Bu film onu sevmek için bir şans

Güncelleme Tarihi:

Bu film onu sevmek için bir şans
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2011 00:00

Cüzzamla savaş ve eğitim konusundaki çalışmalarıyla tanınan Türkan Saylan’ın hayat hikayesi televizyon dizisinden sonra ‘Türkan’ filmiyle beyazperde de sonlanıyor.

Haberin Devamı

19 Mayıs’ta vizyona girecek olan film, Saylan’ın son 15 gününe tanıklık ediyor. Saylan’a benzerliğiyle dikkat çeken Rüçhan Çalışkur filmin başrol oyuncusu. Saçlarını kazıtan Çalışkur’a oğulları rolünde Tardu Flordun ve Ragıp Savaş eşlik ediyor. Ekip üyeleri, “Bu filmde oynarak Türkan Saylan’a herkesin ödemesi gereken gönül borcumuzu ödedik” diyor

Bu film Türkan Saylan’la ilgili yeni ne söylüyor?
RAGIP SAVAŞ: Onu seven ve anlamak isteyenler Türkiye’de çoğunluk değil. Genel anlamda önyargılarla hareket eden bir toplumuz. Bence bu film Türkan Saylan’ın ne yapmak istediğini ve neye ulaşmak istediğini anlatacak. Ölüm anının geldiğini bilen birinin neler hissettiğini görmek, onu sevmek ve anlamak için izlenmesi gereken bir film.
Rollerin hazırlık aşamasında aileyle irtibata geçebildiniz mi?
TARDU FLORDUN: Hazırlanmak için bir aydan az bir zamanımız vardı. Bu yüzden onlarla konuşamadık. Bir de şu anda hayatta olan kişileri canlandırdığımız için oyunculuk adına da ekstra bir şeyler yapmamıza gerek yoktu. Sadece doğal olmamız lazımdı.
Çekimlerde sizi en çok neler zorladı?
RÜÇHAN ÇALIŞKUR: Devlet Tiyatrosu sanatçısı kardeşim Cüneyt Çalışkur’u yeni kaybettim. Bu yüzden bir kanser hastasının neler çekebileceğini, son demlerinde neler yaşadığını bildiğim için karaktere bürünürken çok zorlanmadım. Ama duygularımın çok yükseldiği anlar oldu. Bazen gözyaşları döküp kendimi bıraktım. Bütün bunlardan en acı döneminde bile oyunculuğun insanı terapiye soktuğunu öğrendim.
RAGIP SAVAŞ: 1998’de aynı hastalık sürecini annemle yaşadım. Senaryoyu okurken sonlara doğru ağlamaktan artık gözyaşım kalmamıştı.
Saç özellikle kadın oyuncular için çok önemlidir. Kazıtmak ne hissettirdi?
R.Ç: Kardeşimin saçlarını ben kazımıştım. Film için saçlarımı kazıtıp aynaya baktığımda “Demek o da bunu yaşadı!” diye düşündüm. Sonra “Epey güzel kafam varmış” dedim. Güzellik kaygım yok. Ha saçlı ha saçsız dolaşmışız fark etmedi.
Saylan’a benzemeniz için nasıl bir makyaj tekniği uygulandı?
R.Ç: Kemoterapiye giren hastaların renkleri değişiyor. Bir de Türkan Hanım’ın bazı lekeleri vardı. Bu yüzden makyaj yapıldı.
Peki Saylan anne olarak nasıl bir kadınmış?
R.Ç: Filmde onun da bir özeleştirisi var. Kendini sadece evine adayacak bir kadın değildi. Cüzamlı hastalardan kardelenlere herkese kendini adadı. Mesleğine kendini adayan herkes gibi çocuklarıyla kopukluklar yaşayıp bununla ilgili pişmanlıklar da duymuş olabilir. Zaten oğlu Çınar’la da bir hesaplaşma sahnesi var.
Çınar ve Çağlayan nasıl karakterler?
T.F: Çınar sosyal ve daha otoriter. Almanya’da yaşıyor, doktor. Çağlayan annesinin dibinden ayrılmamış ve hep onunla yaşamış. Grafiker, ressam, naif bir çocuk. Annesinin bütün kıyafetlerini dikiyor. Elinden her iş geliyor.
Filmde hüzün dışında bizi güldürecek öğeler de var mı?
R.Ç: Tabii var ama duygusal kısmı daha ağırlıkta. Bir de Türkan Saylan çok sağlam bir kişiliğe sahipmiş. Bu yüzden ölüme giderken çok fazla da ağlayıp ağlattığını sanmıyorum. Biz de bu ölçüyü tutturmaya çalıştık. Hem insanlar arasındaki hem de tek başına kaldığı anlarda yaşadıklarını göstermek için uğraştık.
Kendi başına kaldığı zamanlar neler hissettiğini nasıl öğrendiniz?
R.Ç: Karanlıkta uyuyan insan ölümü yaklaşınca ışık isteyebilirmiş. Ben sürekli karanlıkta uyurken kardeşimi kaybettikten sonra mesela ışık istedim. Bu bir abartı değil...

Haberin Devamı

Afişteki hareketini 15 kez izledim

Haberin Devamı

RÜÇHAN ÇALIŞKUR: Saylan’ın hayatını anlatan kitapları okudum.  Afişteki hareketi yaptığı sahneyi 15 defa izledim, gözlerine bakarak bir ilişki kurmak istedim. Yeni nesilde daha çok Türkan Saylan’ların çıkacağına inanıyorum.

Kimse ajitasyon ve esnaflık yapmadı

RAGIP SAVAŞ: Biz de Müslümanız ve Allah’a inanıyoruz. Oysa laik ve Atatürkçü olmak bugünlerde dinsizlik anlamına geliyor. Ülke olarak her şeye inanan, iyi yürekli bir ülkeyiz. Dolayısıyla bu film Türkan Saylan’ı anlamak isteyenler için fırsat olacak. Hiçbirimiz Fazla bir oyunculuk sergileyip diğerlerinin arasından sıyrılalım diye de düşünmedik. Filmde ajitasyon ve esnaflık yok.

Bizim de örgütlenmemiz lazım

Haberin Devamı

TARDU FLORDUN: ‘Türkan’ filminin fan sayfasında bin kişi varsa bir o kadar karşısında duran, hakaret edenler var. O hareketi yapanlar da inançları gereği nasıl ölmüş bir kadının arkasından konuşuyorlar anlamıyorum. Üsluplar çok çirkin. Artık bu ülkede bireysel olarak bir şeyleri açıklama konusunda çok zorlanıyorsunuz. Bunun için karşı güçlerin en zekice bulduğum özellikleri örgütlenip bir şeyleri ifade etme yeteneğine sahip olmaları. Hepimizin öyle olması lazım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!