Bodyguard milletvekili

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Liderler zaman zaman halkın arasına girip toplumla kucaklaşma manzaraları sergiler.

Bu yöntem dünyanın bütün politikacıları tarafından uygulanır.

Geçenlerde Tansu Hanım da Ankara'da bir pazar yerine gitti ve halkın arasına girdi.

Doğal olarak bir izdiham yaşandı. Çiller'in o itiş kakışta zarar görmemesi için korumaları yoğun çaba harcadı.

Hatta zaman zaman korumalar yetersiz kalınca Hanımefendi'nin yanındaki milletvekilleri de koruma işine yardımcı oldu.

Hele bunların arasında bir milletvekili vardı ki gösterdiği insanüstü çaba gerçekten görülmeye değerdi.

Ne olursa olsun bir milletvekilinin o hale düşmesi insanı düşündürüyor.

Demek ki sistem, milletvekillerini liderin bodyguardı haline getiriyor.

Yazık...

***

Aklıma o milletvekili ile ilgili bir anı geldi.

DYP Bartın Milletvekili Köksal Toptan'ın oğlunun düğününde o milletvekili yoktu, ama eşleri hanımefendi vardı.

Hanımefendi o gün çevresine toplanan gazetecilere coşkulu nutuklar atıyor, Çiller'i yerden yere vuruyordu:

‘‘Kocam da ben de bu kadından nefret ediyoruz. Refah'ı başımıza o musallat etti. Onu affetmemiz mümkün değil. Kocam bundan sonra bu kadının arkasından kesinlikle gitmeyecek. Bu iş bitti artık.’’

Refahyol'un sallandığı günler...

Çiller tarafından milletvekili yapılan bu politikacı, lidere karşı parti içinde ortaya çıkan muhalefetin başını çekiyor.

Milletvekilinin eşi, duygularını hiç gizlemeden, yumuşatmadan açıklıyor:

‘‘Yakında bu kadından da Refah'tan da kurtulacağız. Tansu Hanım bize verdiği sözü tutmadı ve Atatürk düşmanlarını iktidar yaptı. O, bunun hesabını verecek.’’

Aradan aylar geçti, ama o milletvekili, Çiller'in peşinden gitmeye devam etti.

Erken seçim lafları ortalıkta dolanmaya başlayınca da koltuğunu sağlama almak için liderine iyice sokuldu.

Pazar yeri gezisinde genel başkanını aslanlar gibi korudu.

Eee... Milletvekili olmak kolay değil.

***

DYP Urfa Milletvekili Necmettin Cevheri, Türk siyasetinin en önemli sorununun parlamentonun saygınlığı olduğunu söylüyor.

Kafasındaki çözümü de şöyle açıklıyor:

‘‘Parlamentoyu liderlerin sultasından kurtaracak sistemi kuramazsak bu kurumun saygınlığını sağlayamayız. Seçilenle seçeni birbirine yaklaştırmalıyız. Araya kimsenin girmemesini sağlamalıyız.’’

Cevheri bunun formülünü de veriyor:

‘‘Partiler, milletvekili adaylarını önseçimle belirlemeli. Halk, milletvekillerini seçerken tercih oyu kullanmalı. Yani partiler bir ildeki aday sayısının iki katı isim belirlemeli, halk bunlardan istediğine oy vermeli.

O zaman liderin istemediği adamı seçtirmeme gücü ortadan kalkar. Bu sistem uygulanırsa merkez sağda ve merkez solda tabanlar birleşir.

Hatta Çiller ile Yılmaz, Ecevit ile Baykal barışır.’’

Cevheri, bu yöntemi içeren bir seçim yasası çıkarılamazsa yeni bir seçimin yararı olmayacağı kanısında.

Hatta şimdiki yasayla gidilecek bir seçimin, sadece zaman kaybına neden olacağı, ekonomiye büyük bir yük getireceği inancında.

Necmettin Bey bu konuda pek umutlu değil. Bunu şöyle anlatıyor:

‘‘Hiçbir lider, parti içi demokrasi istemiyor. Düşünün, parti içinde demokrasiye tahammül edemeyen bir insan, ülkede demokrasi ister mi? Ama bu kısırdöngüyü kırmak zorundayız. Kıramazsak düzlüğe çıkamayız.’’

Yukarıda verdiğimiz milletvekili örneği, Cevheri'nin ne kadar haklı olduğunu göstermiyor mu?













Yazarın Tüm Yazıları