Bu seçim takvimiyle siyasi ve ekonomik istikrar zor

SON günlerde iç piyasalar, küresel piyasalardan olumsuz anlamda ayrışmaya başladı. Bunun nedeni olarak siyasi tartışmaları örnek gösterenler var ama bence tümüyle ekonomik nedenlere dayanıyor.

Haberin Devamı

Hükümet üyelerinin ekonomide iyi gidişi kendi yönetimlerine, kötü gidişi “siyasi çatışma yaratan muhalefete” bağlayan söylemi, yine yükselmeye başlarsa şaşırmayın. Halbuki çok açık ki, ekonomide yapılması gerekenler yapılmıyor, güven sağlanamıyor...

Faiz indiriminin sonuna gelinmesi, mali disiplin sağlanması ve büyümenin artırılması için yüklü dış kaynak sağlanacağı konusunda umut kalmaması nedeniyle, kısa vadeli yabancı sermaye Türkiye’den ayrılıyor. 2 yıl boyunca Hükümet “IMF beklentisi”ni korumuş, bazı TV yorumcuları ve yazarlar da “Ne güzel bu işi güzel yapıyorlar” diye övmüştü, hatırlarsanız... İşte o beklenti bitti ve bu beklenti nedeniyle daha önce küresel piyasalardan olumlu anlamda ayrışan Türkiye, artık bu beklenti bittiği için olumsuz biçimde ayrışmaya başladı.

Haberin Devamı


Piyasalarda şu anda yaşanan olumsuzluğun nedeni daha çok ekonomik ama ileride yaşanacak siyasi olaylar için aynı şeyi söylemek mümkün değil.


TÜSİAD’ın internet sitesinde siyasi reformlar bölümü sorumlusu Serkan Ersöz’ün “2007 Yılında Yapılan Anayasa Değişikliklerinin Olası Hukuki ve Siyasi Etkileri” başlıklı makaleyi okuduğunuzda, neredeyse her 1.5 yılda bir Türkiye’ye yeni bir seçimin beklediğini görüyorsunuz. Ersöz, makalesinde bu durumu hukuki ve siyasi sonuçları itibariyle analiz etmiş ama bence bu tablonun getireceği ekonomik etki de çok büyük olacaktır. Böyle bir seçim takviminde bence Türkiye’nin önemli yapısal tedbirlerini yerine getirme imkanı olmadığı gibi, bir seçimin öncesi ve sonrası yaşanan popülist süreci de göz önüne alırsanız, mali disiplin gibi ekonomik istikrarın temel unsurunu sağlamanın bile çok zor olacağı kendiliğinden ortaya çıkar.Böyle bir seçim takvimiyle ne enflasyon tek hanede kalabilir, ne faiz düşük, ne de kalıcı büyüme sağlanabilir.


Serkan Ersöz
, 2007 Mayıs ayında TBMM’de kabul edilen ve aynı yılın ekim ayında halkoylaması ile yürürlüğe giren Anayasa değişikliklerinin, kısa ve orta vadede önemli hukuki ve siyasi etkileri olacağını belirtmiş. Bu olası etkiler “Önümüzdeki on yılda Türkiye’yi yoğun bir seçim trafiği beklemektedir” ve “Anayasal sistemimiz halkoyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanı figürü ile tanışacaktır” gibi iki genel başlık altında incelenmiş.

Haberin Devamı

HER 1.5 YILDA BİR SEÇİM

Serkan Ersöz’ün yapılan düzenlemeler ışığında çıkardığı seçim takvimi şöyle:


Temmuz 2011:
Milletvekili genel seçimi

Ağustos 2012: Cumhurbaşkanı seçimi
Mart 2014: Mahalli idareler seçimi
Temmuz 2015: Genel seçim
Ağustos 2017: Cumhurbaşkanı seçimi
Mart-Temmuz 2019: Milletvekili Genel ve Mahalli İdareler seçimleri (Anayasa gereği birlikte yapılması gerekecek)


Her seçimin yaklaşık 4 ay boyunca normal trendi değiştirdiğini ve kamuoyunu işgal ettiğini, geçmiş örneklerle açıklayan Serkan Ersöz, önümüzdeki 10 yıllık seçim takviminin 1982 anayasasından sonra hiç görülmediği kadar yoğun geçeceğini, neredeyse seçim havasından hiç çıkılamayacağını söylüyor.

İktidar partilerinin çok sık meşruiyet sınavı vermek zorunda kalacaklarını belirten Ersöz, mahalli idareler seçiminde oy kaybeden iktidar partisinin durumunun tartışılmasına alıştığımızı ancak artık desteklediği aday Cumhurbaşkanı seçilememiş bir iktidar partisi durumuna düşmemek gibi yeni bir sınavın da iktidar partilerini bekleyeceğini söylüyor. Ayrıca Türkiye’nin seçimle gelmiş bir Cumhurbaşkanı’na hazır olmadığını, iki turlu seçim nedeniyle Cumhurbaşkanı’nın iktidar partisinden daha fazla oy almış olacağını, siyasi gelenekler ve siyaset yapış tarzının da iki güçlü siyasi figüre alışık olmadığını, siyasi partiye aidiyetinin Cumhurbaşkanı’nın anayasal tarifinin sınırlarını da zorlayacağını hatırlatıyor...

Haberin Devamı


Açıkcası siyasetin de ekonominin de işi çok zor.

Yazarın Tüm Yazıları