Bu kente ancak kurbanlık girer

ANADOLU’yu yürüyüp gelenler, Ankara’ya alınmadı.

Haberin Devamı

Ama elbette, “Başkent onları konuk edemedi” gibilerinden girmeyeceğim meseleye.
“Konuk etmek” kimsenin haddi değil. Çünkü onlar tüm insanlar gibi doğanın konukları zaten.
Yani o evdeler...
Bir kaç güne, bir bölümünü -temsilen- misafir ederseniz, “kabul”e alırsanız merkezde... Hiç sebeblenmeyin, böbürlenmeyin, “ev sahibi” havalarına girmeyin diye peşinen söylüyorum.

* * *

Ha, eğer grubun “kervan” hali, yanlarındaki develer, koyunlar, keçiler, köpekler filan engelliyorsa kente girişi...
Anlarım.
Çünkü bu modern Başkent’e develer, koyunlar, kuzular, inekler ancak kurban edilmek için alınır.
Öyle yanına katıp, doğanın bir parçası olarak dolaştırmak için değil.
Havadar kamyonet kasalarında önce kent turu attırılır, ardından vinçlerle tek ayağından asılır modern teknoloji yardımıyla...
“Fikir başka başka” da olsa, “koyun kurt ile gezdirilir”, bu memlekette.

* * *

Haberin Devamı

Yine de sorun insanlar değil hayvanlarsa, bir çözüm bulunabilir.
Deveyi, havaalanının apronunda keseriz. (Emsali var mümkündür)
Keçiyi, imitasyon soba boyalı o ucubik keçi heykelini kaldırıp, yitip giden Ankara Keçisi’nin anısına o yere bağlarız. (Ne şeker, ne doğal olur. Hem de sesli, melemeli...)
Köpeği, Kızılcahamam’da kurulması muhtemel, ama kuruluş zamanı muamma olan barınağa yerleştirip, adını da “Siftah” koyarız. Uğurluysa patisi, arkası gelir.
Bir de katır vardı galiba ama, ona bu kentte çözüm bulamadım.
Ama Başkent’ten tayinle, “mayın arama-tarama, bulunca bazen patlama”  çalışmaları için görevlendirilebilir.

* * *

Bütün bunları yaptıktan sonra, yine de gelenlerin üzerlerini aramak icap edebilir.
Mazallah ceplerinde bir fitne kozası, kanatlanıp ardında binlerce yumurta bırakan ipek böceği filan olabilir.

* * *

Henüz yürüyen insanlara gelemedik değil mi...
Nedir dertleri, ne istiyorlar o da yarın olsun.

Yazarın Tüm Yazıları