Burası huzur dolu bana da yer ayırın

Güncelleme Tarihi:

Burası huzur dolu bana da yer ayırın
Oluşturulma Tarihi: Mart 29, 2004 00:00

Hülya Avşar, huzurevinin konforunu çok beğenip ‘Bana da bir yer ayırtın’ deyince, teklif 77 yaşındaki Yılmaz Bey’den geldi.‘Ben tek kalıyorum, odaya bir yatak daha ekleriz’ diyen Yılmaz Koloğlugil, sanatçıyı kahkahaya boğdu. Hülya Avşar, ‘Peki, Kaya’yı ne yapacağız?’ deyince, ‘İşte o kötü!’ yanıtını aldı. Huzur(lu) eviGeçtiğimiz hafta üzerinde durduğumuz uyuşturucu ve gençlik konusuna devam edeceğimizden hiç şüpheniz olmasın. Üstelik TİKAD (Türk İş Kadınları Derneği) olarak özellikle uyuşturucu ve gençlik, proje haline getirilecektir. Önce gençlik, yani temelimiz ve geleceğimiz.Hayatta her şey sorun değil ki, güzel şeyler de var yeter ki biz güzel bakalım ve görelim.Hani şu, her önünden geçtiğimde içimin sızladığı, gözlerimin dolduğu ve sadece düşkünlerin yaşadığını sandığım huzurevlerindeki huzuru bir görseniz, yaşlanmak bile isteyebilirsiniz. Geziyorlar, gülüyorlar, biri hastalandı mı birbirlerine destek oluyorlar. Kimisi evlenip ayrı eve taşınıyor, mis gibi odalar, güleryüzlü doktor ve hemşireler... Sinema günleri, sağlık kontrolü, en azından kendi yaşıtlarıyla beraber. Hepsinin çocukları ve torunları sık sık ziyaret ediyorlar. Hatta daha çok ziyaret ediyorlar. Çünkü aynı ortamda yaşamadıkları için birbirlerini daha çok özlüyorlar ve sayıyorlar.Kimse kimsenin kalbini kırmaya fırsat bulamıyor. İşte asıl medeniyet... Artık huzurevleri medeniyettir. Tıpkı çocuklarımızın anaokullarına gittiği gibi, yaşlılarımızın da huzurevleri var. Çocuklarımızla, yaşlılarımızın ne farkı var ki? Onların da sevgiye, ilgiye ihtiyacı var. Hani bir söz vardır: ‘Ben gençliğin ne olduğunu bilirim ya sen yaşlılığın ne olduğunu bilir misin?’Ne doğru değil mi?Bakırköy Şefkat Huzurevi’ni verdikleri hizmetten dolayı yürekten kutluyorum, darısı tüm yaşlıların başına.Önce nasılsınız? Herkes ‘Huzurevi’ deyince, ‘Vah vah.. Evladımız bizi huzurevine mi atacak’ diye sızlanır. ‘Vah vah.. Kaderimizde bu mu olacak?’ diye, bence yanlış olduğuna inandığım bir saplantı vardır. Tabii ki evladı tarafından başından atılmak istenen anne-babalar açısından üzücü olabilir. Ama bence huzurevleri yaşlı olarak adlandırılan kimselerin sevimli bakması gereken bir yer. Yaşlıların bir arada olduğu, sohbet edebildiği, sağlıklı bir ortam. Hem evinizde böyle sosyal bir yaşam mümkün mü? Yılmaz KOLOĞLUGİL 3 çocuğum, 5 torunum var. THY’den emekliyim. Çok geniş bir cemiyet hayatım oldu geçmişte. Buraya geliş sebebim çocuklarımdan bir şikayetim olduğundan değil, bazı çok önemli rahatsızlıklarım var. Başta sağlık ekibi, her an başımızdalar burada. Doktorumuz buranın hem müdürü, hem de idarecisi. Ben iki defa çocuklarımın yanındayken rahatsızlandım. Hastaneye zor yetiştirildim. Burada ise 5 dakika içinde ambulans kapıda. Çocuklarım hala benimle ilgili. Onlar gelip gidiyor, ben gidiyorum. Buranın sığınma evi olduğu iddiasına tamamen karşıyım. Ha, bu cins sakinler burada var, inkar etmeyelim. Ama sonuçta burada bir sosyal dayanışma var. Tüm gün serbestiz zaten. Ben 77 yaşındayım. Böyle bir dayanışmayı nerede bulabilirim? Çocuklarım gündüz çalıştığı için onların yanında sıkılırdım. Yine de şunu söylemek mecburiyetindeyim. Zamanımızda sosyal dayanışma noksan! Ataerkil aile mefhumu azalmış. Ben çocuklarımın huzurunu kaçırmak istemiyorum. Yaşlıyım. Gözüm bir şeye takılır, ‘Gelinim sen şunu yapma’, ‘Oğlum bunu düzelt’ derim, hoş olmaz. Ben bu kararı kendim verdim. Çocuklarım önce itiraz ettiler. ‘Olmaz baba’ dediler. Hülya AVŞAR: Çocuklarınızı ikna ettiniz demek! Büyüklerimiz söylerdi zaten ‘Herkes kendi yerinde!’ Sebahat EDİZ Ben Sebahat ablan, teyzen. 65 yaşındayım. Geliş nedenim bambaşka. Eşim tek çocuktu. Annesi ve babasıyla oturuyorduk. Annesi son 10 senedir alzheimer’lıydı. Eşim de felç olduktan sonra üçüyle ilgilenmek mecburiyetinde kaldım. Öyle zaman geldi ki kendi sağlık açımdan da maddi açıdan da çok zor durumda kaldım. Burada bize verilen odada üçüne de bakma şansı buldum. İki çocuğum var, dünya iyisi hayırlı evlatlar. Her gün biri gelir biri gider. Hatta oğlumun hanımı 9 senedir kayınpederini yıkar. Ben terkedilerek gelmedim buraya, biz dört kişi geldik. Kayınpeder ve kayınvalidem vefat etti. Ben onları bırakamadım Hülyacım. Çünkü biz öyle gördük, öyle yetiştik. Burada zaten her şey mevcuttu. Bu huzurevinin en güzel tarafı şehir içinde oluşu. Bizi komşulardan, sosyal hayatın içinden ayırmadılar. 20 günde bir gezi, yemekler dışarıda, ah şu eksik demedik. Ama annesini babasını ziyaret etmeyen çocuklara çok kızıyorum. Ben bunun hasretini yaşamadım ama diğer insanlar da yaşlılarımız da yaşamasın. Yoksa bizim sosyal hayatımız çok iyi. Koca bir ramazan her gün ayrı yerde iftar ettik. Hülya AVŞAR: Ay, ne güzel ben de mi yerleşsem? Ayrı bir sıcaklık hissettim burada, yaşla alakası yok galiba. İnsanlar kendilerini huzurlu hissettikleri ortamda olmalılar. Ben de kendimi çok huzurlu hissettim galiba. Oh ne güzel! Ben şoklardayım. Niye yaşlanmayı bekliyoruz ki biz böyle bir ortam için? Sevinç EKİZ 1926 doğumluyum. Egeliyim. Felç geçirdim, üzüntüden. Benim bir kızım vardı. 74 senesinde 3 Mart’ta uçağı düştü. Kızımı orada kaybettim. Kimsem de yoktu başka. O vefat edince ben de üniversite öğrencisi iki genci mezun ettim. Evin kirasını onlar ödüyordu, ben de onlara yemek yapıp, ilgileniyordum. Mezun oldular, mecburen geldim. ‘Benim sonum burası mı olacaktı?’ diye düşünüyordum, önce. Çok üzülmüştüm. Ama geldim, ne buldum? Çok rahatım şimdi. Odamı istediğim gibi döşedim. Gidiyorum, geliyorum. Ahbabım çok. Parti veriyorum, dostlarımı çağırıyorum. Ne bulaşık, ne yemek yapmak derdi hiçbir şey yok. Fatura derdinden kurtuldum. Su yok, elektrik yok. Kapıcı yok. Aidat yok. Duşumuz var odada, buzdolabımız var. Bizi şımartıyorlar. Hülya AVŞAR: Ben şimdi eve gideceğim bir liste. Oh, oh!!! ODAYA BİR YATAK EKLEYELİM SİZİN İÇİNYılmaz KOLOĞLUGİL: Alalım sizi buraya. Hülya AVŞAR: Varsa odanız ben hazırım. Ne oluyor ya burada böyle 5 yıldızlı otelden bile önde. Yılmaz KOLOĞLUGİL: Hülya Hanım siz benim kızım sayılırsınız. Ben tek kalıyorum. Odaya bir yatak ekleyelim. Sevinç EKİZ: Valla Yılmaz Bey, sırada 400 kişi var siz oda arkadaşı kabul etmiyordunuz, ne oldu şimdi? Hülya AVŞAR: Peki, Kaya’yı ne yapacağız? Yılmaz KOLOĞLUGİL: İşte o kötü! Hülya AVŞAR: Kaya yine de yakında ziyaretinize gelebilir. Yılmaz Beyciğim, sizi yıldırabilir yani! Melahat AHÇI Ama Zehra var efendim.. Hülyacım, ben 25, pardon 80 yaşındayım. Teyzemle beraber yaşıyordum. O ölünce 10 yıl yalnız yaşadım. Hiç evlenmedim. Burası daha kurulurken, yazıldım. Kiralarla başedemedim. Yeğenlerim var, ama kimseyi rahatsız etmek istemedim. Çok bahtiyarız burada. Kalorifer kasımdan mayıs sonuna kadar yanıyor. Öyle titreyerek soba başında beklemiyorsunuz. Uğur KAHRAMAN: (Bakırköy Belediye Başkan Yardımcısı) Bakın bu sosyal bir yara. Ben Gaziantepliyim. Annemle babam rahmetli olmasa