Boşlukta

Güncelleme Tarihi:

Boşlukta
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 03, 2003 00:00

'SANA yer yapayım' dedim.Oysa o hiçbir şey istememişti! Zaten o hiçbir zaman hiçbir şey istemedi!'Yer yapmak'la, öte berilerini koyacağı bir alanı, bir hacmi kastetmiştim.Yatak odamdaki gardırobun sol tarafını, sağ başucumdaki komodinin içini; banyodaki dolabın alt çekmecelerini, kütüphanemdeki rafların ön cihetlerini falan....Arzuladım ki, bir şeylerini bıraksın.Arzuladım ki, onların oralardaki varlığı onun mevcudiyetinin delili olsun. Bunları ona anlatmadım ama, o her şeyi anladı.Bir şey söylemedi. Ne 'evet', ne 'hayır' dedi. Sustu.*SONRA, emr-i vakiye getirdim ve gardırobun solundaki elbiselerimi, büyüyen çocukların artık gelmediği odadaki diğer gardıroba taşıdım. Komodin zaten boştu. Banyoda da tuvalet malzememi toparlayarak iki rafı serbest bıraktım. Kütüphanemdeki bütün 'cezalı kitapları' ise en gerilere ittim.Hatta, çalışabilmesi için, istediği an seyyar bilgisayarından internete bağlanabilsin diye, büyük ahşap büromun bulunduğu mevkiye telefon kablosu çektim.Ardından da, apartmanın ve dairenin anahtarlarını masanın üzerine bıraktım.İstedim ki, o artık benim 'BEN'de var olsun!*ASLINDA benim 'BEN'im böyle şeylere sonsuz kapalıdır.'Hijyenik ilişkiler'imde, bir geceliğine bile olsa, kadınların diş fırçalarını dahi bırakmalarından nefret ederim. Nazik fakat tavizsiz bir biçimde de hissettiririm.Çünkü bilirim ki, diş fırçası, duş losyonu, yedek makyaj derken, kadınlar böylelikle mekanımda yer edinmeye başlarlar. Hemen dur denmediği takdirde de devamını sürdürürler.Ben hiçbir teklifte bulunmamışken gardıroptaki elbiselerimi yana iter ve boş askıya bluzlarını asarlar. Sonra da kendi kendilerine inisiyatif alarak, ayakkabı dolabına iskarpinlerini ve ecza dolabına doğum kontrol haplarını bırakırlar.İstemem! İstemem, çünkü korkarım!Kadınların mekanımda yerleşiklik kazanmaya başlaması benim 'BEN'imde de yerleşiklik kazanmak rizikosunu getirdiğinden, çok, çok korkarım.*Ondan da korkuyordum. Müthiş korkuyordum. Dehşetle korkuyordum.Fakat tam tersine!Korkum, diş fırçasını, duş losyonunu, yedek makyajını hiç bırakmamasından; gardıropta elbiselerimi kenara itip, bluzunu hiç asmamasından kaynaklanıyordu.Oysa, ona öylesine 'yer yapmak' istiyordum ki!Gardıropta, komodinde, banyoda, kütüphanede 'yer yapmak' istiyordum. Çünkü, ona benim 'BEN'imde 'yer yapmak' istiyordum.*VE dediğim gibi, biraz emr-i vaki, biraz sürpriz, yaptım da...Fazla bir şey getirmedi!Laf olsun kabilinden öteberi, yalancıktan makyaj çantası, birçok da kitap...Bir de, komodinin üzerine bardak koydu. Sevişmelerimizden sonra suyu benim gibi şişeden içmediği için, bardağı, ayaklarını benimkilere kenetleyerek okuduğu kitapların yanına koydu.Ona 'yer yaptım', hem mekanımda ve hem 'BEN'imde! *SONRA, telefon bile değil, 'sms' denilen herzeden bir cep mesajı geldi.‘‘Beni affet ve unut. Sorun senin 'BEN'imde değil, benim 'BEN'imde...Yer istemedim, yaptın. Alacak gücüm yok. Suçlu da yok, suçsuz da yok. Lütfen, sende kalmış birkaç eşyamı ve kitaplarımı şu adrese bırak.’*BIRAKTIM. Sonsuz hüzünlerde bıraktım.Sonra, sonsuz hüzünlerde, elbiselerimi tekrar gardırobun sol tarafına taşıdım.Ve, hem korkularımdaki haklılığımı anladım, hem de artık asla ve asla kimseye 'yer yapmak' girişiminde bulunamayacağımı anladım.Şimdi, benim 'BEN'im ve onun 'BEN'inden kalan tek şey, yani komodinin üzerinde hiç dokunmadığım ve belki dokunamayacağım bardak, birbirlerimize 'yer yapmadan', kendi 'BEN'lerimizle yaşadığımız yalanıyla kendimizi kandırıyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!