Bu mektup yanıtsız bırakılmaz

23 EYLÜL tarihli Herald Tribune Gazetesi’nin 5. sayfasında boydan boya bir ilan yayınlandı. ‘Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği’nden Başbakan Tayyip Erdoğan’a açık mektup niteliğindeydi bu tam sayfa ilan. 7 Haziran’da, kuruluşun iki yılda bir yapılan altıncı toplantısında oy birliği ile kabul edilen mektupta, Ermeni soykırım iddialarının tarafsız bilim adamlarınca araştırılması çağrısında bulunan Başbakan Erdoğan’a, iddiaları doğrulayan çok sayıda araştırmanın zaten var olduğu anlatılıyor. Örnekler veriliyor.Türkiye’nin öne çıkardığı bilim adamları için ‘onlar devlet kontrolündedir ve tarafsız olamazlar. Bu sözde bilim adamları, Ermeni soykırımının nasıl inkar edileceği konusunda size ve TBMM’ye yol gösterirken sadece tarihi ve ahlaki bulanıklık yaratma gündemine hizmet ediyorlar’ deniyor.Mektubun sonunda, Başbakan Erdoğan’ın çağrısının gayrı ciddi olduğunu vurgulamak için de Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılacağı açıklanan Ermeni Konferansı’nın 25 Mayıs’ta iptal edilmiş olması örnek gösteriliyor.* * *PARİS’teki ‘Ermeni Komitesi Günü’ tarafından desteklendiği belirtilen mektubu kaleme alanlar bu örnekle, Türkiye’ye vurucu darbeyi indirdiklerini düşünüyorlar.‘İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nde 25 Mayıs’taki Ermeni soykırımıyla ilgili konferansı engelleyerek, hükümetiniz demokratik toplumun temel koşulu olan akademik ve entelektüel özgürlüğe nefretini göz önüne sermiştir’ diyorlar.Bu mektubun yayınlandığı gazetenin matbaaya verildiği gün, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın toplantının yasaklanması kararına karşı çıkışını duysalardı, entelektüel tutarlılık adına mektubu geri çekmeyi düşünürler miydi? Bilemiyorum ama, siz ki akademik özgürlüklerden nefret edersiniz, sorunu tarihçilere bırakırken samimi değilsiniz diyen bu mektuba şimdi bir yanıt gerekmez mi?* * *SOYKIRIM suçlarıyla mücadele konusunda ciddi çalışmalar sürdüren ve başında, Ermeni olaylarının Yahudi soykırımına örnek olduğunu savunarak İsrail hükümetinin de tanıması için çalışan Profesör İsrael Charny‘nin bulunduğu derneğin açık mektubuna Başbakan Erdoğan yanıt verir mi bilemiyorum ama başka bir kuruluş, örneğin bir üniversite ya da bir düşünce kuruluşu gazetenin aynı sayfasında yanıtlayabilir mektubu.Soykırım iddialarıyla ilgili kendilerinin kesin sonuca ulaşmasına rağmen, rağmen araştırmaların yeterli olmadığına inanan, bu konunun daha ayrıntılı incelenmesi ihtiyacını duyan başka bilim adamlarının bulunduğu hatırlatılabilir. Türk bilim adamlarının da bu tartışmalara katkıda bulunmasını sağlayacağı, bilimsel objektiflik adına dinlenmelerinin önemli olduğu belirtilebilir.Bunlar ilk aşamada aklıma gelenler. Yanıt verecekler çok daha iyi formüller bulacaklardır. Önemli olan cuma yani iki gün önce yayınlanan ve Türkiye’nin sorunlara çözüm arayan yaklaşımının samimi olmadığını dünya kamuoyuna duyurmak için kaleme alınan bu mektubun yanıtsız bırakılmaması.Bilgi Üniversitesi’nde yapılan Ermeni Konferansı ve bundan sonra daha derin araştırmalara olanak sağlayacak olan bilimsel özgürlük ortamı, artık ‘yanıtlama’ fırsatı veriyor bize. Haydi çocuklar vaazaMilliyet Gazetesi’nin başlattığı ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyası yeni bir kampanyaya ilham vermiş. Diyanet İşleri Başkanlığı ‘Haydi Çocuklar Vaaza’ kampanyası başlatıyormuş. Çocukların tatil günlerinde anne ve babalarıyla camilere gidip vaaz dinlemeleri teşvik edilecekmiş. Amaç çocuklara dinini sevdirmek. Pekiyi ama devletin bir kurumu olan Diyanet İşleri’nin bu kampanyası hangi vatandaşların çocuklarına yönelik olacak? Arkadaşım Suzi’nin torunu, Hayganuş’un kızı, Eleni’nin oğulları bu kampanyanın dışında mı kalacaklar? Eğer benim oğullarım kadar bu ülkenin vatandaşı olan bu çocuklara ayrımcılık yapılmayacaksa o zaman kampanya ‘Haydi çocuklar Camiye, Kiliseye, Havraya, Cem Evine’ olmalı. ‘Kızlar okula’ kampanyası nerede, ‘Çocuklar vaaza’ nerede? Milli Eğitim Bakanlığı’nın arkasında durduğu kampanyanın özü yani kızların okula gönderilmesi devletin sorumluluğu. Ama çocuklara dinini sevdirmek diye bir sorumluluğu olabilir mi laik devletin?
Yazarın Tüm Yazıları