göndermeyebilirdim o zamanki kafamla. Ama şu anda görüyorum ki 65 insan burada, 400 kişi sırada, onları görüyorum. Bu çok doğal bir ihtiyaçmış. Gönül isterdi ki İstanbul’daki tüm ilçelerde bunlardan yapılsın birer tane en azından. Hatta bizim bir başka projemiz her mahallede prefabrike, küçük 15’er kişilik huzurevi açmaktı. Keşke bu, Ankara’dan bir yasa olarak gelse belediyelere. Hülya AVŞAR: Bence her şeyin mecburiyeti çok önemli. Size helal olsun! Örnek bir ev. Nevmis ATA Ben efendim 44 senedir Bakırköy’de oturuyorum. Sizin babanız bizde, Emlak Bankası’nda müdürdü. Tombiştiniz, çok severdik, koşuşturup dururdun Hülyacım. Kampta küçüklüğünüzü çok iyi bilirim. Ben babanızla çalıştım. Bir kızım var Şengül. Oğlu var, hem çalışıyor, hem de rahatsız. Ben, değerli başkanımızın münasip görmesiyle, maddi açıdan da sıkıntım vardı, geldim buraya. Mutluyum, memnunum. Doktor hanımı kızımdan çok seviyorum. Ben buraya 43 kilo geldim. 8 ameliyat geçirdim. Hiç unutmam bir ameliyat nedeniyle 45 gün hastanede kalmıştım ve 45 gün boyunca yıkanmamıştım. Ben özlemişim ama çekiniyorum.. Ambulansın kapısı açılır açılmaz, doktor hanımın bana bir sıkı sarılışı vardı ki o halimle.. Hülya AVŞAR: Huzurevleri medeniyet, doğal bir ihtiyaç. Ve buralarda yaşamak aslında büyük şans. Ama burası için konuşalım lütfen, diğerlerini bilmiyoruz. Geziye gideceksiniz, anne- babanızı ne götürebiliyorsunuz, ne bırakabiliyorsunuz, ne yapacaksınız? Keşke bırakabileceğiniz yerler olsa, değil mi? Dr. Sebahat Ural YILDIRIM Düşkünler evi diye bakılır buralara. Oysa bu imaj silinmeli. Bu tür yerler her kültür düzeyi için dinlenme evleridir. Bakımının uzman ellerde yapılması gerek yaşlılarımızın. Ama bu kötü imaj silinmezse, yaşlılar akranlarından uzakta, hayatlarını yalnız başlarına, evlerinin köşelerinde geçirirler. Geriatri bilimi yaşlı insanlarla ilgili çalışıyor. Türkiye’de bu çalışmalar yeni yeni projelendiriliyor. İsteriz ki dinlenme evleri yıllık, uzun süreli ya da aylık olsun. Terapisiyle, bir yere giderken de yaşlılarımızı bırakıp, dönüşte almak da mümkün olmalı. Bu tür yerler henüz yok. Yine de gençler yaşlılarımızı ziyaret etmeyi, (onların mutlu olduklarını bilseler dahi) ihmal etmemeliler. Bayram arefesinde özellikle yakınları gelmeyenler olunca ben kendi üstüme alıyorum, ‘Senin çocuğunun suçu değil, ben aramayı unuttum, yanlış saat bildirmişim’ diye bahaneler bulmak zorunda kalıyorum. Hülya AVŞAR: Şimdi biz TİKAD (Türk İş Kadınları Derneği) olarak ilk projemizi Gençlik ve uyuşturcu sorunu olarak belirledik. Huzurevlerini ikinci projemiz olarak seçebiliriz. Mesela mahallelere kurulacak, 15’er kişilik prefabrike huzurevlerini çoğaltabiliriz. Biz, insanları uyararak, uyandıracağız. Tehlikeli bir derneğiz yani. Huzurevlerini gündeme alarak, sizlerden de danışmanlık alarak (Siz bir örneksiniz çünkü) biz de kontrolörlük yapabiliriz. Burada herkesin yüzü gülüyor maşallah. Buradan iyisi olabilir mi bilmiyorum, bu gerçekten büyük bir şans! Bakırköy Belediyesi Şefkat Huzurevi 1997’de, dönemin belediye başkanı Ahmet Bahadırlı tarafından açıldı. 48 oda var. 65 kişi kalıyorlar. Her sabah ve akşam, rutin sağlık kontrolleri yapılıyor. Oda fiyatları sembolik. Tek yataklı odalar aylık 70 milyon lira. Huzurevinde 24 saat hemşire var. Her odada telefon, banyo, tuvalet var. İki ayda bir kolestrol ve şeker kontrolleri, anemi kontrolleri yapılıyor. Tüm gün özgürler, istedikleri yere gidebilirler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!