Bu bir uyku röportajı

Güncelleme Tarihi:

Bu bir uyku röportajı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 19, 2003 00:00

Ben meraklıyım ya... Zannediyorum ki, siz de meraklısınız ve şimdi durup dururken neden uyku röportajımı yaptığımı merak ediyorsunuz. Çünkü bu son hafta uykusuz kaldım. Ama hakiki bir hafta uykusuz kaldım. Şaka ya da benzetme değil. Normal yaptığım işlerin arasına bir de röportaj kitabı girince yayınevinde sabahlamak zorunda kaldım, Meltem'le birlikte, Yasemin'le birlikte... Zombilere döndük. Neyse bitti. Tekrar insana benzeyeceğiz inşallah! Salı günü kitap çıkacak. Ben cuma demiştim. Üzgünüm, salıya kaydı. Ama valla çok uğraştık. Esas amaç Kitap Fuarı'na yetiştirmekti, onu da başardık. Uykusuz kalınca, ‘‘Şimdi bana ne olacak?’’ diye kara kara düşünmeye başladım uzmanını buldum, sordum... Ben rahatladım. Siz de merak ediyorsunuz ya, sizi de rahatlatayım dedim.HAMİŞ: Yazılar ve meşhur ‘‘oyun’’umuz devam edecek. Yani bir aksilik olmazsa. Yedek bıraktım. Çünkü ben bir hafta bir yerlere dinlenmeye gidiyorum. Dönünce öpüşürüz...Karşımda Nuri Ersan duruyor. 36 yaşında. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirmiş. Lojistik ve Enerji sektöründe geçen 12 yılın ardından, kurduğu firma aracılığıyla (Bilgi Gezginleri) İş Sağlığı ve İş Güvenliği konularında eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyor. Bilgili, esprili, çekici, renkli biri. Aynı zamanda profesyonel reklam fotoğrafçısı. Üstelik yarın ikinci kez baba oluyor! Bu telaş içinde beni kırmadı sorularımı yanıtladı...Bu aralar bir kitap belası var başımda. 36 saattir uykusuzum, ne yapmam lazım?- Uyku, uykusuzluğun tek çaresidir! Uyumaktan başka çareniz yok. İki gün düzenli olarak 8 saat uyuyun. Ve her fırsatta kestirin. ‘‘Bir vururum kafayı, ertesi gün 12'de kalkarım, hiçbir şeyim kalmaz’’ denir ya, ne yazık ki vücudumuz bunu yemiyor. ‘‘Ih-ıh sen bana uyku borçlusun!’’ diyor, rutin uykuyu arıyor. Şu anda ne yapmamanız gerektiğini de söyleyeyim: Kritik bir iş yapmayın, sakın araba filan kullanmayın! Uykusuz kalınca bedenimin ödediği bir bedel var yani...- Hem de ne bedeller! Bir iki saat ‘‘uyku borcu’’ bile, bir sonraki günü sinirli, agresif, geçimsiz, güvensiz, rahatsız, bıkkın geçirmenize sebep oluyor. Hayati refleks süreniz uzuyor, kelimeleri bulmakta zorluk çeker hale geliyorsunuz. Kim bilir siz şu anda ne haldesinizdir. Artı, tat kaybı, duyularda zayıflık, depresyona eğilimli hale gelmek...Mesajı aldım, teşekkür ederim! Bu arada biz neden uyuyoruz?- Birçok teori var. En geçerli olanı, özelliklerimiz dolayısıyla bir gündüz hayvanı olarak evrimleşmiş olmamız...Çok hoşuma gitti bu tanım: Gündüz hayvanı! Ama hálá anlamadım neden uyuduğumuzu...- Biz öyle bir ırkız ki, ateşi keşfedinceye kadar geçen sürede -ki milyonlarca yıl- gündüz ayakta olmayı becermiş, gece de mağaramıza çekilmişiz. Bizimki başarılı bir genetik kod yani! Bizi geceleri uyuyan, gündüzleri çalışan bir yapıda kılan, genetik kodumuz... Üst düzey yöneticilere verdiğim bir eğitim öncesinde biri dedi ki: ‘‘Az uyuyup, daha fazla çalışmanın formülünü öğreteceğiniz için ne kadar heyecanlıyım anlatamam!’’ Gülümsedim. Nasıl olsa gerçeği eğitimde öğrenir dedim. Genetik kodumuz kırılamayacağına göre, az uykuya alışmak diye bir şey söz konusu değil!Peki ben şimdi iki gün üst üste 8 saat uyumazsam ne olur?- Beyin insafsız bir ‘‘tahsilci’’, dakikasına kadar hesaplıyor, size önce ‘‘ihbarname’’ çekmeye başlıyor, sonra da ‘‘icra takibine’’ girişiyor. Eğer bu esnada araba filan kullanıyorsanız vay halinize! Pek çok kaza analizine katıldım. Uykusuzluktan meydana gelen kazalar genellikle ölüm ya da kalıcı hasarla sonuçlanıyor. Ve işin tuhafı bazen fren izine bile rastlanmıyor...Nuri Çolakoğlu, Ertuğrul Özkök, Hadi Uluengin gibi insanlar az uyuyan sınıfından. Neden biz beceremiyoruz da, onlar yapıyor. Bünyeleri mi farklı?- Az uyuyarak yaşamak, genelde övgü gören bir şey. Ama bu yanıltıcı. Süleyman Demirel de az uyumakla övünür ama ne zaman ilgisini çok da çekmeyen bir konferans sırasında onu oturanlar arasında görsek, kamera uyuklamakta olan Süleyman Bey'i yakalar...Ama yine de bazılarına 6 saat uyku yetiyor, bazıları için 8 saat gerekiyor...