Burhan Hoca ve çekirge Ege

1956-57 öğrenim yılında, öğleden sonraları İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne bağlı Gazetecilik Enstitüsüne, aklıma estikçe devam ettim ve arka kapısından çıktım.

Haberin Devamı

Yazı nevileri dersini o zamanın ünlü köşe yazarı ve spor adamı Burhan Felek (1889-1982) veriyordu. Anlattığına göre, kendisi 1908’de ilan edilen II. Meşrutiyet öncesinde gösteri yapan üniversite öğrencilerinden biriymiş. O sırada Hukuk Fakültesi’nde okuyormuş. Burhan Felek olimpiyat şampiyonu olan amatör sporculara devletin parasal ödül vermesini, amatörlük ilkelerine aykırı bulduğu için olimpiyat komitesinden istifa etmiş ve bunu açıkladığı için de hain ilan edilmişti. Burhan Felek, Şeyh-ül Muharririn (Yazarların Şeyhi) lakabı verilen ilk ve son yazardır. 1980’den sonra, kendinden genç Kenan Evren’in elini öptüğü için çok eleştirilmiştir.

HOCA OLARAK BURHAN FELEK

Burhan Felek, bakır bilezik takar sınıfın güzel kızlarına göz süzerdi. Çok şık giyinirdi. Hıyarlaşan öğrencileri, bir yandan bileziği ile oynayarak, çok güzel makaraya sarardı. Burhan Felek’in  “hayatta mümkün mertebe namuslu yaşayın” tavsiyesini hiç unutmam. Harf inkılâbı sırasında hazırlanan Alfabe’nin “q” harfini içermemesini eksik bulurdu. Yazım kuralı olarak da “ğ” harfinin kelime içinde uzatma işareti yerine kullanılmasını savunurdu. Mesela “mide” değil “miğde” yazılmalıdır derdi. Bunu yeni Türk Alfabe’sinin emsalsiz üstünlüğü olan “okunduğu gibi yazılır, yazıldığı gibi okunur” ilkesinin gereği sayardı. Bu suretle lehçe farklarının ortadan kalkacağını savunurdu. Burhan Felek, bir köşe yazarının gazete tirajının yüzde 4’ü kadar okuru olmasını başarı olarak nitelerdi. Burhan Hoca, eğer fıkra (köşe yazısı)  yazarken konu bulmakta zorlanırsanız “belediye yazısı” yazmamızı önermişti. Ben de bugün,  Başbakanın odasında “Sanal Böcek Bulundu” veya “Böceği kendim koydum, kendim buldum” diye baharatlı fıkra yazacağıma onun bu tavsiyesine uyuyorum.

Haberin Devamı

ARNAVUT KALDIRIMDAN GRANİT KALDIRIMA

Eskiden, sokaklarda aylak, aylak dolaşanlara “kaldırım mühendisi” denirdi. Herhalde kaldırım mühendisliği bu şekilde hor görülünce, uzun süre hiçbir inşaat mühendisi kaldırım mühendisi olmak istemedi. Derken kaldırım tasarımı ve inşasında bir patlama yaşandı. Ama yine de “güzel ve kalabalık şehrim İstanbul” çok sık yenilenmesine rağmen, yürünmesi en zor kaldırımlara sahip kentler arasındadır.
İstanbul’da kaldırımcılık ilkeleri şunlardır:
1. Kaldırımlar, asla onarılmaz, sökülür yenisi yapılır.
2. Her yenilemede bordür ve kaplama taşlarının şekli, rengi ve cinsi değişir.
3. Önceki kaldırımda kullanılan tüm taşlar hunharca sökülüp atılır.
4. Yenilemeye en son yapılan en iyi durumda olan kaldırımdan başlanır. 
5. Aydınlatma direkleri önde ise arkaya, arkada ise öne alınır.
6. Her yenilemede kaldırım kotu bir basamak yükselir. Evlere inerek girilir.
7. Üstüne basınca yandan su fışkırtmayan taş, kaldırım taşı değildir.
Son Söz. Parayı bol bulan belediye, kaldırım yeniler.

Yazarın Tüm Yazıları