Bonn'dan Berlin'e geri dönüş

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Almanya, tarihinin gerilimlerden uzak ilk seçimlerinde 16 yıllık Şansölye'sini müzeye kaldırdı.

Kant, Goethe, Beethoven'in Almanyası, Avrupa'nın en sancılı birleşmesini en pürüzsüz biçimde sonuçlandırdıktan sonra 20'nci yüzyılı yeni kimliği ve yeni bütünlüğü içinde tamamlıyor.

Özeleştiri sürecinin içe kapanıklığını; sadeliğinde, sıkıcılığında taşıyan Bonn'dan, eski başkent Berlin'e geri dönüş başlıyor.

Dönüş yoluna kendisiyle ve dünya ile barışık yeni Almanya'nın çizgisi düşüyor.

Alman seçmen Sosyal Demokrat Parti ile, ‘‘Birleştik, artık işimize bakalım’’ meajı veriyor.

***

‘‘ÖNCE AVRUPA’’ YERİNE ‘‘ÖNCE ALMANYA’’

BUGÜNE kadar tarihi geçmişini bir kenara bırakıp kendisine Avrupa Birliği içinde bir kimlik edinmeyi tercih eden Almanya, artık Doğu-Batı birleşmesini başarıyla gerçekleştiren, Bosna gibi sorunlarda aktif sorumluluk üstlenen bir ülke olarak uluslararası platformda kendi kimliği ile belirmeye başlıyor.

Seçim sonuçları Almanya'nın kendisini yeniden yaratma sürecinin bittiğini gösteriyor.

‘‘Önce Avrupa’’ değil, artık ‘‘Önce Almanya’’ diyor.

Merkez sağın ‘Hıristiyan homojenlik’ söylemine karşı yeni Almanya, çokkültürlü bütünleşmeyi savunan Sosyal Demokratlar'ın yanında yer alıyor.

Berlin'e giden yeni yolda geçmişin dünyaya meydan okuyan Alman kimliği değil, kendisi ile barışık, Alman olduğunu söylemekten utanmayan yeni bir kimlik beliriyor. İşte bu ortamda, Türkler önem kazanıyor.

Alman Türklüğü'nü geliştirmek için Almanya'nın olduğu kadar, orada yaşayan Türkler'in ve biz buradakilerin de kafa patlatması gerekiyor. Bonn'dan Berlin'e giden yeni yol bunu şart koşuyor.

***

GENİŞLEMEYE FREN

ALMANYA, seçimlerle yeni bir kan kazanırken Türkiye ile ilişkilere bu değişim nasıl yansıyacak?

Mesut Yılmaz ile Kohl arasındaki soğukluğa rağmen, yeni dönemde Almanya, Türkiye ile ilişkileri geliştirmek istediğinin sinyallerini verecektir.

Ancak hayalciliğe kapılmamakta yarar var. Ne olursa olsun, 160 bin seçmen nedeniyle seçim öncesi alevlenen Türkiye konusu, Almanya gündeminin oldukça alt sıralarına düşecektir. Türkiye'ye gelecek sinyallerin kuvveti de gündemdeki sırasına uygun olacaktır.

Ya Avrupa Birliği? Almanya, Türkiye'ye karşı olumsuz tavrını değiştirecek mi?

Sosyal Demokrat Lider Schröder, Türkiye'ye kapının açık olduğunu söylese de bu farklı bir çizgi sergilememektedir. Çünkü Schröder de Avrupa yolunda esas engelin insan hakları, demokrasi ve komşularla ilişkiler olduğunu söylemekte ve topu Türkiye'ye atmaktadır.

Yine de ocak ayından itibaren AB dönem başkanlığını alacak olan Almanya'nın, kendi görev süresi sonunda, yani Haziran 1999'daki zirvede, Türkiye için olumlu bir karar çıkartabileceği tahmin ediliyor.

Ama bu konuda da temkinli olmakta yarar var.

Çünkü, Avrupa Birliği önümüzdeki dönemde genişleme sürecinden çok kendi iç reformlarını yapmaya ağırlık verecektir.

Sosyal Demokratlar, kararların oy birliği yerine oy çokluğu ile alınması konusuna öncelikle eğileceklerini açıkladılar. ‘‘Önce iç sorunlar, sonra genişleme’’ dediler.

Almanya, Bonn'dan Berlin'e geri dönüş yolunda sosyal demokrat katara atladı. Avrupa'da, İspanya'dan başka sağ hükümet kalmadı.

Avrupa sosyalistleri, ‘‘İş ve orta sınıf’’ yaratma hedefini taşıyan ‘‘üçüncü yol’’ tezini hayata geçirirken ayaklarını sağlam basmaya ağırlık verecek görünüyorlar. Avrupa'nın genişlemesinde frene basılacağı anlaşılıyor.

Güçlü olmak, ‘‘büyüklük’’ peşinde koşmaya tercih ediliyor.

Büyük Almanya'ya karşı güçlü Almanya; Büyük Avrupa'ya karşı güçlü Avrupa dönemi başlıyor.













Yazarın Tüm Yazıları