Bu kitaba sahip çıkalım

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Sevgili okuyucularım, geçtiğimiz perşembe günü burada çıkan yazımda, size üstadımız Cemal Kutay Beyefendi'nin 173. kitabından söz etmiştim.

‘‘Atatürk'ün Beraberinde Götürdüğü Hasret: Türkçe İbadet’’

Bu konuyu 90 yaşındaki üstadımızla konuşurken içim parçalanmıştı. Şöyle diyordu:

‘‘Bu son kitabımı kendi olanaklarımla ancak 3 bin adet bastırabildim. Piyasaya veremiyorum, çünkü o takdirde gelirin çoğunu dağıtıcılar ve kitapçılar alıyor. O yüzden, isteyenlere posta ile göndereceğim...’’

Bu acı gerçek, Türkiye'de kitap piyasasının ve yazarın durumunu gösteriyordu.

Yazımın çıktığı gün Kültür Bakanı İstemihan Talay aradı ve kitabın ilk baskısını bakanlık adına satın almaya karar verdiklerini, bütün kütüphanelere dağıtacaklarını söyledi. Benden üstadımızın telefon numarasını istedi. Konuşmuşlar. Sonra Cemal Kutay büyüğümüzle ben konuştum. Çok mutlu olmuştu...

‘‘Hayatımda ilk defa, sizin sayenizde Türkiye Cumhuriyeti hükümeti benimle muhatap oldu. Sevincim sonsuz’’ dedi.

Bu aşamadan sonra herhalde kitabın pek çok baskıları yapılacak.

Kutay'ın kitabı önceki gün elime ulaştı. Lütfetmiş, benim için imzalamıştı:

‘‘Sağlık, başarı, huzur dilek ve duaları ile Saygıdeğer Emin Çölaşan Beyefendi'ye...’’

Bunlar bir gazeteci için en büyük onurlardır.

***

Kitabı iki gecede okudum. Okumadım, yuttum. Kutay, Türkiye gündemine ilginç bir tez getiriyor.

Türkçe ibadet.

Biz ibadetimizi niçin Türkçe değil de Arapça yapıyoruz? Niçin Allah'a bilmediğimiz, anlamadığımız bir dille yakarıyoruz? Bunun mantıklı bir açıklaması var mı? Din tüccarları tarafından bu sayede nasıl sömürülüyoruz?

Büyük Atatürk, ölümünden bir süre önce bu konuya el atmış ve aydın kafalı din adamlarına çok sayıda çalışmalar yaptırmış. Kutay, kitabında işte bu gerçekleri dile getiriyor, belgeleri konuşturuyor.

Üstadımız kitabında özetle şu görüşleri dile getiriyor:

‘‘Klasik ilahiyatçı olmayı, konuyu kurcalamanın şartı saymadım. Hükmü, kitabın son satırında sizler vereceksiniz. Emperyalizme tutsak düşen esir milletler, Türk kurtuluş zaferiyle nasıl özgürlük yolunu buldularsa, bu emeğimizle yüz milyonlarca insanı anadilleriyle kulluk haklarına kavuşturacağız.

Böylece büyük Atatürk'ün yüce adı rahmet ve minnetle bir daha anılacaktır. O'nun Hakimiyet-i Milliye'sinden günümüze erişebilmiş son kalem olarak, bu muhteşem hedefe karınca kararınca katkım olursa ne mutlu bana...’’

Büyük üstat devam ediyor:

‘‘Tarih ortadadır. 1417 yıl, Türk olarak bu konuda sömürüldük. YETER demenin zamanı gelmedi mi?

Yüzyıllar boyunca ümitlerimizin dalında kurumasının asıl nedeni, başka bir dille ibadet zorunluluğumuzdu.

Maddi ve manevi her tür sömürü, her art niyet ve her çeşit emperyalizm girişimi dönmüş dolaşmış ve bu baskı aracının kılıflarına ustalıkla bürünmüştür...

Türkçe ibadet, irtica hareketlerini ümit olmaktan çıkaracak, İslam dinini gerçek yapısıyla vicdanlara emanet edecek, dinde kapanmış devirleri değil, gelecekleri arayacaktır.

Sorun, Türk insanının Türkçe ibadet etmesidir. Bir başka deyişle, anadilimizle kulluk hakkıdır...’’

***

Cemal Kutay, kitabının sonunda şöyle sesleniyor:

‘‘Bu kitap, laik devleti ve çağ varlığını korumak, geriye dönüş özlemlerinin kökten yok olmasının tek ve gerçek çaresi olarak, Atatürk'ün beraberinde götürdüğü hasretini gündeme getiriyor.

Bu gerçeği anlatabilmişsem, sizleri göreve çağırıyorum:

Kitabı ülke çapında yaymak ve okutmak.

Ben yazdım, kişisel imkânlarımla ancak üç bin adet bastırabildim, sizlere ilettim. Şu ümitle: Onbinler, yüzbinler, hatta milyonlarca bastırıp köy-kent, ev ev dağıtım emeğinin kibriti, çakmağı, mumu, çırası, alevi olabilirsiniz diye düşündüm.

Gücünüzün yettiği, kişiliğinizin eriştiği ölçüler içinde.

Matbaam, müessesem, kadrom yoktur. 90 yaşımın merdiveninde emeğimi tek başıma sürdürüyorum. Telefonla arar, adresime yazarsanız, AYDINLIK BİR YOL'un içinde olmanın huzurunu duyarım...’’

Evet, büyük tarihçimiz, bir solukta okunan kitabını bu sözlerle noktalıyor.

Allah'la Türk'ün arasına anlamadığımız bir dili, Arapça'yı sokmuşlar! Oysa İncil'i İngiliz İngilizce, Fransız Fransızca, İspanyol İspanyolca okuyor.

Her ülkenin insanı, ibadetini kendi diliyle yapıyor.

Biz Türkler hariç!

***

Acaba bizim gazetelerimiz okuyucularına tabak çanak vermek yerine böylesine yararlı kitaplar verseler, daha iyi olmaz mı?

Sevgili okuyucularım, büyük üstadımızın iznini aldım. Size aşağıda posta adresini ve telefonunu veriyorum... Çünkü, kitabı şu anda piyasada bulamayacaksınız.

Ya adresine yazın, ya telefon edin ve mutlaka okuyun. Ufkunuz açılacak. ‘‘Arapça ibadet’’ yöntemiyle birilerinin bizi nasıl kandırıp sömürdüğünü anlayacak, Atatürk'ün bu konudaki gerçekçi görüşlerini, sözlerini ve yaptığı çalışmaları öğreneceksiniz.

Türkiye bu konuyu tartışmak zorunda.

Cemal Kutay: P.K. 34. 81300 Kadıköy-İstanbul.

Telefon: 0 216 - 336 29 96.

***

(Yarın gece Arena'yı izleyin. Uğur Dündar, burada defalarca belgelediğim bir gerçeği, Özer'e avanta veren bir tanığın ağzından size aktaracak. Özer'in ticari kuruluşlara kredi verirken nasıl komisyon alıp cepe attığını ibretle izleyeceksiniz.)

Yazarın Tüm Yazıları