Bu açıklamaya dikkat

2002’den beri Baykal ile Erdoğan arasında hep aynı diyalog yaşandı...

Deniz Baykal dedi ki:

"Milletvekili dokunulmazlığı kalksın."

Tayyip Erdoğan karşılık verdi:

"Sadece milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması yetmez. Dokunulmazlığı olan herkese dokunulmalıdır."

* * *

Dikkat! Dikkat!

Altı yıldır sıklıkla işittiğimiz bu diyalog, artık hükümsüz.

Çünkü...

CHP Lideri Deniz Baykal, AKP’nin mazeretini geçersiz kılacak bir çıkış yaptı.

Resti gördü.

Tarafsız Bölge’de konuşan Baykal, Erdoğan’a "Tamam kardeşim, senin dediğin gibi olsun" dedi ve ekledi:

"Kimin dokunulmazlığını kaldırmak istiyorsan getir düzenlemeyi. Hepsine destek vereceğiz. Tamam, gel. Bütün dokunulmazlıkları kaldıralım. Bürokrasiye de dokunalım."

Bence bu çok mühim bir çıkış.

Ve şimdi gözümüz, kulağımız Başbakan Erdoğan’da...

Bakalım ne diyecek?

Bakalım ne yapacak?

Baykal’ın adayı Kılıçdaroğlu gibi

ÖNCEKİ akşam...

Tarafsız Bölge’de...

Lafı hiç eğip bükmeden Deniz Baykal’a sordum:

"Kemal Kılıçdaroğlu’nu İstanbul’a belediye başkan adayı yapmayı düşünüyor musunuz?"

Açıkçası umutsuzca sorulmuş bir soruydu bu.

Çünkü...

Baykal’ın renk vermeyeceğini düşünüyordum.

Ama verdi...

"Bakarız" falan bile demeden "Olabilir" dedi.

"Bu cevabınızdan gönlünüzde yatan aslanın Kılıçdaroğlu olduğu sonucunu çıkarabilir miyiz" dedim. Bir şey demedi.

Ama gülümsüyordu...

Okurla dalaşma

SORU: Ahmet Abi... Ben cemaatten bir kız sevdim. Fakat büyük bir hata yaptım ve cemaatin önde gelenlerinin bulunduğu ortamda senin yazılarını beğendiğimi söyledim. Sırf bunu söyledim diye kızı bana vermiyorlar. Ah Ahmet Abi ah! Yaktın beni. (İstanbul’dan E.A.)

CEVAP:
Cemaatten bir kıza sevdalanan bir adamın, öncelikle "takiye" denilen olguya aşina olması gerekir. Ne diyeyim... Hak etmişsin birader.

* * *

SORU: Ahmet Bey... Genelkurmay’a akredite olduktan sonra paşalara karşı iyiden iyiye yumuşadığınız dikkatli gözlerden kaçmıyor. Ne dersiniz bu hususta? (Ankara’dan M.K.)

CEVAP:
Akreditasyonun insanı büyüleyen bir tarafı olduğunu itiraf etmekten kaçınacak değilim. "Post akreditasyon" dönemimdeki yumuşamamda sanırım böylesi bir insani boyut var. Ama hemen söyleyeyim: Bana pek güven olmaz. Açık yakaladığımda dayanamıyorum.

SORU: AKP Kilis Milletvekili hakkında "Askerler şehit olurken halay çekti" diye yazdınız. Adamcağız PKK’yı protesto için halay çektiğini söylüyor. Neden art niyetli davranıyorsunuz? (İstanbul’dan S.D.)

CEVAP:
Haklısınız vallahi... Çok art niyetliyiz. Koskoca Paşa’nın golf sahasından hava harekátı yönettiği bir memlekette, milletvekilimiz "Bir protesto biçimi olarak halay çekmek" ayağına yatmış, çok mu?

* * *

SORU: Başbakan Tayyip Erdoğan’a ağır eleştiriler yönelttiğiniz günlerde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çiçek uzattınız... Sığınacak bir liman mı arıyorsunuz? (Ankara’dan K.T.)

CEVAP: Herhalde siz beni Cumhurbaşkanı’nın himayelerinde köşe yazarlığı ya da yayın yönetmenliği yapan meslektaşlarla karıştırıyorsunuz. Yarın işten atılacakmış gibi yaşayan bir adam, ne yapsın Çankaya’nın himmetini?
Yazarın Tüm Yazıları