Bu ‘muhtıranın’ muhatabı kimmiş

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

DYP Başkanlık Divanı’ nın dün yayınladığı bildiri, bu partide sağduyu kalelerinin tamamen düştüğünü gösteriyor.

Yıllardır Türk siyasetinin içinde olan bir Hasan Ekinci, bu bildiriyi bir ‘‘muhtıra’’ olarak niteliyorsa, bunun başka bir anlamı yoktur.

Demek ki muhtıraymış.

KİME VERİLDİ

Bizim bildiğimiz, muhtıra birine karşı verilir.

Acaba DYP Genel İdare Kurulu bu muhtırayı kime vermiş?

Belirsiz ifadelerin arkasına gizlenmiş sözcüklere bakılırsa, muhtıranın iki muhatabı var.

Birincisi Anayasa Mahkemesi.

Öteki de Türk Silahlı Kuvvetleri.

Üst paragraflara bakılırsa, muhatap Anayasa Mahkemesi.

Alt satırlara geçilince, sanki orduymuş gibi geliyor.

Bildirinin bir yerinde, ‘‘hiç kimsenin kaynağını Anayasa'dan almayan bir yetkiyi kullanamayacağı’’ belirtiliyor.

Bildirinin konusu Refah Partisi' nin kapatılması.

Kapatma istemini yargılayan ise Anayasa Mahkemesi.

Şimdi bu tuhaf ve belirsiz ifadeye bakıp ne anlam çıkaracağız? Anayasa Mahkemesi'nin yetkisini Anayasa'dan almadığı mı iddia ediliyor?

Bildiride yer yer kararlılık ifadeleri yer alıyor. Ama dikkatle okunduğunda, bunun Anayasa Mahkemesi'ne karşı bir tehdidin kılıfı olarak kullanıldığı gözleniyor.

Şimdi durup bakalım.

YETKİNİN KAYNAĞI

Anayasa Mahkemesi en yüksek yargı organı. Ve sahip olduğu yetkiyi bu Anayasa'dan alıyor.

1982 yılında halkın yüzde 90'ının oylarıyla kabul edilen, daha sonra, sivil yönetim dönemindeki hiçbir anayasa değişikliğinde değiştirilmeyen bir maddeden.

Yani o maddede bir anlamda, DYP'nin oyları da var.

Durum böyleyken, mahkemenin en kritik günlerinde tehdit kokan bir bildiriyi yayınlamanın amacı ne olabilir?

Hukuka bağlı olduğunu söyleyen, son günlerde üç günde bir hukuk ve anayasa panelleri düzenleten bir liderin bunu bilmemesi mümkün değil.

Öyleyse amaç ne?

Amaç çok açık.

Anayasa Mahkemesi'nin alacağı kararı, hukuk alanından siyaset alanına çekmek.

Tıpkı mal varlığı oylamalarında, örtülü ödenek olaylarında olduğu gibi, bu yargılamayı da siyasi alana çekmek.

Oysa başından beri hep şunu yazıyoruz.

Anayasa Mahkemesi'nin kararını siyaset alanına çekmek kimseye yarar vermez. Çünkü sonunda herkesin gerçek hukuka ihtiyacı var.

ÖRTÜLÜ TEHDİT

Kimse Anayasa Mahkemesi'nin bu olayı ciddi ve ayrıntılı biçimde incelemediğini iddia edemez.

Mahkeme günlerdir, kötü amaçla kullanıldığını bildiği halde Refah Partisi'nin oyalama taktiği olarak verdiği dilekçeleri bile inceliyor.

DYP Genel İdare Kurulu bildirisinde iki şey birbirine karıştırılıyor.

Refah Partisi'nin kapatılmasına karşı çıkmak başka, ‘‘Bu partiyi kapatırsanız, ilerde sizden hesap sorarız’’ demek başkadır.

Kimse hukukun alanına tebdili kıyafet tehditlerle giremez.

Türkiye'de aklı başında kimse, durup dururken bir siyasi partinin kapatılmasını istemiyor.

Ama aynı insanlar, bu ülkede hukukun uygulanmasını da istiyorlar. Hiçbir parti, var olan kanunları ihlal etme imtiyazına sahip değildir.

Anayasa ve kanunlar, siyasi partilere uymaları gereken birtakım zorunluluklar getiriyorsa, Anayasa değiştirilinceye kadar bunlara uyulacaktır.

TECRÜBELİLER GİTTİ

DYP, Refah Partisi'nin tabanına göz dikme politikasında şimdi son derece tehlikeli bir yolu zorluyor.

Bu partinin tecrübeli politikacıları buna izin vermemeliydi. Demek ki artık DYP'de onların hiçbir etkisi kalmadı.

Veya, seçimde ilk sıra hayali onların da gözlerini kör etti.

Yazarın Tüm Yazıları