- İstatistikler insanların yüzde 85'inin günde en az 7-8 saat uykuya ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Yüzde 5'lik bir kısım ise 9 saate yakın bir uyku ihtiyacında. Yine bir teoriye göre kadınlar erkeklerden daha fazla uykuya ihtiyaç duyuyorlar. Çok küçük bir grup da, 5-6 saatlik bir uykuyla hayata devam edebiliyor. Buna alıştığını düşünen insanların hayat sürelerinin diğerlerine göre kısaldığı söyleniyor. Ama bu kanıtlanmış bir tez değil...‘‘Kaliteli uyku’’ diye bir şey var mı?- Olmaz mı? Alışageldiğimiz yatakta, gündüz yapılması gereken aktivitelerin yapılmadığı bir odada, doğru ısıda -bu arada serin bir oda, sıcak bir odadan daha iyi- ve karartılmış bir yerde uyumak en iyisi... Çay, kahve, sigara gibi uyarıcılar, yatmadan önce ağır yemek yemek ya da tamamen aç yatağa girmek, uyku kalitemizi ciddi şekilde etkiliyor. Avrupa'da yatmadan önce bir kadeh alma alışkanlığı var, hata buna ‘‘night cap’’ (gece şapkası) deniyor, bu kesinlikle zararlı. Evet, uykuya geçişi kolaylaştırıyor ama rüya mekanizmasını felç ediyor ve normal kalkış saatinden önce vücut uyandırılıyor.Ya televizyon başında uyumak...- Kesilmiş ve kalitesiz bir uyku süreci meydana getiriyor. Bazen soluğu televizyon karşısında alıyor ve uykumuzun gelmesini bekliyoruz. Eğer yatakta genel olarak 10 dakika içinde uyuyan biriyseniz ve 20 dakika geçtiği halde uyuyamamışsanız, bu yapılabilir. Ama pekala uyku getiren başka şeyler de yapılabilir: Ilık bir duş almak, dili ağır bir kitabı okumaya çalışmak...Öğleden sonraları bazen çok büyük bir uyku bastırıyor. Sanki birileri göz kapaklarımın üzerine oturuyor. Ve şişman birileri...- 15.00-17.00 arası mı? Çünkü bu dönemde performansımız düşüyor. Bunun, yine genetik kodumuzla ilgili olduğu söyleniyor. Sıcak iklimlerde yaşayan ‘‘ilk insan’’ öğleden sonra, sabahın ilk ışığıyla başlayan ve saatler süren faaliyetin sonucu olarak, bir de tabii yükselen sıcaktan korunmak için, mağarasına dönüyor ve bir müddet uyuyor. Hálá Afrika ülkelerinde, İtalya'da, Güney Fransa'da, İspanya'da, Yunanistan'da, Arap ülkelerinde ve Kıbrıs'ta insanlar resmi ya da gayriresmi olarak öğleden sonra çalışmayı bırakıyorlar... Yani stratejik toplantı, eğitim ve içinden çıkılması zor işleri sabah yapmakta fayda var!Bu uyku meselesinden sizin insanlara önereceğiniz başka şeyler var mı?- Gün içinde 20 dakikayı geçmeyen şekerlemeler yapmak. Bu hiç utanılacak bir şey değil. Ama süre 20 dakikayı aşarsa, derin uykuya geçebilirsiniz. O zaman da uyku hareketsizliği yaşıyorsunuz, toparlanmak zor oluyor...Peki ‘‘işyerinde şekerleme izni’’ veren ülke...- Hollanda'da bazı yerel uygulamalar var. AB ülkelerinden bazıları da bu konu üzerine çalışıyor. Uykusuzluk yol güvenliği açısından ne kadar vahim bir şey?- Çok vahim bir şey! Öldürüyor! İngiltere'de her 5 ölümlü kazadan birinden uykusuz sürücüler sorumlu. Artık, uykusuz araç kullandığınız için ölüme ve kazaya sebebiyet veriyorsanız hapse giriyorsunuz.Müzik dinlemek ya da ‘‘Pencereyi açayım da rüzgar gelsin yüzüme’’ demek işe yarayan yöntemler mi? Ben öyle yapıyorum da...- Hiçbir işe yaramıyor. Çünkü haciz geliyor uykuya. Kira borcunuzu nasıl elmayla ödeyemezseniz, uyku borcunu da başka bir şeyle ödeyemezsiniz.E peki ne yapacağız?- Emniyetli bir yerde duracaksınız, 20 dakika kestireceksiniz. Mümkünse arka koltuğa uzanarak. Kalktıktan sonra da bir kahve içeceksiniz...Gece uykumuz kaçtı uyandık...- Valla herkesin uykusunu getiren şeyler var. Ben inatla, Gombrich'in ‘‘Sanatın Öyküsü’’ adlı kalın sanat tarihi kitabını okuyorum. Daha iki sayfa ilerleyemeden uykum geliyor...Bu yatak mevzuu önemli...SİZİNKİ NASIL BİR YATAK?Eğitimlerde insanlara televizyon markalarını soruyorum ve sekmiyor: Herkes en fakirinden en zenginine, televizyon ve teknoloji hakkındaki uzmanlığını konuşturmaya başlıyor. ‘‘Peki yatak markanız?’’ dediğimde susuyorlar. Çünkü bilmiyorlar. Bugüne kadar umurlarında olmamış. Oysa, 75 yaşında hayatı sonlanacak biri, günde 8 saat uyuyorsa, ömrünün tam olarak 25 yılını yatakta geçiriyor. Bu yatak meselesi önemli yani. Yatağın en iyisini, en kalitelisini bulup almak gerekiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!