Bush'un yazdığı çekte rakam yok

GEÇEN çarşamba günü Beyaz Saray'ın ünlü oval ofisinde gerçekleşen buluşmada, Başkan George Bush bir ara sözü, hesapta olmayan sürpriz bir gündem maddesine getirdi.

‘‘Eğitim çok önemli. Beni en çok etkileyen şeylerden biri Amerika'da eğitim gören yabancı öğrencilerin ülkelerine döndüklerinde devlet adamı olmalarıdır. Eğitim konusuna ilişkilerimizde gereken önemi veriyor muyuz?’’

Başkan Bush, karşıda oturan Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu'nu işaret ederek, ‘‘Büyükelçiniz, Princeton'dan doktoralı’’ dedi.

Bu noktada, ABD'nin Ankara'daki Büyükelçisi Robert Pearson, ABD'de eğitim gören Türk öğrencilerin sayısının 16 bine ulaştığı bilgisini verdi.

Oval ofiste Bush'un karşısında oturan Türk heyetinin eğitim durumu aslında Bush'un başlangıçtaki teşhisini doğrulayan bir nitelikteydi. Heyette Loğoğlu'ndan başka Amerikan eğitimli başkaları da vardı.

Başbakan Bülent Ecevit ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem, ABD'ye gitmeden Türkiye'deki bir Amerikan eğitim kurumu olan Robert Kolej'den mezun olmuşlardı. Devlet Bakanı Kemal Derviş ise ABD'nin en saygın üniversitelerinden biri olan Princeton'dan doktoralıydı.

Amerikan eğitimli bu kadro, şimdi oval ofiste ABD Başkanı Bush ile küresel bir gündem üzerinde Türk-Amerikan işbirliğini görüşüyor, bu arada Amerikan pazarında Türkiye'nin ihracatına daha geniş bir pay ayrılmasını talep ediyordu.

BUSH: GÜÇLÜKLERİMİZ VAR

Konu ticaret olunca, Başkan Bush, ‘‘Ekonomik ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi benim için de stratejik bir önceliktir. Ben de daha serbest ticaretten yanayım. Ama bizim de içte bazı hassasiyetlerimiz var’’ diyerek, Türkiye'ye sağlayabileceği esnekliklerin sınırları olduğunu açıkça hissettirdi.

Bush'un yine ticaret faslında söylediği şu sözler de önemliydi:

‘‘Biz de Amerikalı firmaları Türkiye'de yatırım yapmaya teşvik ediyoruz. Ancak Türkiye'deki yabancı yatırımcıların faaliyet gösterdikleri yatırım ikliminin düzeltilmesi bizim bu çabamıza yardımcı olacaktır.’’

Amerikalı yatırımcıların Türkiye'de karşılaştıkları sorunlar, Washington ziyareti sırasında Amerikan tarafının ortak bir tema olarak Başbakan Bülent Ecevit'in karşısına çıkardığı bir başlık oldu.

örneğin, ABD Ticaret Temsilcisi Robert Zoellick'in, ‘‘Size ticaret kolaylıkları sağlamamızı istiyorsunuz. Ancak karşılığında sizin de bizim yatırımcılarımızın sorunlarına yardımcı olmanızı bekleriz’’ şeklindeki mesajı, Amerikan tarafının ticaret konusunu ‘‘karşılıklılık’’ esasına bağlayacağını gösterdi.

İRADE VAR, ANCAK...

Bu alandaki sorunlara rağmen Amerikan yönetiminin, Ecevit'in Türkiye'nin ABD pazarındaki payının genişletilmesi, ihracat imkánlarının artırılması yolundaki talebi karşısında kayıtsız kaldığı söylenemez.

Başbakan Ecevit'in gezisi, Amerikan yönetimi içinde Türkiye'ye yeni ticaret imkánları sağlanması konusunda gözle görülür bir kıpırdanmaya yol açmıştır.

Yönetim, yaptığı bir açıklamayla, Türk-Amerikan ilişkilerinin ekonomi boyutunun stratejik boyut ile eşit ağırlığa getirilmesi hedefine kendisini bağlamıştır.

Bu amaçla bir Ekonomik Ortaklık Komitesi oluşturulmuş olması, ekonomik ve ticari ilişkilerin önünün açılması için devreye sokulacak mekanizmayı da ortaya koymuştur.

Daha çok ticaret hedefine ne ölçüde ulaşılacağı, bu mekanizmanın ne kadar etkili bir şekilde kullanılacağı ve Türk tarafının taleplerini ne kadar ısrarla takip edeceğine bağlıdır.

Bir başka deyişle, Amerikan tarafı, bu gezide Başbakan Ecevit'e üzerinde belli bir rakamın yazılı olduğu açık bir çek vermemiştir.

Bu, üzerindeki miktar gösterilecek çabayla orantılı olarak sonradan şekillenecek olan bir çektir.

AFGANİSTAN'DAKİ PASTADAN PAY

Bu arada, çekin üzerindeki rakamı yukarı çekecek sürpriz bir işbirliği alanı ortaya çıkmıştır.

Bu alan, Afganistan'ın yeniden imar ve inşası için başlayacak olan uluslararası seferberlikte Amerikan yönetiminin Türk müteahhitlerine yardımcı bir tutum alacak olmasıdır.

önümüzdeki 10 yıl içinde Afganistan'daki projelerin gerçekleştirilmesi için bugünkü hesaplarla 20-25 milyar dolarlık bir harcama söz konusudur.

Bütün mesele, Türkiye'nin bu pastadan ne kadar pay alabileceği sorusunda düğümleniyor.

Başta ABD Hazine Bakanı Paul O'Neill olmak üzere yönetim temsilcilerinin, Başbakan Ecevit'e Türk müteahhitlerinin Afganistan'da önlerinin açılmasını teşvik eden bir çizgi izleyeceklerini belirtmiş olmaları, gezinin en önemli artılarından birini oluşturuyor.

Dünya Bankası'nın Afganistan'da yürüteceği fizibilite çalışmalarına Türk uzmanların da dahil edilecek olması, Türkiye açısından daha şimdiden oldukça cazip ve kárlı bir alanı gösteriyor.

Ecevit'e eşlik eden işadamları arasında geziden en mutlu dönen grubu müteahhitlerin oluşturması, bu açıdan sürpriz değildir.
Yazarın Tüm Yazıları