Bu yazı Hipokrat’ın temsilcileri doktorlara

Güncelleme Tarihi:

Bu yazı Hipokrat’ın temsilcileri doktorlara
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2005 00:00

Bu hafta Türkiye, Tıp Bayramı’nı, hastalarını ne yazık ki hastane kapılarında, doktor, ilaç, ameliyat kuyruğunda bekleterek kutladı yine...Ancak bunun sorumluları tabii ki büyük bir özveriyle yüzlerce hastaya bakmaya çalışan doktorlarımız değil. Benim zamanımda ilkokul çağındaki çocuklara ‘Büyüyünce ne olacaksın?’ diye sorulduğunda cevap mutlaka ya doktor ya da mühendis olurdu. Çocukların hayallerini süsleyen en geçerli, en onurlu, insanlığa en büyük katkısı olan meslekler bunlardı. Oysa yıllar geçtikçe, gençlerin hayallerindeki hem insanlığa hizmet, hem de yaşam boyu düzeyli bir gelecek vaat eden bu onurlu mesleklerin yerini, kolay kazanç yolları edinme hayalleri aldı. Bunun nedenini daha iyi anlayabilmek için geçen yılın verilerine bakmak yeterli. Hemşire ve ebe maaşı 550 milyon TL, doktorların ortalama maaşı 813 milyon TL. Bütün olumsuz koşullara rağmen özveriyle çalışarak bizlerin acılarını dindirmeye çalışan doktor ve tüm sağlık çalışanlarının bayramını, onlara borcumuzu asla ödeyemeyeceğimizin bilincinde olarak kutluyorum. Bu nedenle de bir meslektaşım olan Emel Aygören Şen’in doktorlarımız için yazdığı bu güzel satırları sizlerle paylaşmak istedim.Yaşam boyunca, umutlarımızın tükendiği, soluğumuzun kesildiği anlar olmadı mı hiç? Canımızdan çok sevdiğimiz insanı tam kaybettiğimizi düşünürken, iki solukluk zaman arasında bize kavuşturan bir hekimle tanışmadık mı? Acılarla kıvranan hasta için, bir solukluk rahat nefes alabilmek nedir? Doğum anında ölümle burun buruna gelmiş anne adayının, müdahale sonucu yavrusuna kavuştuğunda hissedilen o özel duygu nasıl bir şeydir? Çaresizliklerimizle umutlarımız arasında sıkışıp kaldığımız anların hemen ertesinde, nasıl da minnet duyarız onlara. Bizim için yaptıklarının karşılığını ödeyemeyeceğimizi biliriz, biliriz de, hastasını kurtaramayan bir doktorun üzüntüsünü düşünmek bile istemeyiz. Ettiği Hipokrat yeminine sadık kalan değerli hekimlerimiz... Kimi zaman imkánsızlıklarınızın farkına varamıyoruz. Çabalarınızı görmezden geliveriyoruz. Kim bilir belki de işimize geliyor, görmezden gelmek! Zannediyoruz ki, sizin hiç sıkıntınız olmaz, siz hiç sorun yaşamazsınız. Siz ya da sevdikleriniz hiç hastalanmaz, canınız yanmaz, ölümler sizi üzmez. Siz yorulmaz, siz öfkelenmez, siz hiç çaresiz kalmazsınız. Ah!.. Bir de kendini yarı doktor zannederlerimiz vardır hani. Kendilerini sizin yerinize koyarlar, reçeteye müdahale ederler. Kah öfke, kah panik, kimi zaman şiddet. Arada bir de yürekten kocaman bir teşekkür alır mısınız acaba minnet ve sevgi dolu?Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Beni Türk hekimlerine emanet ediniz’ sözünün gururunu hissedip yaşamak sizlerin hakkı. Ettiğiniz Hipokrat yeminine bağlı kalmaya, acılarımızı paylaşıp azaltmaya ve yaralarımızı sarıp şifa katmaya devam edin lütfen. Duruşunuzdaki güven, beyaz önlüğünüzdeki temizlik, yüreğinizdeki sevgi, dağarcığınızdaki hoşgörü ve sabrınız hiç tükenmesin.Biliyor musunuz, çocukken benim de en büyük hayalim doktor olmaktı. Hatta lise çağında da giderek güçlenerek, hayal olmaktan çıkıp ideal haline gelecekti. Özellikle Notre Dame de Sion gibi bir okulda tüm fen derslerinin ve anatomi dersinin tıp lisanı olan Fransızca okutulması beni yüreklendiriyordu. Ancak ne yazık ki Tıp Fakültesi bir fen branşıydı ve ben edebiyat mezunu olarak çıkmıştım okuldan. O sırada ÖSS, ÖYS vs. olmadığı için, hangi yüksekokula gitmek istiyorsanız, onun imtihanlarına girerdiniz, ben de tıbbiye için girdim. Ama tahmin ettiğim gibi matematik ve fen bilimleri derslerim yetersiz kaldı, başaramadım. Doktor olma hayallerim suya düştü. Daha sonra ben de annem gibi Babıali’nin o dik yokuşunu tırmanmaya karar verdim. 22 yaşındaydım o sırada.Yüreğimin ve beynimin bir köşesinde hep doktor olma hevesi kaldı bir yerlerde. Belki de bu yüzden magazin bölümünde çalışsam da, sağlık haberleri, psikolojik ağırlıklı yazılar, anne-çocuk, aile, evlilik konuları işledim hep. Ve belki de bu yüzden bugün de insanlara yardım etme eğilimim neticesinde sürdürüyorum bu görevi...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!