Boşanacaklara tavsiyeler

Gün geçmiyor ki yeni bir boşanma haberiyle, birbirlerine karşı çirkinleşen çiftlerle karşılaşmayalım.

Haberin Devamı

Evlenirken –hatta daha da geriye gideyim- tanışma vakti birbirlerinin karşısında kırım kırım kırılan, karşılıklı jestlerle baygınlık geçiren çiftler, konu boşanma olunca yerlerde sürünüyorlar. Aslına bakarsanız, insan sevgilisinden ayrılırken bile ne sahneler yaşıyor, konu evlilik olduğunda çirkefleşmenin beş katına çıkması pek de anormal değil hani.
Sevgilisinin evinde yaşamaya başlayınca “Hmm burası çok bekar evi gibi, çok pis ve her şey yenilenmeli, yoksa zaten ben oturamam” deyip tüm evi neredeyse baştan aşağı yeniden yapan bir arkadaşım, ayrıldıklarında “Evi eski haline getirip” bıraktığını anlatmıştı bir defasında.
Kullanılmış sabunu bile götürmüş, size o kadar diyeyim.
Nasıl bir “ayrılık sonrası bünyeyi saran hınç etkisi” ise artık, insana “Herkül gücü” veriyor, normalde yapamayacağın işlere kalkışıyorsun. Yine aynı arkadaşım, ayrılırken “burada bir çöp bile bırakmayacağım HIH” hisleriyle evin bütün jaluzilerini söküp yerine eski perdeleri takmış, tüm evin eşyalarını iki saat içinde paketleyip kolilere yerleştirmiş.
Aslına bakarsanız bu ve benzeri hareketler hep “hayatımdaki eksikliğini fark edeceksin” demenin bir başka yöntemi.
Tabii kadınlar söyleyeceklerini dolaylı yoldan söyledikleri, erkekler de meselelere dümdüz baktıkları için böyle bir olayda mesela, kadın “kullanılmış sabunu bile almış manyak” tanımında bahsedilen kişi pozisyonuna düşüyor.
Halbuki bunun altında “etrafta benim izlerim olmayınca acı çekeceksin” mesajı var. Hoş, bunu kadının kendisinden ve meseleyi bilen yakın arkadaşlarından başka kimse anlamıyor ama... Zaten öyle bir acı da yok hani, sen çeker sanıyorsun sadece. Ayrılık ve boşanmalarda, o zamana kadar tutulmuş her türlü duygu ortaya çıkıveriyor.
“Nasılsa artık ipler koptu, bari hıncımı içimde tutmayayım” diyor taraflar.
İşleri hızlandırmak, kendi haklılığını ispatlamak için –hele ki ünlüysen- “seni gazetelerde rezil ederim” konusu çıkıyor ortaya.
Ünlü değilsen ve gazetede rezil edemeyeceksen kendi çevrendeki “fısıltı gazetesi”nin gücüne başvuruyorsun. Kötü yönlerini, sana çektirdiklerini yayıyorsun.
Burada iki önemli ayrım var tabii. Bu evlilik niçin gerçekleşmiş? Aşk için mi yoksa başka sebepler için mi?
Mesela, adamın halihazırda var olan mal varlığı/parası/toplum içindeki yeri için evlenmişsen, bir süre sora tahammül eşiği düşüyor haliyle. İnsanın karşısındakine olan tahammüünü yükselten, “Ne yaparsa yapsın canım aşkım işte” dedirten his yoksa, işler kısa sürede bozuluyor, bundan normali de yok.

Öneriyorum...

Haberin Devamı

Neyse efendim, madem boşanıp çirkefleşen çirkefleşene, şu hususlar konusunda dikkatli olmalarını öneriyorum:
- Eğer “yahu bırrrak aşkı meşki, adamın yeri var, parası var, mevkisi var” diye evleniyorsanız hayatınız boyunca yanınızda duracak adamın en azından bir tarafını “sevimli bulacak” sebepler yaratınız kendinize.
- Boşandığınız vakit basına son derece gayrıresmi açıklamalar yapacak, meseleyi çeşitli benzetmelerle ortaya koyacak avukatlardan kaçınınız.
- Ayrıldığınızda gazeteler aracılığıyla konuşacağınıza ayrıldığınız eşinize bir telefon açınız. Ya da SMS yollayınız. Olmadı mail. Ha yok, bu ayrılıklar gündeme gelmenin bir yöntemiyse, ben onu bilmem.
- İçinizde birikmiş nefret, kin gibi duygular ve karşınızdakiyle ilgili emin olamadığınız konular varsa, bunları önünüze dökünüz. Ortaya derken, bizim önümüze değil, eşinizin-sevgilinizin önüne.
- Ve son olarak sevgili kadınlar, ayrıldığınızda, içinizden kullanılmış sabunu bile almak geliyorsa, alınız.

Yazarın Tüm Yazıları