Bugün dünya yatçılarını ağırlayan eski maden iskelesi PORT GÖÇEK

Türkiye dünyanın en güzel kıyılarına sahip. Ve yaz geliyor. Yani sadece rüzgara ve güneşe bakarak denize çıkanlar için güzel günler yaklaşıyor.

Teknesi olanlar, almayı düşünenler veya tekne kiralayacaklar için klavuz olması niyetiyle, "vira demir" diyoruz ve mavi yolculuğa başlıyoruz. Bu sayfada bir süre, marinalardaki hayatları, oralardan başlayacak mavi yol rotalarını, yakın koyları, yol anılarını anlatacağız sizlere. Dilerseniz buna "düş yolculuğu" da diyebilirsiniz. Kimbilir belki bir yazıyı okurken aniden karar verip, ilk uçakla Ege’ye, Akdeniz’e atacaksınız kendinizi. Sizi denize biraz daha yaklaştırabilir, tuzlu suyun şifa olduğunu, denizde, teknede olmanın ömrü uzattığını, bu kısacık hayat yolunda bir yolculuk da denizde yapmanız gerektiğini hatırlatabilirsem, ne mutlu bana. Deniz öyle bir sevgi, barış ortamı ki, bundan sizlerin de pay alması en büyük dileğim. Yıllarca Türkiye’nin marinalarında yaşamış, tek tek /images/100/0x0/55eadc63f018fbb8f89b5cd6yapımlarına şahit olmuş bir denizci olarak, sizi denizlere, marinalara davet ediyorum. İlk durağımız Port Göçek...

Eski bir maden iskelesi olan Port Göçek, Tavit Köletavitoğlu ve ekibinin mimarı olduğu, yeni ve ünlü marinalarımızdan. Doğal güzelliği olağanüstü. Denizi hep temiz. Proje aşamasında sazlıklara bile dokunulmadı. Tasarım olarak, hayal edilebilecek tüm vasıflara sahip. 60 odalı Swissotel, marinanın hemen yanında. Aralarından kanallar geçen evlerin bitmesiyle marinanın havası iyice değişecek.

Port Göçek, 150 yata kışlama imkanı veren bir kapasiteye sahip. Blues Yatçılık, ikmal ve donanım konusunda her türlü yardımı yapıyor.

Marina girişinde azami hız üç mil, bazen kendini kaybeden tekneciler hız limitini aşınca tekneler sallanıyor, çünkü marina yüzer pontunlarla yapılmış.

Bir zamanlar birkaç hanenin olduğu, şimdi sosyetik bir yerleşim yeri olan Göçek, birkaç marinayı barındırıyor, ayrıca birkaç marina projesi de izin bekliyor. Hatta bazıları yapım aşamasına girdi. Göçek böylece dolacak ancak Göçek havzası dağlar ve dar bir denize sahip olduğu için büyüme endişesi yok. Zaten yeteri kadar büyümüş ve son noktaya gelmiş durumda. Doğası gereği kontrolü elinde tutuyor.

Port Göçek’te her mayısta "Regatta" düzenleniyor. Açıkdeniz Yat Kulübü’nün düzenlediği yarışlara katılan tekne sayısı her yıl artıyor.

Önümüzdeki yıllarda, emin ellerde daha da ünlü olacak Port Göçek; çünkü sadece doğaya saygılı işletmelerle bu koyları korumak mümkün. Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) Başkanı Levent Ballar, bu koyların temiz kalması için ciddi çalışmalar yapıyor. Dernek teknesi her gün teknelerden çöp topluyor, teknelerin ağaçlara bağlanmaması için şamandıralar yapıyor. Yeni açılan Göçek tüneli ve arıtma tesisi de iyi bir yatırım olarak hedefleri tutturmuş durumda. Sadece ana çarşıda bazı eksiklikler var ve ara yollarda çiçeklendirme zayıf.

Bir de belediyenin yaptığı uygunsuz çevre düzenlemeleri gözlüyorum ben, düzeltileceğini umuyorum. Ayrıca Göçek’in sadece marinalarıyla değil, dağ turizmiyle de yeni yatırımlara kucak açacağını... Meraklıları iyi zeytin yetiştirmek için Göçek dağlarıyla ilgilenmeli bence. İyi bir yat imalatçısıyken buraya yerleşip zeytin yetiştirerek zeytinyağı üretmeye başlayan Semih Dinler’i örnek alabilirler. Marinada bağlı, Tanju Kalaycıoğlu tasarımı teknesiyle dikkat çeken Dinler, bir taraftan da lavanta üretiyor.

Port Göçek’ten çıkıp nereye gidelim

İNLİCE KOYU Göçek’in bir mil doğusunda yer alan İnlice sahili, uzun bir kumsala sahip. Etrafı ise çam ormanlarıyla kaplı dağlarla çevrili. Balıkçı kayıkları burada daima kıçtan kara yaparlar. Suyu yüzmek için çok elverişlidir. Ama teknenin gecelemesi tavsiye edilmez.

KATRANCI KOYU Çamlık ve makiliktir. Milli parktır. Fethiye yolu hemen üzerinden geçer. Kaş’a, Kalkan’a giden tüm turistler burada mola verip fotoğraf çektirirler. Çünkü manzarası müthiştir; Babadağ zirveleri, koylar, Fethiye dağları, burun kıvrımlarıyla bir tablo gibidir.

TURUNC PINARI KOYU Burası, dünyanın en ünlü isimlerinin, Santorini, Atina, Beyrut, İtalya, Telaviv’den megayatlarla gelip balık yediği yerdir. Burada bir aile işletmesi vardır ve salatalar doğal domates, biberle yapılır, zeytinyağı ağaçtan toplanan zeytinlerin taşla ezilmesiyle çıkarılır. Odun ateşinde pişen ekmeğinin ve mezelerinin tadına doyulmaz. Dev tekneler alargada durur, küçük tekneler için tahta iskele vardır.

GEMİLER KOYU Meltem rüzgarına açık bu koyun yamaçları zeytin ağaçlarıyla kaplıdır ve karayoluyla bağlantılı olduğundan piknikçilerin de uğrak yeridir. Hafta sonlarında uğramanızı tavsiye etmem. Şişme botlar bir o yana bir bu yana giderek rahatsız ederler. Diğer günler için sahildeki çardak altındaki lokantaya gitmenizi, trekkinge buradan başlayarak Kaleköy’e gitmenizi ise şiddetle öneririm. Kaleköy antik bir bölge. Kilise harabeleri ve eski Rum evleri var. Koyun tam karşısında Gemiler Adası bulunuyor. Ada üzerinde eskiden yerleşim varmış ancak şimdi yok. Zeytin ağaçlarıyla dolu. Likya mezarları, agora, hamam gezilmesi gereken kalıntılar.

YASSICALAR Göçek’in en muhteşem görüntüsünü burada alırsınız. Hacı, Halil, Zeytinada, Şeytanada, kıvrımlarıyla sizi çok etkiler. Berrak denizin dibi beyaz kumla kaplıdır. Bir taraftan Göçek dağları, bir taraftan Babadağ ve Kapıdan yarımadası görünür. Özellikle uçaktan müthiştir bu manzara.
Yazarın Tüm Yazıları