Bugün bugündeyim!

:D

Geçecek biliyorum. Ama umurumda değil. Beni için için gıdıklayan biiir biiir nasıl desem ‘spirited 1’ (nasıl çevirsem nasıl çevirsem? ters çevireyim: ruhsuz şey; yok düz çevireyim: ruhu olan) ziyarete geldi dün. Kendisini kendimden bile kıskandığımdan nasıl bir şey olduğunu bilmeyin. Ama bizim gibi insan değil.

‘Spirited 1’ın gelişiyle bana aşırı bir neşe hali geldi ki çok tehlikeli. Çünkü o kadar uçtum ki düşüşüm uzun olacak. Ama boşverin bunu. Aristo’nun öğütlediği ‘her şeyin en iyisi orta kararı’ felsefesinden iyidir. (Ben kime kafa tuttum demin! İşte insan böyle oluyor.)

Kafamı tavana çarptım ama ne gördüm bir bilseniz, ‘tamam popomuzun üzerine çakılmaya razıyız’ derdiniz. Zaten kısaca ‘s1’ benim değil. Hepimizin. Ama dünyaya geldiğinde bende kalıyor. VE NEDEN BENDE BİLMİYORUM! Ama her gelişinde deliriyorum böyle.

***

Güzel bir şeyler oluyor duygusu, insanı sabah yatağından fırlatıyor.
Onun geldiği gece hiç uyumadım. Dün kendisini 4’e kadar ağırladıktan sonra onu yanıma alıp uyudum. Onu bizimle yaşayabilsin ve size gösterebilelim diye, bir gecede eşya haline getirdik. Ama eşyalar insanı hiçbir zaman bu kadar mutlu etmez. S1 kesinlikle eşya değil.

Sabah 10’da uyandım. Tam tekrar uyuyacaktım ki aklıma geldi. Cin gibi oldum. Neşe doldum. Hayat doldum. Daha doğrusu gece yatarken ‘yarın iyi ki hayat var’ diye uyumuşum ya, gece hayat beni şarj etmiş olmalı.

Normalde sabahları ‘mesaj bırakın’ diye gezerken, bugün meşgul çalıyorum. Yok bu yazıyı bile zor yazıyorum. Bacaklarım kalkıp gitmek için titriyor ve sol kolumda böyle konfeti gibi bir şey yukarı aşağı geziniyor.

Bugün ‘-yor’la biten cümleleri bile seviyorum. Çünkü bugün bugündeyim! Al işte şimdi yukarı çıkıp başlığı 3. kere değiştirmem gerekecek. İlki ‘dikkat aşırı neşe var!’dı, ikincisi ‘iyi ki yarın hayat var!’dı ama ‘bugün bugündeyim’ daha güzel. Hem kırk yılın başı, bugün bugünde oluyoruz değil mi! Genellikle hep ‘o gün’deyiz ya. İşte benim için bugün o gün. Bu arada s1 bir olay değil. Olaylar insanı bu kadar mutlu edemez. Fikir gibi bir şey ama kız, fikriye belki. Bir insanın aklına geleni başına getirmesinden daha güzel bir şey yoktur belki!

***

Hangi sabah ‘keşke öğlen olsa’ desem biraz daha uyusam, öğlen ‘keşke akşam olsa’ desem biraz oyalansam, akşam ‘keşke gece olsa’ uyusam derim. Böyle yiyip bitirdiğim günlere üzüldüm bugün. Güzel bir ziyaretçi, insan olmak, eşya olmak, ya da olay olmak zorunda değil, geldiğinde güne zımba gibi başlıyorsun.

Yüzün hep gülüyor. Kafandaki düşman kuvvetlerin elini tutuyorsun. Ellerini çekmiyorlar... Herkes neşene ekmek banıyor. Sen alttan alttan kaynıyorsun.

Tabii ki hayatta öyle yedi cücelerdeki gibi full-time bir ‘neşeli’ yok ama bu pazartesi bu kelebek, çiçeğe de konar böceği de sever.

Keşke hergün böyle olsa. Yok yok vazgeçtim. Vazgeçmek için bkz. Aristo’nun altın oranı ‘the golden mean’!

Bir de ‘the spirited 1’...

Hoşgeldin.
Yazarın Tüm Yazıları