Boşa yazılan bir yazı... Son çare

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Sevgili okuyucularım, son beş yıl içerisinde özellikle İstanbul ve Ankara gibi iki kentimizin büyükşehir belediyelerini Refah Partisi yönetti. Bu iki kentimizin de durumunu görüyorsunuz. İkisi de dökülüyor.

Trilyonların büyük bölümü eşe dosta ve Refah yandaşlarına hortumlandı.

Paralar siyasal amaçla harcandı. Din sömürüsü ayyuka çıktı.

Bu iki belediyeyi de şimdi bunların elinden almak gerek. İstanbul ve Ankara'da Tayyip'le İ nokta Melih'in harcayıp çarçur ettiği paralar, neredeyse Türkiye'nin bütçesi kadar.

Sadece Ankara'da Alfagas isimli bir imalathaneye, doğalgaz sayacı yaptırma bahanesiyle 80 milyon dolar ödendi.

İstanbul ve Ankara'da olup biteni küçümsemeyin.

1994 yerel seçimlerinde Ankara'da en güçlü parti SHP idi. Deniz Baykal'ın başında bulunduğu CHP'nin hiçbir umudu ve iddiası yoktu. Baykal buna rağmen Ali Dinçer'i aday gösterdi.

Ali Dinçer SHP'nin oylarını bir güzel böldü ve başkanlığı iki bin oy farkla İ nokta Melih isimli şahıs kazandı. Sonrasını hep birlikte yaşadık.

İşte seçim kapıda. Aynı aymazlığı yeniden mi yaşayacağız?

İki sol parti, DSP ve CHP, bu seçimlere adeta düşman kardeşler gibi girmekte ısrarlı. Şimdi burada her ikisine de iyi niyetli bir çağrıda bulunmak istiyorum... Çünkü zararın neresinden dönülse kárdır.

***

‘‘Ey DSP ve CHP, İstabul ve Ankara'daki 15 milyon insana 1994 yılında yaşadıklarımızı yeniden yaşatmaya hakkınız yok.

O seçimde sol partiler kapıştı, oylar bölündü ve aradan Refah Partisi fırlayıp İstanbul ve Ankara'yı ele geçirdi. Hem de yüzde 20'lerle!

Bu hataya bir kez daha düşecek misiniz? Oyları bölerek İstanbul ve Ankara'yı Fazilet'e bir kez daha teslim edecek misiniz?

Şimdi size bir önerim olacak.

Lütfen bir araya gelin, İstanbul ve Ankara için aranızda bir uzlaşmaya varın. Noter huzurunda bir kura çekin. İstanbul birinize, Ankara diğerinize kalsın. Örneğin kurada İstanbul için CHP çıkarsa, DSP adayı çekilsin. O takdirde Ankara DSP'ye kalsın ve Ankara'daki CHP adayı çekilsin. Ya da tam tersi olsun.

Sonrası konusunda en ufak bir kuşku beslemeyin. Seçmen sandıkta birleşir.

Biz elimizden gelen desteği veririz.

Eğer siz iki partinin, yani DSP ile CHP'nin yönetimleri bunu yapamazsanız, seçmen sandıkta yine birleşecek. Sırf Fazilet gelmesin diye, oylarını iki kentte de daha güçlü görünen adayda yoğunlaştıracak.

Bunu bilmenizi ve önlemini önceden almanızı istirham ediyorum.’’

***

Sevgili okuyucularım, bu yazıyı aslında boşa yazdığımın bilincindeyim. Ecevit ve Baykal okuduklarında, belki ‘‘bir yerleriyle’’ güleceklerdir!

Gülsünler.

Onların gülmesi beni küçültmez.

‘‘Bu herif amma da saf. Bizim aramızdaki sevgisizlik ve nefretin farkında bile değil. Gökyüzünde dolaşıyor, hayal áleminde yaşıyor’’ diyecekler!

Desinler. O da beni küçültmez.

Ben, milyonlarca uygar, aydın, sosyal demokrat insanımız gibi bir çözüm arıyorum. 1994 yerel seçimlerinden ders almamız gerektiğine inanıyorum.

Orada oylar bölündü, İstanbul ve Ankara Refah'ın eline düştü. Hem de yüzde 20'li oylarla!

O yerel seçimde DSP'nin iddiası yoktu. SHP güçlüydü ve oyları CHP böldü.

Şimdi durum farklı. Kimin kimi böldüğü ancak seçim sonrasında ortaya çıkacak.

***

İstanbul ve Ankara, özellikle yerel seçim açısından birer kaledir. Bu iki kentin belediye bütçesi, Türkiye bütçesine yakındır.

İki parti anlaşamıyor diye, İstanbul ve Ankara'yı yine ellerimizle Fazilet'e mi teslim edelim?

Böyle olduğu takdirde bunun hesabı Ecevit ve Baykal'dan sorulmaz mı?

O yüzden çok pratik bir öneri getiriyorum.

Gelsinler anlaşsınlar. İstanbul birinin, Ankara diğerinin olsun.

Yetmez mi?

Topluma karşı bir iyi niyet gösterisi yapsınlar. Hem maddi, hem de manevi yönden kazançlı çıkarlar.

Onların kazançlı çıkması bir yana, Türkiye kazanır.

Size dahasını söyleyeyim. DSP ile CHP arasında varılacak böyle bir uzlaşma, diğer partilerden çok sayıda seçmeni de bu çizgiye çeker. Örneğin ANAP, DYP, DTP gibi partilerin laik, çağdaş, uygar ve duyarlı kitleleri de yerel seçimde bu adaylara helalinden oy verirler. Genel seçimde ise partileri için oy kullanırlar.

Bu iki parti hiçbir konuda anlaşamadı ve seçimlere ayrı ayrı giriyorlar. Tamam, saygı duyduk.

Ama lütfen, İstanbul ve Ankara'nın durumu, yerel seçimde çok farklı. Bu konuda bir uzlaşma beklemek bizim hakkımız. Milyonlarca insanın hakkı.

***

Bu yazıyı suya yazdığımı, iki parti ve onların genel başkanları üzerinde zerre kadar iz bırakmayacağını ve hiçbir etkisi olmayacağını biliyorum.

Ama ben burada vatandaşlık görevimi yerine getiriyorum.

İstanbul ve Ankara'da yaşayan milyonlarca çağdaş, uygar, aydınlık, laik, Atatürkçü insan bunu istiyor. Hem de parti ayırımı gözetmeden.

Türkiye'nin iki büyük kentini beş yıl boyunca Refah Partisi'ne teslim ettik ve olup biteni gördük.

İsterseniz işbirliği yapmayın, ortalığı yeniden Tayyip gibilere, İ nokta Melih'lere bırakın!

Karar sizindir ey Ecevit, ey Baykal!



Yazarın Tüm Yazıları