Bizi kandırıyorsan ahirette tüm memleketin eli yakanda olacak bilesin

Dün başlayan Nihal Bengisu Karaca röportajı, bugün de devam ediyor.

Haberin Devamı

"SÃœREKLÄ° SEVÄ°ÅžMEKTEN BAHSETMEYEN BÄ°R HAVUZ PROBLEMÄ° HALÄ°NE GELDÄ°" DÄ°YEN NÄ°HAL BENGÄ°SU KARACA:

Karaca, Zaman Gazetesi’nde yazıyor. Kendisi ’mahallesi’nin en sivri, en cesur kalemlerinden. Her fikrine tamamen katılıyor muyum? Tabii ki hayır. Katılmadığım gibi karşıyım da. Ama iki ’mahalle’nin birbirini tanıması açısından bu tür röportajlara ihtiyacımız var diye düşünüyorum...

Peki aÅŸk?

- Nasıl yani aşk?

Nedir aşk sana göre? Aşkı sen nasıl tarif edersin?

-La Rochefoucauld "İnsanların çoğu, aşk diye bir kelimenin olduğunu bilmeselerdi, onlar için hiçbir şey fark etmezdi" diyor. Bence de öyle. Ben ileri boyutta, düzeyde, görkemde olan bir "vazgeçiş"e ve "varoluş"a aşk denmesini tercih ediyorum. Aşk, o ana kadar var olan bağların yıkılıp, yeni bağların inşa edilmesi. Bence anarşistçe bir şey, aşık olunana teslimiyet, aşık olunan dışındaki her şeye isyan etme hali. Hatta kendini Allah’a verme, hidayete erme simülasyonu. Ötesi fasa fiso ya da flört ya da "Allah’ın emri, peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza uygun gördük."

Aşk ve inanma bu kadar iç içe geçmişse, sizin mahalle aşka, aşk demiyordur. Büyük aşklar, sadece büyük inançlara sahip olanlardan mı çıkar?

-Valla, ben mahallenin muhtarı olmadığım için demin sözünü ettiğim hastalıklı algı, sadece şahsıma ait! Zaten mahalleyi benim üzerimden tasavvur etmeye kalkan büyük yanılgılara düşer, onu da söyleyeyim. Hem ben bile dikkat edersen, "Aşk, hidayete ermenin ta kendisidir" demiyorum, "Simülasyonudur" diyorum. Ama yalan da değil bak; aşk, ruhun sonsuzluk özlemiyle bedenin ve toplumsal şartların sınırlılığı arasındaki gerilimden doğar. Bu gerilim de muhafazakar kesimde fazlasıyla mevcut!

Bizi kandırıyorsan ahirette tüm memleketin eli yakanda olacak bilesin
Hayatı tanımanın yolu, tenselliğe ayrıcalık tanımaktan geçmiyor.


Bir anne olarak ben çocuğumun, kızımın ilk seviştiği erkekle evlenmesini istemem. Hayatı ve erkekleri daha fazla tanımasını isterim. Bu, mesela sana garip, ürkünç ve korkunç mu geliyor...

- Evet. Böyle bir cümleyi asla kurmam. Bence dünyanın ne kadar hoyrat olduğunun sen de bilincindesin, kızın büyüdüğünde yeniden düşüneceğini sanıyorum. Hayatı tanımanın yolu, tenselliğe alabildiğine ayrıcalık tanımaktan geçmiyor. Bilakis "Hayır" diyebildiğin yerde başlıyor sınavlar. "Hayır" sözcüğünü ne kadar çok kullanıyorsan, o kadar çok turnusol kağıdı beliriyor önünde. Senin hesabınla Mehmet Ali Erbil hayatı çok iyi tanıyor. Bana göre tanımıyor!

Ben, "Çocuğum 500 bin kişiyle yatsın" demiyorum ki, ne çok ne de gereğinden az. Ama sadece bir kişi de, insana cinsellik, senin deyiminle - tensellik- hakkında fikir vermeyebilir!

