‘Güz Yangını’ dizisinde dikbaşlı bir genç kızı canlandıran 22 yaşındaki Saadet Işıl Aksoy, farklı görünümüyle Elele dergisinin ekim sayısına kapak kızı oldu. Annesi emniyet müdürü, babası emekli başkomiser olan Saadet, adımlarını ‘Her şeyin en güzeli, en iyisi olacak’ diye atıyor. Hani 40 yılda bir geçen kuyruklu yıldızlar vardır ya, insanın içini açan, uzun uzun baktıran. Sessiz bir bekleyişten sonra gelişi heyecan yaratan! Saadet Işıl Aksoy da işte aynı gelmesi uzun süredir beklenen yeni bir soluk, yeni bir yetenek. Adı gibi gözleri de ışıl ışıl, pırıl pırıl bir genç kız o. Kendine güvenen, ne istediğini bilen. 1983 İstanbul doğumlu. Boğaziçi İngiliz Dili Edebiyatı Bölümü’ne gidiyor. Bir yandan okula devam ediyor, diğer yandan oyunculuğa ısınmaya çalışıyor. Herkesin bir anda meşhur olduğu ve tükenip unutulduğu televizyon dünyasına henüz yeni adım atmış. 2002 yılında Number One TV’deki müzik programıyla ilk TV deneyimini yaşamış. Şimde de ‘Güz Yangını’ isimli dizide oynuyor. Televizyonla tanışması ise babası ve amcasının manevi desteğiyle olmuş. Amcası tiyatro okumuş ama TRT’de yönetmenlik yapıyormuş. Babası da madem bu işlere ilgin var; o zaman amcana danış, fikir sor diye teşvik etmiş onu. 2002 yılında Number One’da başlaması, okulun çok zamanını aldığını düşündüğü ve bir arayış içinde olduğu döneme denk geliyormuş. Babası küçüklüğünden beri sürekli ‘Boş zamanları faydalı uğraşlarla geçir, kendini geliştir’ mantığını aşıladığı için önce diksiyon kursuna, ardından tesadüfler sonucu Number One’daki programa başlamış. Bir ara ayrılıp öğrenci değişimi çerçevesinde Amerika’ya gitmiş. Döndükten sonra Pera Güzel Sanatlar’da ve Harun Özakıncı’nın
sinema oyunculuk atölyesinde oyunculuk eÄŸitimi almış. AÄ°LESÄ° HEP YANINDA Saadet, hocası Harun Özakıncı sayesinde cast ajansı sahibi Harika Uygur’u tanımış ve ‘Güz Yangını’ isimli dizinin cast seçmeleri için AvÅŸar Yapım’la görüşmeye gitmiÅŸ. Onlarca oyuncu arasından rolü kapmayı baÅŸarmış. Sonrasını şöyle anlatıyor genç oyuncu: ‘Dört aylık bir oyunculuk kursuna gittim, ilk baÅŸta kendime inanılmaz güveniyordum. Fakat sete gidip gelmeye baÅŸlayınca bir de baktım ki, bu iÅŸ sanıldığı kadar kolay deÄŸil. Yönetmen direktif verip, ne yapmanız gerektiÄŸini söylediÄŸinde acayip heyecanlanıyorsunuz, senaryo gereÄŸi canlandırdığınız karakterin kimliÄŸine bürünüp, onun duygularını yaÅŸamak gerçekten zor bir iÅŸ.’Çatalca’da geçen ve bir çiftlik yaÅŸantısının anlatıldığı dizide problemli bir ailenin kızını canlandırıyor Saadet. Çıkışları olan, sert mizaçlı ve insanlara mesafeli bir genç kız portresi çiziyor. Saadet, Ä°stanbul’da ailesiyle yaşıyor. Babası emekli baÅŸkomiser, annnesi ise emniyet müdürü. Üç kardeÅŸler. Büyük aÄŸabeyiyle sekiz, küçük aÄŸabeyiyle beÅŸ yaÅŸ varmış arasında. ‘İki erkekle büyümek tam bir kabustu’ diye anlatırken, ailesinin kendisine çok güvendiÄŸini ve her zaman destek olduklarını söylemeden edemiyor: ‘Oyunculuk konusunda da beni hep desteklediler. Babam, ‘Madem bunu yapmak istiyorsun tamam yap, en iyisini yap’ ÅŸeklinde hep arkamda durdu, destek verdi’ diyor.Kimseyi ezmemBaÅŸak burcu olan Saadet çok detaycı ve hırslı bir kiÅŸilik olduÄŸunu söylüyor. ‘Detaycılığımı pozitife çevirmeye çalışıyorum. Çünkü detaylara fazla takılırsam ana konuya geçemiyorum. Bir de kimseyi ezmemeye çalışıyorum’ diye devam ediyor. MükemmeliyetçiliÄŸinin burcundan kaynaklandığını düşünen güzel gözlü oyuncu, ‘Her ÅŸeyin en güzeli, en iyisi olacak’ mantrasını, attığı her adımda tekrarladığını söylüyor. Gerçek hayatta bunun çok da mümkün olmadığını görünce hayal kırıklığına uÄŸrasa da...Â
button