Bu nasıl detoksmuş be kardeşim

Geçenlerde kız kardeşim Ayça cadısıyla konuşuyorduk, bir ara bana; “kesin rejime girmelisin” dedi. Beni ailemizin sanatçısı gibi gördüğünden bu Ayça bana sürekli karışır, durur.

Haberin Devamı

“Zayıfla”
“Saçını bilmem ne renge boya”
“Cilt bakımına git”
“Dar kot giyme, bol paça giy”
O, bu… yaz yaz bitmez yani.
Neyse bana rejime gir deyince sinirimden; “manyak mısın, hasta karı!” diye bağrındım, “57 kiloyum daha ne istiyorsun?”
“Yok, onu demek istemedim, bu rejim başka, hatta bu bir nevi detoks, ben bir haftadır yapıyorum ve çok mutluyum.”
Sonra başladı anlatmaya, meğer bahsettiği rejim; para rejimiymiş.
Bu aralar bunu yapan çokmuş, hatta Ayça da bizim Melis Alphan’dan öğrenmiş.
Rejim şöyle;
Her rejimde olduğu gibi buna da pazartesi başlamanız öneriliyormuş.
Şimdi hafta sonu alışverişe çıkıyorsunuz, canınız ne istiyorsa daha doğrusu paranız neye yetiyorsa alıveriyorsunuz.
Sonra pazar akşamı şu cümleleri tekrarlıyorsunuz;
“Ben yarın sabah para rejimine başlıyorum, bu rejimi hem cüzdanım hem kendim için yapıyorum.
Yarından itibaren şu kadar ay (orasına siz karar verin) cd dvd kitap ve acil bakım ihtiyaçları dışında hiçbir şey almıyorum.
Kararım kesin ve bunu uyguluyorum.”
Önce aklıma yattı, Ayça bile dayanabiliyorsa ben hayda hayda dayanırım dedim ve detoksuma başladım.
İki gün hiçbir şeye para harcamadım, üçüncü gün annem “İstinye Park’a gel” dedi, gittim yine bir şey almadım, almadım ama içim nasıl gitti her şeye, ihtiyacım olan olmayan, beğendiğim beğenmediğim her şeyi almak istedim. Allah’tan kredi kartım yanımda değildi, cebimde de elli liradan başka param yoktu.
Cüzdan boş gezme sebebim kendime duyduğum güvensizlikti çünkü biliyorum kendimi; “bir bluzdan bir şey olmaz, bir kremden detoks bozulmaz” deyip alıverecektim iki üç şeyi.
Ertesi gün çorap almam gerekti, Ayça’yı aradım;
“Ayça çorap almam lazım, alsam rejimim bozulur mu?”
“Aaa bozulur tabi, bende açılmamış iki paket var, gel al.”
Allah sizi inandırsın, gittim Ayça’dan çorap aldım.
Sonraki gün bu sefer bir baktım takma kirpiklerim bitmiş, her sabah televizyona takıyorum, takmazsam da bir moka benzemiyorum.
Yine Ayça’yı aradım.
“Ayça bu sefer acil durum; takma kirpiklerim bitti, ne yapacağım şimdi?”
“Sakın alayım deme, akşam bana uğra, harika bir rimelim var, iki kat sürdün mü takma kirpik etkisi yaratıyor.”
Kendime “nereden girdim bu rejime?” diye küfür ede ede yine Ayça’ya gittim, rimeli alıverdim.
Dönüşte yol üstünde yeni açılan bir iç çamaşırı dükkânı gördüm, vitrininde de pembe bir sutyen.
Bir süre onu seyrettim, sonra da “el kadar sutyenden rejim mejim bozulmaz” dedim ve almaya karar verdim.
“Tek” dediler “ve birine ayırdık maalesef.”
Hem üzüldüm, hem sevindim, alamadan çıkıverdim.
Akşama Ayça yemeğe çağırdı, yemekten sonra; “gelsene odama gidelim, yarın akşamki düğün için bana fikir ver, ne giyeyim?”
Yatağın üzerine yığdı kıyafetleri, bir tanesini seçtik; pembe ve iç gösteriyor hafifçe.
“Bunun içine ne giyeceksin Ayça?”
“Bunu”
Bunu dediği benim beğendiğim pembe sutyen değil mi, yapıştım koluna; “nereden aldın bunu, oradan değil mi, hem de bugün değil mi? Hani rejimdeydin sen, beni mi yiyorsun kardeşim?”
“Dayanamadım abla, ben çoktan bozdum.”
“Valla yazıklar olsun Ayça” dedim, “parasız kalınca sakın benden para istemeyesin.”
Sinirle eve geldim, ben de bozsam mı diye düşündüm; yarın şöyle bir Nişantaşı’na insem diye hayal kurdum. Sonra bir hesap yaptım; tam bir hafta olmuş ve ben sadece yüz lira harcamışım; en az beş yüz altı yüz TL yanıma kar kalıvermiş.
Çok hoşuma gitti ve hala rejimdeyim bugün on ikinci gün, size de tavsiye ederim.
Not: kocanıza, sevgilinize bu rejime girdiğinizden bahsetmeyin, bırakın o sizi hala alışveriş manyağı sansın, neme lazım sizdeki iradeyi görünce sonra aynı performansı sürekli bekler mekler; olmaz, kadının tabiatına uymaz.

Yazarın Tüm Yazıları