Büyük felaket

1915’te yaşananlar için Ermeniler, zamanında en iyi tabiri bulmuşlar; büyük felaket! Bunu unutmamaya, unutturmamaya karar vermişler. Gerisi siyaset!

Yaşananlar, onlar için unutulacak, Türkler için de hatırlamayı istenecek şeyler değildi. Sonra, onlar unutmamayı, Türkler unutturmayı ’siyaset’ haline getirdiler, bugüne böyle geldik. Siyaset, trajediyi çıkara, hesaba, güç mücadelesine çevirip, insani olanı arka plana iter. Türkiye-Ermenistan ilişkileri çerçevesinde, bugün yaşanan süreç fazlasıyla siyasi.

KAFATASLI ANMA

"Büyük felaket"in yıldönümünde, bir Ermeni arkadaşımla Beyrut’taki Ermeni mahallesi Burj Hamud’da, Antilies Kilisesi’ndeki anma törenine gittik. Kilisenin bahçesinde inşa edilmiş diğer küçük bir kilisede, sürgünle geldikleri Suriye’nin Dar Zor bölgesinde hayatını kaybedenlerden kalan kafatasları ve kemikleri sergiliyorlar. Çok rahatsız edici bir hatırlama biçimi. Ama başlarına bunca felaket gelenlerin, onların çocukları ve torunlarının hatırlamak ve hatırlatmaktan başka hiçbir güçleri yoktu.

Dediğim gibi, gerisi siyaset; acının, trajedinin kavgaya, kavganın güç mücadelesine, o mücadelenin iki tarafın ötesindekilerin çıkar hesaplarına döndüğü bir süreç. Bu süreç içinde insani olan ile, hesabi olanı ayırt etmek artık neredeyse imkánsız. Ancak insani olanı büsbütün devre dışı bırakan bir siyasal süreç hiçbir şeyi çözemeyecek.

ABARTMAYALIM

Dünyanın güçlüleri nasıl bir zamanlar bir yandan Osmanlılara, diğer yandan Ermenilere destek veriyorsa, önce Ermenilere bağımsız bir ülke vaat edip, sonra onları yapayalnız bıraktıysa, yine benzer şeyler olacak. Nitekim halihazırda benzer şeyler oluyor. ABD Başkanı Obama’nın, soykırım sözcüğünü kullanmaktan sakınıp, sonraları "soykırım" ile eşanlamlı kullanılmaya başlayan "büyük felaket" terimini seçerek, iki tarafa da boncuk vermesi, sorunu zamana yaymaktan başka anlam taşımıyor.

Evet, Türkiye-Ermenistan sınırının açılması, mevcut kilitlenmenin önünün açılması bakımından iyi olacak. Ancak bu süreci abartmanın anlamı yok. Hem Türkiye’ye hem Ermenistan’a baskı yaparak bir yol haritası çizen ABD’nin hazırladığı hangi ’yol haritası’ bugüne kadar başarılı oldu? İsrail-Filistin yol haritalarının vardığı çıkmaz ortada. İnsani boyutu büsbütün göz ardı eden yol haritaları çıkmaz sokaklara gidiyor.

REHBER İNSANİYET

Türklerin ve Ermenilerin, zamanında onları birbirine düşürenlerin rehberliğinde gidecekleri yol, bu kez de çok uzun olmayacak. Doğrusu, siyasi çıkarlar, hesaplar da uzlaştırır, onları da büsbütün göz ardı etmemek lazım. Ancak nesillerin hafızasını şekillendiren bir büyük felaketin ardından, günü kurtaracak tedbirler yoluyla barışmak çok zor. En iyisi, uzun soluklu bir yol haritası için önce insaniyetimizi rehber edinelim. Bir başlangıç olarak, Türkler, "Ne olduysa oldu, önce onlar başlattı" pişkinliğini, Ermeniler gözü kara bir öç alma hırsını bir yana koyup, kendi yol haritalarını kendileri çizmeyi denesinler. Biliyorum, zor ve çok zaman alacak ama, böylesi daha umut vaat edici olacak.
Yazarın Tüm Yazıları