Böyle şehzade ‘Muhteşem Yüzyıl’da bile yok

Güncelleme Tarihi:

Böyle şehzade ‘Muhteşem Yüzyıl’da bile yok
Oluşturulma Tarihi: Haziran 16, 2016 14:47

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk gazetecilerinden biri olan İsmail Habib Sevük, benzersiz üslubu, anılarla dolu yaşamı ve gözlem gücü ile geçmişe ışık tutuyor. Sevük’ün kaleminden çıkan “Atatürk’le Beraber” kitabı, birçok anıya, belgeye ve tarihi olaya tanıklık ediyor. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan kitap, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ün çeşitli konulardaki görüşlerini, kişiliğini ve Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa etmekteki becerisini ayrıntıları ile yansıtıyor.

Haberin Devamı

SALTANAT 1 KASIM 1922'DE KALDIRILMADI

Sevük, kitabının satırlarında oldukça ilginç bilgilere yer veriyor. Bu bilgilerden en çarpıcı olanlarından biri de saltanatın kaldırılmasına ilişkin olan sayfalar… Sevük, saltanatın 1 Kasım 1922’de kaldırılmadığını, aslında bu tarihten 16 ay önce kaldırıldığını söylüyor: “İkinci İnönü Muharebesi’nden sonraydı. 1921 yılının Haziran ayı içindeydik. Kastamonu’da gündelik olarak çıkan Açık Söz Gazetesi’nin başyazarlığını yapıyordum. Bir gün gazetede, Hüsnü, Hamdi, Cemal ve daha birkaç arkadaşla, bir grup halinde oturmuş konuşuyorduk. Telgrafhane teline bağlı olan telefonumuz birdenbire ve asabi asabi çaldı: ‘Alo, alo… İnebolu mu? Veliaht Mecit Efendi’nin oğlu Şehzade Faruk mu gelmiş? Evet, evet, Ankara’dan gelecek cevabı, şehzade vapurda bekliyor.’

Haberin Devamı

Hepimizin neşesi kaçmıştı. Anlamını birdenbire kestiremediğimiz bir iç üzüntüsüyle hepimiz birbirimize bakıyoruz. Geleceklerdi de, şimdiye kadar akılları neredeydi? İkinci İnönü’den sonra geliyorlar öyle mi? İkinci İnönü’den sonra…

Bütün Anadolu artık o savaştan sonra düşmanın bir şey yapamayacağına inanıyordu. Cepheye öyle istihkâmlar yapmış, öyle istihkâmlar yapmışız ki, düşmanın bir adım ilerlemesine imkân yok sanıyorduk. Ancak zafer nasıl olsa bizim, işte Şehzade böyle zamanda geliyor.”

Böyle şehzade ‘Muhteşem Yüzyıl’da bile yok

 

UYANIK PADİŞAH VE VELİAHTI

“Padişahı da, veliahtı da, hepsi de İstanbul’dadır. Onlar yarı dünyayı yenen İtilâf Devletlerinin gücünden emin, düşman zırhlılarının namluları önünde yaltaklanarak titrerlerken, bizim Birinci ve İkinci İnönü’lerini kazanmamız üzerine, ‘Acaba?’ diyorlar ve ‘Ne olur, ne olmaz’ diye o şehzadeyi gönderiyorlar. Eğer Anadolu zafer kazanacak olursa, o zaferde hanedanın da payı olmuş olacak. Aptalca kurnazlık!

Tehlike zamanlarında gelmesinler, hatta yurdunun istiklali uğrunda bütün varlığıyla kendini tehlikeye atan Anadolu’yu, gönderdikleri hilafet ordularıyla arkadan vurmaya kalksınlar, fakat iki İnönü’den sonra, bir ‘Ne olur ne olmaz şehzadesi’ göndersinler. Bunlar ne utanmaz şeymiş.

Haberin Devamı

Alo, alo… Bu sefer bizim Kastamonu merkez başmüdürlüğü telefon ediyor. Dahiliye’den İnebolu’ya çekilen telgrafı okumaktadır: ‘Şehzadenin ihtifalât-ı lâyıka ve ihtiramât-ı faika ile İnebolu’ya çıkarılması…’

Alo, alo… Bu sefer İnebolu’dan telefon alıyoruz:

Şehzade çıkmış, kasabaya bayraklar asılmış, belde şenlik içinde.

Alo, alo… Bu sefer yine merkez başmüdürlüğüne; bize, ‘Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemâl’ imzasıyla çekilen telgrafı okuyor: ‘Şehzadenin hemen vapura bindirilmesi ve İstanbul’a iadesi.”

Göğüslerimizin üstünden ağır bir yük kalkmış gibi ferahladık: 16 ay sonra, 1922 Kasım’ının birinci günü de, saltanatın kaldırılması; işte Atatürk o işe, şehzadenin ‘vapura bindirilmesi’ ile 16 ay önce başlamış oldu.”

Haberin Devamı

Böyle şehzade ‘Muhteşem Yüzyıl’da bile yok


(Mustafa Kemâl'in vapura bindirip, İstanbul'a geri gönderdiği Şehzade Faruk.)

 

İsmail Habib Sevük, Atatürk’le Beraber kitabında, Yusuf Akçura’dan Yakub Kadri Karaosmanoğlu anılarına, Halide Edip Adıvar’dan Atatürk’ün çocukları çok sevmesine kadar birçok konuya çeşitli anı, belge ve olaylardan örnekler vererek açıklık getiriyor.

BAKMADAN GEÇME!