- Valla ne diyeyim? Benim çocuğumu dilediğim gibi yetiştirme hakkım olmalı. Elbette sen de bu hakka sahip olmalısın. Senin sürekli sevişmekten bahsetmen bir havuz problemi haline geldi, sürekli sevişmek diyorsun. Gerçekten havuz problemi gibisin. Yani ben bazen anlamıyorum, muhabbetinin altını doldurarak yaşıyorsan ne zaman çalışıyorsun? Ne zaman uyuyorsun? Yok bizi kandırıyorsan, ahirette tüm memleketin eli yakanda olacak bilesin. Zira sayende herkes yetersiz özel hayatı olan zavallı heteroseksüeller haline geldi!

TESETTÜR KADINLARI EŞİTLİYOR

Çok güzel bir kadınsın. Sana bakılmasından hoşlanıyor musun?

- O senin güzelliğin! İnsanların hoş yanlarını bulmakta, parlatmakta olağanüstü bir yeteneğin var. Tabii böyle yaparak, kendine çatır çutur sorular sorma lüksü yaratmış da oluyorsun! Şaka bir yana, aslında bana bunu söylemenin son derece "politik" sebepleri olduğunu ikimiz de biliyoruz. Markette görsen beni algılamazdın, akıllı ve önemli olmaya başlamış biri olduğum için beni güzel buluyorsun. İkincisi, az sonra, "Öyle de güzelsin böyle de o zaman tesettür ne işe yarıyor ki?" diye bir soru gelecek. Buna da adım gibi eminim.
Tesettür, nefsin şiddetini azaltır. Sadece erkeğin bakışından korunmak için değil, kendi kendinden korunmak için de örtünürsün.


Yanılıyorsun. Bir strateji yoktu sorumda, gerçekten güzel buluyorum seni, bakışlarında bir sürü şey gizli bence. Ben şunu sormak istiyordum:
Güzelsen güzelsindir, ne yaparsan yap, seni arzulamak isteyen arzulayacaktır... Baş örtün sence buna engel oluyor mu?

- "Tesettür, ille de sahibini çirkinleştirsin ve çirkinleştirmeli" diye bir şey yok ki. Mevcut toplumsal, kültürel sosyal algıya aşırı gelebilecek etkenleri minimalize eden, kadın erkek arasındaki gerilimin olumsuz yanlarının önüne geçilmesini amaçlayan bir şey tesettür. İnsanlar birbirini beğenir bundan kaçış yok. Ama iki taraf da nefsinin şiddetinden Allah’a sığınmak durumunda. Tesettür, nefsin şiddetini yavaşlatan, yumuşatan bir etken. Yani sadece erkeğin bakışından kurtulmak, korunmak için değil, insanın kendi kendinden de korunması için getirilmiş bir kural. Dahası kadınları eşitleyici bir yanı var. Adalet tesis eden yanı var ve ben bu yanını seviyorum. Şöyle ki; örtünme aslında kadınların aşırıya kaçan fiziksel avantajlarını ve aşırıya kaçan fiziksel dezavantajlarını perdeleyen bir şey. Haksız rekabeti önlüyor. Bu da hiç fena bir şey değil.

HAYALKURMAYA KARÅžIYIM

Neler yapıyorsun bu aralar?

-Valla bu konuştuğumuz konularla hiç ilgisi şeyler...

Mesela?

-N. Finkelstein’in "Soykırım Endüstrisi" kitabını yeni bitirdim, arada Ali Şimşek’in "Yeni Orta Sınıf" kitabını okudum. Ekonomik boykot yapacağım diye eve kapandım, çıkarsam alışveriş yaparım diye korktum. Her gün Gazze’den gelen ceset resimlerine bakıyorum, unutmayayım diye. Deliler gibi Dexter izliyorum. Bir de oğlum uyduruyor, ben altını dolduruyorum.

Nasıl yani?

-Birlikte kelime uyduruyoruz. En son "uyurgan"ı bulduk. Çevresini uyuyarak terörize edenlere deniyor. Bir de "hayal mahzuru" var. Hayal kurmaktan kaynaklanan sakıncalara diyoruz.

Hayal kurmanın ne gibi bir mahzuru olabilir ki?

-KurduÄŸun hayali, hedef haline getirebilirsin...

Bunun ne gibi bir mahzuru var?

-KurduÄŸun hayalin peÅŸinden gitmeye kalkarsın. Bir hedefe varmak için amansızca koÅŸmak, ölüm isteÄŸinin arınmış biçimidir. KoÅŸmayarak yaÅŸamaya çalışıyorum ÅŸu ara!Â

Yazarın Tüm Yazıları