Bu bir ’Mustafa’ yorumu değildir

NEDİR peki?

"Mustafa"yla ilgili yorumlar üstüne, naçiz yazarınızın düşündükleridir.

Türkiye’de Atatürk hakkında henüz karar verememiş yetişkin var mıdır?

Yanında mı karşısında mı duracağını tam kestirememiş, nereye çekilirse oraya gidecek biri?

Atatürk hakkında karar verilecek bir mihenk taşı mıdır bu belgesel?

Bana sorarsanız Atatürk’ü seven sevmiş, sevmeyen sevmemiştir bugüne kadar.

Kim, ne niyetle, ne türlü bir Atatürk’le çıkarsa çıksın karşımıza, bir şey değişmez.

"Mustafa" seyredilir, üstüne birkaç söz edilir ve herkes yoluna kaldığı yerden devam eder.

Yani fazla telaşa gerek yoktur.

* * *

Atatürk’ün yalnızlığı...

Ben de oldum olası Atatürk’ün yalnız olduğunu düşünmüşümdür.

Neden böyle hissettiğimi bilmiyorum.

Belki büyük adamların, ki bu bir sanatçı ya da bilim adamı da olabilir, yalnız olmasının gerekliliğine inancımdan... Başarının şartı gibi gördüğümden yalnızlığı...

Hatta daha da ötesi, çevresiyle uyumsuz biri olması, kalabalıklar içerisinde "ayrık otu" gibi durması gerektiğini düşündüğümden...

Belki de sosyalleşmekten çatlayan insan tipinden hazzetmediğimden Atatürk’e öteki türlüsünü uygun gördüm, bilmiyorum.

Fakat bizim toplum yalnızlıktan korkuyor. Ötesi, yalnızlığı "seçilmemek" olarak gördüğü için aşağılıyor. Hal böyle olunca Atatürk’ün yalnız "gösterilmesine" içerliyor.

Bense bu topraklardaki büyük adam eksikliğini helada bile yalnız kalamayan adam çokluğuna bağlıyorum.

* * *

Atatürk’ün içkiciliği...

İçki içtiğini zaten bilmiyor muyduk?

O kadar saklanamayacak bir gerçekti ki, daha ilkokulda haberimiz oldu bundan.

Hem kendi saklamamış Atatürk, bize ne oluyor?

Ayrıca nesi kötü içki içmenin?

Biz kıytırık işlerimizden sonra rahatlamak için iki kadeh atarken... Rahatlamak en çok Atatürk’ün hakkıydı.

* * *

Can Dündar tartışmadan kaçmaya çalıştığı noktada tartışmaya yakalanıyor.

Yani "Bu benim Atatürk’üm" deyip sıyrılmaya çalışırken, birçok kişinin "Böyle bir Atatürk sunmaya hakkın yok" diye karşısına çıkmasına neden oluyor.

Oysa "işte belgeler" dese... Kimse bir şey diyemeyecek.

Sahi "belgesel" nedir?

Adı üstünde, belgelere dayalı bir iş değil midir?

Yahut şöyle sorayım:

Fil belgeseli çekmeye soyunmuş bir belgeselci, "Bu benim filim" deyip filleri yeleli hayvanlar olarak anlatabilir mi?

* * *

Bu belgesel hiçbir işe yaramasa Can Dündar’ı kahraman yapmaya yarayacak!

Bu kadar eleştiri, bu kadar hücumdan sonra... Tarihe bakarsanız bütün kahramanların geçmişinde bu vardır.

MIŞ-MUŞ

8 yaş genç gösteren parfüm piyasadaymış.

Hiç heveslenmeyin, tükendi!

Dünya jet sosyetesi krizde elbise takası yapıyormuş.

Biz, Ebru Gündeş iki kere aynı elbiseyi giydi diye bozuluyoruz HAMDOLSUN!
Yazarın Tüm Yazıları