Blucinli yılbaşı tebriği

ÜÇ yıl önce Ürdün Kralı Abdullah ile bir mülakat yapmıştım.Daha ilk tanışmamızda çok iyi bir basın bürosu olduğunu fark etmiştim.

Çok sempatik, işini seven ve iyi yapan insanlardı.

O günden beri her yılbaşında Ürdün Kralı’ndan bir kutlama kartı alıyorum.

* * *

Yüksek bir zevkle hazırlanmış, ikiye katlı tebrik kartının bir tarafına Kral Abdullah’ı ailesiyle birlikte gösteren bir fotoğraf eklenmiş./images/100/0x0/55ea7761f018fbb8f881cbac

Karşısında sade bir cümle:

"Size refah, sevgi ve sağlık dolu bir yıl diliyoruz."

Dikkat edin "diliyorum" değil, "diliyoruz" denmiş.

Çünkü altında iki imza var:

"Abdullah ve Rania..."

Küçük bir gözlem.

Ben olsam eşimin adını başa yazar, "Rania ve Abdullah" diye gönderirdim.

Ama söz konusu kral olunca, belki de protokol gereği böyle yazılıyor.

* * *

Fotoğrafta mutlu bir aile görünüyor.

Kral, eşi ve dört çocuğu.

Sadece mutlu değil, aynı zamanda çok modern bir aile.

Rania her zamanki gibi çok güzel.

Pırıl pırıl saçları, manken kadar iyi taşıdığı blucini ile etkileyici bir kadın.

İnsanın içini açan, pırıl pırıl bir aile tablosu.

Fanatik İslamcıların darmadağın ettiği İslam imajını hak ettiği yere oturtmaya çalışıyor gibi bir halleri var.

* * *

Fotoğrafa bakarken insan ister istemez düşünüyor.

Bu insanlar Müslüman değil mi?

Hem de çok iyi Müslüman.

Tebrik kartının birinci sayfasına bakıyorum.

Kuran’ın Yasin Suresi:

"Ne yücedir O ki toprağın bitirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden olan bütün çiftleri yaratmıştır."

Geçenlerde Dubai şeyhinin eşinin fotoğraflarını gördüm.

O da Rania gibi başı açık, blucinliydi.

Demek ki, Kuran’ın ayetleri ile bu çağdaş aile fotoğrafı arasında bir çelişki yok.

Demek ki dünyada İslam’ın damgasını daha fazla vurduğu bazı ülkelerde bile, kadının başını örtmesini "dini bir zorunluluk" olarak görmeyen; ama dinine bağlı insanlar var.

Ve yine bana göre, İslam dünyasının bugüne kadar en radikal görünen ülkelerinde bile kadınlar artık kendilerini toplumdan dışlayan böyle sembollere karşı tepkilerini göstermeye başlıyor.

Örtünmenin bir zorunluluk değil, bir dini gösteri olduğunu kabul eden insanların sayısı artıyor.

Tıpkı, kurban kesmenin farz olmadığının artık daha rahatça söylenmesi gibi...

Önümüzdeki yıllarda blucinli bayram tebriklerinin, yılbaşı kutlamalarının artacağına inanıyorum.

* * *

Eşim, Ürdün Kralı’ndan gelen bu tebrik kartını evimizdeki şöminenin üzerine koydu.

Ürdün Kralı’ndan geldiği için değil, tebrik kartı olduğu için.

O kartın yanında dört tane daha tebrik kartı var.

Hepsi de arkadaşlarımızdan gelmiş, naif mi naif kartlar.

Cep telefonu kutlamasının, tebrik kartının yerini aldığı günden beri, bu naif kartlar hayatımızdan çıktı.

Basit, demode bir nostalji mi?

Sanmıyorum. Sıcak bir temas demek daha doğru olur.

Pastel renkli o naif desenler, belki de bilinçaltımızda hálá yaşayan bazı duyguların sembolleri.

O yüzden sayısı her yıl biraz daha azalan bu yılbaşı ve bayram tebriklerinin sosyolojisini daha derin okumaya çalışıyoruz.

Çocuklar ayrıldıktan sonra yalnız kalan evlerde bu pastel renkler insana daha da güzel gelmeye başlıyor.
Yazarın Tüm Yazıları