Büyük başları vurmak gerek

SORGUDAKİ onbeş günlük süresi bitiyor. Sürenin uzatılmasına Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Üruğ izin vermiyor. Sıkıyönetime teslimi gerek. Ve bir ilk gerçekleşiyor. Ağca polis sorgusundan sonra, sıkıyönetime tesliminden önce, basının karşısına çıkartılıyor. Ona kaçacak yer bırakılmıyor.

Ağca yakalandığında İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş. Dönemin başarılı bakanlarından. Ağca’nın sorgulanmasına bizzat katılıyor. O camın arkasında Güneş’i fark etmiyor. Bazı soruları Güneş yöneltiyor.

Ağca’yı yakalayan ekibi oluşturan ve yöneten Hasan Fehmi Güneş’le sorgulama sahnelerini ve Ağca olayını konuşuyorum dün. İlgi çekici bilgiler veriyor.

BİRİLERİ ARKASINDA

Sorgulama sırasındaki gözlemini sorduğumda, Güneş:

"Ağca cezaevinden kaçmadı, kaçırıldı. Sorgulamadaki tavırlarıyla, arkasında birilerinin varlığını hissetiriyordu. O rahatlık içinde konuşuyordu. Hatta, Abdi İpekçi’yi neden vurduğunu, kendisi de bilmiyordu."

Farklı sorulara, Ağca ilgili, ilgisiz, ama sık sık, "ben tek başınayım" diyerek karşılık veriyor. Kimseyi ele vermemeye özen gösteriyor. Çünkü, daha sonra cezaevinden nasıl olsa kaçırılacağını biliyor ve hatta sorgulamada bunu bir soru üzerine, çarpıcı bir yanıtla belli bile ediyor.

CİNAYETİN ÖZÜ

Hasan Fehmi Güneş, Ağca’nın her soruya sözüm ona bülbül gibi yanıt vermesi karşısında, "sana işkence mi yaptılar" diye sorunca, Ağca:

"Bana kimse dokunamaz, ben kaçarım ve daha büyük cinayetler işlerim, mesela İçişleri Bakanı’nı vururum."

Sorgudaki polisler duraklıyor, Güneş oralı olmuyor, sorgu devam ediyor. Neden Abdi İpekçi, diye sorulduğunda, tıpkı geçen gün kardeşinin hapishane çıkışındaki sözlerini söylüyor. Yirmibeş yıl önceki yanıt, geçen haftaki yanıtla örtüşüyor:

"Ne olmuş bir dönmeyi vurmuşsak!.."

Ama, olayın ya da cinayetin özü, çok başka bir yerde. Sorguda Ağca:

"Garibanların birbirini öldürmesi ile bir yere varılmaz. Asıl büyük başlardan birini öldürmek gerek. Onun için, Abdi İpekçi’de karar verdik."

Kendisi değil, birileri karar veriyor. Kim bu kararı verenler?.. Neden böyle bir karar veriyorlar?.. Varılmak istenen yer neresi?.. Hangi amaçla?.. Bu soruları kendine de soran Hasan Fehmi Güneş:

"İpekçi cinayeti siyasal tırmanma yaratmayı amaçlıyordu. Varılmak istenen temel bir hedef vardı. Cinayet tırmanmanın kilometre taşlarından biriydi."

Ağca ve çevresindeki onlarca isim, sıradan tetikçi. Onların arka arkaya işlediği cinayetler, halkı seçilmiş iktidardan bıktırıyor. Çare aramaya itiyor.

Çare 12 Eylül askeri darbesi!.. Varılmak istenen temel hedef.

Asıl askeri darbelerin dosyasını açmak gerek. Ağca ve benzerleri, buzdağının görünen sıradan figürleri.

AKP karlara gömüldü

GÖZLER Futbol Federasyonu Başkanlık seçimlerinde. AKP Hükümeti başkanlık seçimine el atıyor, ortalık toz duman. Çünkü, o futbol.

Tozun dumanın atılmadığı, ama hükümetin tozunun, dumanının atıldığı bir başka seçim var. Kayak Federasyonu seçimi. Kayak kıyıda, köşede kalan bir spor. Yooo, öyle değil. AKP Kayak Federasyonu Başkanlığını da ele geçirmek istiyor.

5 Ocak’ta yapılan Kayak Federasyonu Başkanlık seçimlerine beş aday giriyor. İlk aday eski başkan Erdoğan Üstünsoylu, 19 yıllık başkanlıktan sora seçimi kaybediyor.

İkinci aday Yavuz Tanyeri. Milli kayakçı. Milli takımda antrenörlüğü var. Kayak üzerine kitaplar yazıyor. Yüksekokul eğitimi de o yönde. Kayaktan gelenler onu destekliyor, ama dört oyla başkanlığı kaybediyor.

Üçüncü adayın arkasında bir belediye var. Ancak, onbir oy alabiliyor.

Dördüncü aday, Özer Ayık. Asıl mesleği su ürünleri mühendisi. Kayağı zevk için yapıyor. Ama, seçime ciddi vaatlerle giriyor ve 188 delegenin 64 oyunu olarak Kayak Federasyonu Başkanı seçiliyor.

Beşinci aday, seçime girenler arasında en dikkat çeken kişi. Hükümet onu destekliyor. Futbol Federasyonu Başkanlık seçiminde olduğu gibi, Kayak Federasyonu seçiminde de, hükümet var gücüyle bastırıyor. Ne var ki, baskı ancak kırk oy getiriyor.

AKP öyle bir kayıyor ki, hooop gümmm, karlara gömülüyor. Tıpkı dün Futbol Federasyonu Başkanlığı’nda olduğu gibi.
Yazarın Tüm Yazıları