldı. Halbuki, konut kredilerindeki patlama konut sahipliğinin ciddi boyutlarda artış olması gerektiğine işaret ediyor.

Ticaret sektöründeki büyüme de göreli olarak düşük kaldı. İnşaat sektörünün patladığı, ithalatın hala yüzde 20’ler düzeyinde arttığı bir ortamda, ticaret sektöründeki büyümenin yüzde 5’lerde kalması şaşırtıcı oldu.

Bu yıl, genel izlenim, tarım üretiminin geçen yıllara göre iyi olduğu, ama fiyatların arzulanan seviyelerde olmadığı yönündedir. Fiyatların çok düşmesi nedeniyle tarım ürünlerinin tarlada kaldığı yönünde söylentiler vardır. Belki de bu nedenle, bu yılın ilk yarısında tarım sektöründeki büyüme reel olarak yüzde 0.1’de kalmıştır.

YUMUŞAK İNİŞ Mİ?

Yılın ilk altı ayında gözlenen eğilimler bu yılın tümüne yönelik olarak milli gelir (GSMH) büyümesinin tahmin edilen yüzde 5’in altında kalabileceğini göstermektedir. Belki de, yakın tarihimizde ilk kez, ülkeye giren yabancı kaynakların arttığı bir dönemde ekonomik büyümede geçen yıllara göre bir düşüş yaşanacak
. Halbuki, geçmiş deneyimler ekonomiye giren yabancı kaynaklar arttıkça ekonomik büyümenin de hızlandığı yönündedir.

İlginç bir yıl yaşıyoruz. Ekonomiye giren yabancı kaynakların ekonomik büyümeye olan katkısı geçen yıllara göre daha düşükmüş gibi görünüyor. Dalgalı kur rejiminin cari işlemler açığı sorununa çözüm getirebileceği iddia edildi. İddialar çok doğru çıkmadı. Artan cari işlemler açığına rağmen döviz kurları kıpırdamadı. Hatta, reel ve nominal olarak düştü.

Son veriler, cari işlemler açığına ‘uyumun kurlardan değil de, ekonomik büyümeden mi geldiği’ yönünde düşündürücü ipuçları veriyor. Yani, yumuşak inişin ilk işaretlerini alıyor olabiliriz.
Yazarın Tüm Yazıları