Bölügiray Paşa'nın mektubu

12 Eylül döneminde Adana Sıkıyönetim Komutanı, daha sonra Genelkurmay Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanı olarak görev yapan emekli Korgeneral Nevzat Bölügiray'dan bir mektup aldım.

Özetlediğim bu yol gösterici mektubu, ABD gezisi öncesinde Bülent Ecevit'in de okumasını isterim:

‘‘Saddam'ın iktidardan düşürülmesi için Türkiye ile ortak bir harekát söz konusu olduğunda, ABD, Körfez Savaşı'nda olduğu gibi, önemli bir kara harekátına girmeden, yoğun hava ve füze saldırıları ile Irak ordusunu çökertecek, Türk ordusu da bir kara harekátı ile Kuzey Irak'ı ele geçirecektir. Böyle bir taarruz, Saddam'ın direncinin çok daha çabuk kırılmasını ve ABD'nin bu harekátı en az zayiatla bitirmesini sağlayabilir.

Kuzey Irak'ın işgali, hele Musul-Kerkük petrollerinin Türkiye'ye verilmesi senaryosu, bazıları için çekici görülebilir. Nitekim, 1987'de, İran-Irak savaşı sırasında da bu konu tartışılmış ve 1991'deki Körfez Savaşı'nda Özal'ın böyle bir maceraya kalkışmasından Türkiye kılpayı kurtulmuştu. Şimdi aynı senaryo pişirilip yeniden Türkiye'nin önüne sürülmek istenmektedir.

TSK'nın Kuzey Irak'ı işgali fazla bir sorun yaratmaz çünkü üstün gücü ve moral yapısı böyle bir harekát için yeterlidir. Önemli olan o bölgeyi almak değil, orada kalabilmektir. Burada bataklığa saplanma tehlikesi çoktur.

Devlet kurma aşamasına gelmiş ve bunu sadece ilan etmemiş/edememiş olan Barzani ve Talabani, bugünkü bağımsız konumlarından vazgeçip Türkiye'nin egemenliği altına girmeyi kabul ederler mi? Türkiye ile federasyon oluştururlar mı? Türkiye'ye bağlı bir özerk yönetimi benimserler mi? Kuzey Irak Kürtleri Türkiye'nin başına bela olmaz mı? Irak Kürtlerine güvenilir mi?

Çıkması olası sorunlar sonucu Türkiye kendini Güneydoğu Anadolu'da yaşadığı terör olaylarından daha yoğun bir savaşın içinde (Filistin-İsrail savaşı gibi) bulabilir. Kuzey Irak'taki PKK varlığının Türkiye'dekinden daha büyük olması ise bu olasılığı daha güçlü kılar. Bu durum yeni ekonomik, askeri ve siyasi sorulara neden olur.

Bugünkü ekonominin çöküşünde, terörle savaşımda 100 milyar dolarlık harcamanın payı büyük olsa gerek. O takdirde bugün zaten sallantıda olan ekonomimiz ne hale gelir? ABD'nin bu harekát için belki vereceği 3-5 milyar dolar, uzun yıllar sürmesi olası kargaşa ve terör ortamında ne ifade eder? Körfez Savaşı'ndan sonra karşılaştığımız 40 milyar dolar zararın tek kuruşu karşılandı mı?

Diyelim ki bunların hiçbiri olmadı ve Kuzey Irak Kürtleri, Türkiye ile bir federasyon oluşturmayı ya da özerk bölge statüsünü kabul ettiler. Bu takdirde Güneydoğu'daki Kürtlerin bir kısmı Kuzey Irak Kürtlerine tanınan statünün kendilerine de tanınmasını istemeye kalkışırsa, bunlara ne yanıt verilebilir? Böyle bir isteğe karşı çıkılması durumunda Türkiye, belki de yıllar sürecek ve Kuzey Irak'a da sıçrayacak olan bir savaşımın içine yuvarlanabilir. Bu durumda, Batı'nın 80 yıldır hiç aklından çıkmayan ve sınırları Sevr'de çizilmiş olan Bağımsız Kürdistan dayatması önümüze gelebilir.

