Bu ev hayat dolu

Güncelleme Tarihi:

Bu ev hayat dolu
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2009 01:00

İç mimar Çağdaş Yüksel ve Dedeman Holding yönetim kurulu üyesi eşi Özben Önal Yüksel, Anadolu Hisarı’ndaki evlerinin kapılarını Elle Decor dergisi için açtı. Çiftin kızları Damla ve Lal ile üç köpekleri ile birlikte yaşadıkları ev oldukça keyifli, pozitif ve hayat dolu.

Haberin Devamı

İŞTE O HAYAT DOLU EV (FOTO GALERİ)

Anadolu Hisarı’nın tarihi dokusu ve sakinliği içindeki, Çağdaş Yüksel-Özben Önal Yüksel çiftine ait ikinci dereceden tarihi eser olan üç katlı ev 700 metrekare. Bahçeye açılan zemin katında ebeveyn yatak odası, kapalı havuz ve sauna, giriş katında salon, yemek odası, mutfak ve kış bahçesi, ikinci katta ise çocuk ve misafir odaları bulunuyor.

ÜÇ EV BİRLEŞTİRİLDİ

Ev sahiplerinden aldığımız bilgiye göre yapı, üç ayrı evden oluşuyor aslında. Bunlardan ilki, 1900’lü yılların başında ahşap ev olarak, ikincisi 1930’da hemen bitişiğe, alt kısmı yığma ev üzeri ahşap konstrüksiyon olarak ve son kısım da 1960’lı yıllarda yığma tuğla olarak yapılmış. En sonunda üç ev birleştirilmiş.
Tüm renovasyon ve dekorasyon çalışmaları Çağdaş Yüksel’in kendi firması olan Aklın Aynası ıç Mimarlık ve Tasarım tarafından gerçekleştirildiğini öğreniyoruz.

YILBAŞI PARTİSİYLE TAŞINDIK

Süreci, ‘Evi 2007 yılında satın aldık. Proje çalışmalarının yaklaşık olarak üç ay sürdü. Ancak en ufak malzemesine ve detayına kadar her şeye önceden karar verildi ve inşaat o şekilde başladı. Tüm çalışmalar toplam sekiz ay sürdü. Ve aile arasında vermiş olduğumuz bir yılbaşı partisi ile taşındık. Ustalar evden 21.30 gibi çıktılar...” diyerek anlatan Yüksel, malzeme seçimlerinde doğal ile modern malzemeleri karıştırarak kullanmış. Ev yerden ısıtmalı. Işıklandırma sistemi ise, gizli aydınlatmalar ve ayarlanabilir aydınlatmalar ile sağlanmış. Ayrıca ufak olmasına rağmen çok sayıdaki pencerelerden de ev, doğal ve romantik bir ışık alıyor.

PASTEL TONLAR HAKİM

Renklerde pastel tonlar tercih edilmiş. Evdeki mobilyaların çoğu, mekana özel tasarlanmış. Aksesuvarlar ise çok seyahat eden Yüksel çiftinin yolculukları sırasında satın alınmış. Zemindeki halılar ise ıran şehzade, Afgan Gülberceste olarak çeşitleniyor. Kilimlerde ise Afgan Rahra ve Melike modellerine rastlıyoruz.

BÜYÜLECİ BİR BAHÇE

Evin biraz da dışına çıkacak olursak, büyüleyici bir bahçe ile karşılaşıyoruz. Arazinin eğimi dolayısıyla iki kademeli bir bahçe bu. Bir bölümü organik, aromatik ve sebze-meyve alanı olarak ayrılmış. ‘Bu alanı düşünmemizdeki neden, evde orjinalinden bugüne dek yaşayan pek çok meyve ağacının olması. Halen bahçemizde nar, kiraz, elma, armut, kayısı, incir, dut, ayva ve ceviz ağacı var. Avusturalya’dan gelen tropik bitkilerimiz de mevcut. Portekiz’den gelen bir meşe ağacımız, yaklaşık 500 yaşında bir zeytin ağacımız var. Çok büyük bir çiftliği olan, bir arkadaşımız bize ev hediyesi olarak verdi bu ağacı.’ diyerek keyifle anlatıyor Çağdaş Yüksel bahçesini bize.

Çağdaş Yüksel, bu evin hem mimarı, hem de sahibi olunca ve eşi ile birlikte ne istediklerini bilince, dekorasyonda ortaya, hayat dolu, konforlu ve mutlu bir ev çıkmış.

EVDEN DETAYLAR

Haberin Devamı

Salon: Uzak Doğu seyahatlerinden toplama aksesuvarlarla tamamlanmış salonun başlıca mobilyaları Moroso marka Big Mama kanepeler ve Annibale Colombo’dan masif abanoz orta sehpalar. Kanepelerin arkasındaki özel yapım dresuarda, Beby Group’dan Swarovski kristalli Murano aydınlatmalar yer almakta. Kanapenin yanındaki aydınlatma ise Luminara’dan Sun Ra, aydınlatmanın özel gövdesi padauk ağacından yapılmış. Tavan aydınlatması Vistosi’den Sie Minigiogali. Zeminde bir ıran şehzade halısı bulunuyor. şöminenin olduğu duvar kompozisyonu ise Aklın Aynası’na ait bir tasarım.

Kış bahçesi: Mutfak ile bağlantılı kış bahçesinde yerden ısıtma sistemi mevcut. Mimal imzası taşıyan mekanda kullanılan tik ahşap yemek grubu, Uzak Doğu’dan seçilmiş, yükseklikleri kanepeye göre uyarlanmış. Tavan aydınlatması, Decolibra’dan.

Yapı: İkinci erece tarihi eser olan üç katlı köşk, farklı zamanlarda farklı amaçlarla inşa edilmiş üç ayrı yapının birleşiminden oluşuyor. Bunlardan ilki 1900’lü yıllarda, ikincisi 1930’larda, üçüncüsü ise 1960’lı yıllarda yapılmış. Yakın geçmişte de tümü birleştirilerek tek bina haline gelmiş.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!