Boğaziçi'nde bir yabancı

Adamın herşeyi beyaz. Yaşlı bir aslanın yelesini andıran saçları, seyrelmiş sakalı, gömleği, ayakkabıları ve hatta üzerine bol gelen pantalonuna geçirdiği kemeri. Bu beyazlıklar içersinde, ünlü şarkısı Le Meteque'de ‘‘rengi kaçmış’’ diye tarif ettiği koyu iki göz. Georges Moustaki gitarıyla seyirciye sırtını döndüğünde hafif kamburu gözüküyor. Sesi 64 yaşındaki bir adamın sesi. Hafif çatlak. Daha ilk şarkısında, ozanların, avarelerin, gezginlerin şehri olan doğum yeri İskenderiye'ye özlemini dile getiriyor. Akdeniz ve İskenderiye Moustaki'nin iki büyük tutkusu. Gitarıyla tünediği yüksek tabureden özgürlük, aşk, yalnızlık şarkıları söylüyor. Spotların altında derin yüz çizgileri belli oluyor. Moustaki ünlü hemşerisi şair Kavafis'in aksine yaşlılığını gizlemiyor. Söylendiğine göre, eşcinsel Kavafis yaşı ilerlediğinde, İskenderiye'deki evinde genç dostalarını kabul ettiği zaman, delikanlılar yakışıklı ise onların önündeki mumların sayısının arttırır, kendisi daima gölgede kalırmış. Yüzündeki kırışıklıkların belli olmasına tahammülü yokmuş. Moustaki'nin öyle gizlisi saklısı yok. Yaşlılığı, aşkları, özlemleri, yitirdiği dostları, yüreğinden gitarına aktardığı herşeyi ile Rumeli Hisarı'nda Türk hayranlarının önünde. Edith Piaf'ın en bildik şarkılarından Milord'un sözlerini yazan Moustaki esasında şair. 40 yıldan beri söylediği şarkıların tümünün sözleri kendisine ait. Müziği, şarkı sözlerinin anlamı eklendiğinde ayrı bir güzellik kazanıyor. Ne var ki, Moustaki'nin müziğinden fazla tad alamayanlar konser sırasında seslerini kesmedikleri gibi bir süre sonra Rumeli Hisarı'nın surlarından Boğaz'ın gürültü sokaklarına doğru sıvışıyorlar.Moustaki hiç gocunmuyor. İki saat süren konser süresince gitarı, ‘‘çok sevdiği bir dostunun anısı olan’’ akordeonu, buzukiyi aynı rahatlıkla çalıyor. İskenderiye'den, Paris'e geçip ta Bahia'ya kadar uzanıyor. Yaşam felsefesini, bilgeliğini notalara döküyor. Hazreti Meryem'in karanlıklarda kalmış nişanlısı Joseph'i gün ışığına çıkartıyor: ‘‘Galile'nin kızları arasında en güzelini seçmenin cezasını çekiyorsun. Meryem'e gözünü dikmeseydin bütün bunlar başına gelmeyecekti. Tuhaf fikirleri olan bir çocuğun olmayacaktı. Seninle dalga geçtiklerinde hep seni düşünüyorum çünkü tek dileğin Meryem ile mutlu olmaktı biliyorum’’. Moustaki sahneyi sirtaki oynayarak terkediyor. Konser sonrası, Rumeli Hisarı'ndan Bebek'e doğru yürürken, iki saat önce rastladığımız akşamcıların tümü yerli yerinde. Deniz kıyısında istavrit kokularının yükseldiği mangallar, kaldırıma serilmiş gazeteler üzerinde rakı kadehleri, peynir, üzüm tabakları. Ahşap küçük bir iskelenin üzerinde biri yaşlı, diğeri genç iki balıkçı sızmış bile. Rumeli Hisarı'nda bir avuç insana seslenen Georges Moustaki'nin şarkılarının aslında onların da şarkıları olduğunu keşke fark edebilselerdi.
Yazarın Tüm Yazıları