Kuzey Irak'ın ilhakı, federasyon ya da özerk statü, İran başta olmak üzere, bölgedeki Arap ülkeleriyle birçok sorunlara neden olabilir.

Bazı ülkeler ise zaten onlarca yıldır destekledikleri bölücü, dinci terör örgütlerine daha yoğun destek vererek, Türkiye'nin içini daha da karıştırma yollarını arayabilirler. Bunun için yakın geçmişe bakmak yeterlidir. Kore Savaşı'ndan bu yana veren ve kaybeden hep Türkiye olmuş ve her seferinde Türkiye, Batı'nın ihaneti ile karşılaşmıştır. 1963'teki Johnson'un meşhur tehdit mektubundan 1974 ambargosuna, Ermeni tasarılarından ve desteğinden tüm terör örgütlerinin desteklenmesine, Kıbrıs'tan Ege sorunlarına ve AB'den dışlanmamıza kadar bir dizi ihanetle karşılaşmadık mı? Böyle bir Batı'ya nasıl güvenilir? İleride, şimdi Irak'a uyguladıkları dayatmaları Türkiye'ye yapmayacaklarının garantisi var mı?

Yıllardır Türkiye'yi bile doğru dürüst yönetemeyen siyasi kadrolarımız ve bozuk devlet yapımızla, birçok yeni karmaşık sorunları da beraberinde getirecek olan Kuzey Irak nasıl yönetilir?

TSK Kuzey Irak'a yeni birlikler gönderecektir. Bugünkü ekonomi ile bu yükü kaldırma olanağı var mıdır? Yurtiçinden oralara birlik kaydırılsa, onların görev yerleri boşalacağından savunma zafiyeti doğacaktır.

ABD'nin Irak'ın güneyinden bir kara harekátını başlatması ya da hava saldırısı, Körfez Savaşı'nda olduğu gibi, milyonlarca Kürt'ün sınırlarımıza göç etmesi ile büyük güvenlik, ekonomik ve insanlık sorunlarının yaşanmasına neden olabilir. Bu saldırı sonrasında bağımsız Kürt devletinin kurulması olasılığı güçlenmez mi? Bunların düşünülmesi gerekir.

ÇÖZÜM: En doğru çözüm, ABD'nin Irak'a saldırma niyetinden vazgeçirilmesidir. Bu, dünya kamuoyunu olduğu gibi, Türkiye'yi de rahatlatır. ABD'nin Irak'a saldırması halinde ise Türkiye, kendini zora sokacak bir yükümlülük altına girmemiş olur. ABD Irak'a muhakkak saldırmak istiyorsa, bunu 2. Körfez Savaşı şeklinde yapabilir. Eğer bir sonuç alınacağına inanıyorsa, Kuzey Irak Kürtlerini ve muhalifleri kışkırtarak harekáta desteklerini sağlayabilir. Ancak Saddam devrilirse Irak'ın toprak bütünlüğü kesinlikle sağlanmalıdır. Türkiye, bu konuda ABD'ye yardımcı olabilir.

ABD, Türkiye'nin Irak'a saldırmasında ABD'nin yanında yer almasını sağlamak için Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti kurulabileceği yönünde Türkiye'ye bir dayatmada bulunabilir. Türkiye, böyle bir şantaja boyun eğmemeli ve böyle bir olasılığa da geçit vermemelidir.

Son bir söz: Atatürk'ün, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesi ve değiştirilmemek üzere çizdiği ‘Misak-ı Milli' sınırlarımız unutulmamalıdır. Ne Türkiye'den başkasına bir karış toprak, ne başkasından Türkiye'ye bir karış toprak gereklidir. Türkiye, Türklere yeter. Yeter ki, iyi yönetilsin.’’
Yazarın Tüm Yazıları