Bu ne sinir, bu öfke ne?

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Tansu Çiller'i Yüce Divan'a taşıyacak önerge oylanacaktı. DYP'liler çok sinirli, hatta öfkeliydi. Bu onları kavgaya sürükledi. Herkes ayıpladı!

Öfkeli manganın Piri Hasan Ekinci idi. Yerinde duramadı. Nurhan Tekinel de çok kızgındı. Onlara İsmail Karakuyu ile Turhan Güven katıldı. İki Genel Başkan Yardımcısı, bir Genel Sekreter, bir Grup Başkanvekili. Buyrun!

Aynı saftaki Ufuk Söylemez, tavlaya fırlayan toy taylar gibi zıplıyordu. Tahsin Irmak, Mehmet Ali Yavuz, Meral Akşener, hatta sakin hemşerim Ümran Akkan bile kinlenmişti. Durduk yerde sıra kapaklarına vurdular, Kürsü önüne yığılıp, birleşimi yöneten başkana hakaret yağdırdılar.

Kırat ne kazandı? Kırat'a bu inat yakıştı mı?

Yoklamada kavga çıktı... Kavga nedeni anlatılırken şaştım kaldım. Demek ki baştan planlı ve tezgâhtı! İsmail Karakuyu, eski DYP'li Ali Günaydın'a gidip, ‘‘Geçen sefer aynı önergenin aleyhine oy vermiştin. Şimdi sen hangi vicdanla ters oy vereceksin?’’ diye soruyor. Günaydın, ‘‘Sen hangi vicdanla veriyorsan ben de o vicdanla’’ deyince Karakuyu yumruk savuruyor. Anlatılan bu, ortalık bir anda karıştı.

Bizler balkondan öfke mangasını ibretle seyrederken, Çiller evinde ön safta çarpışan vurucu time ekrandan puanlar veriyor olmalıydı! Önergenin başına ne dertler açacağını çoktan sezmişti. Bu aileye yakın televizyon ve gazete, haftalar öncesi, ‘‘Böyle bir önerge verilemez, işleme konup oylanamaz’’ diye hükümler veriyordu. DTP'li Sadık Avundukoğlu'na yönelik hakaretlerin haddi hesabı yoktu!

Meclis boykotu, kurul kararı alınmadan yansımıştı. Çiller, bayramda tek başına, grup yönetimini toplamadan karar alınmış gibi açıkladı. Gece gündüz DYP'yi izleyen arkadaşımız Hakan Akpınar, bu haberi önceden tarihe geçirdi. Matraktır... Tansu Hanım, boykot ile sine-i millet kavramlarını aynı sanıyordu. Murat Sökmenoğlu tek örnektir. Kalkıp, ‘‘Her babayiğit sine-i millete dönemez’’ dese haklıdır. Gölhan Başkanlık Divanı'nda, ‘‘ Sine-i millet istifa etmektir, isterseniz yaparız’’ diye uyarınca karar düzeldi:

‘‘Meclis'in, demokratik rejimin önünü açacak, ülkeyi acilen erken seçime götürecek girişimler dışında Meclis faaliyetlerine katılmayacağız.’’

Yılların deneyimli siyaset adamı Necmettin Cevheri, Meclis boykotu gibi söylemlere üzülüyor. Aylardır susarken GİK toplantısında dayanamadı:

‘‘Meclis uzlaşma zeminidir. Meclis'i boykot gibi sözler çirkindir. Erken seçim için başka yollar da vardır. Ama boykot rejime zarar verir.’’

Ünal Erkan, ‘‘Bu, bize önceden alınmış kararı dikte ettirmektir’’ deyip, demokratik mekanizmaların işletilmesini önerdi. Nahit Menteşe, ‘‘Yeni ve daha çarpıcı arayışlara girmek lazım’’ sözleriyle işi idare etti.

Çiller GİK'te herkese, ‘‘Benim alnımda tek leke yok’’ diyerek tek tek güvence verdi. Öfke mangası bu yüzden, ‘‘Önerge Çiller'e değil DYP'yedir’’ görüşüne şartlandı.

Meclis'e inisiyatiften çok, toplu haraket için geldiler. Salona toplu girdiler, sıra kapaklarına toplu vurdular. Kürsü önüne toplu gidip birlikte bağırdılar. Salondan toplu çıktılar. Topluca gruba gittiler. Çiller kürsüye çıkarken iki dakika topluca alkışladılar. Çiller, hamasi nutuk attı:

‘‘Bu can bu tende oldukça yılmayacağım, canım pahasına direneceğim.’’

Öfke aklın önüne geçti. Kimse Çiller'e, ‘‘Git, aklan da gel’’ diyemedi. Kimse kimseye, ‘‘Bu ne sinir, bu öfke ne?’’ diye soramadı.













Yazarın Tüm Yazıları