Bizi dinlemiyor belki Akif’i dinler

ZONGULDAK’taki grizu faciasıyla ilgili olarak Başbakan Erdoğan’a...

Haberin Devamı

“Bu işin kaderle alakası yok” dedik... “Kaza ve kader anlayışın sakat” dedik... “Mesleğin fıtratı olmaz, insanın fıtratı olur” dedik...

Dedik ama ne işittik?

Ne işiteceğiz? Hakaret işittik.

Bize “imansız” demeye getirdi. “Sizin kadere inancınız yoksa ben ne yapayım” dedi. “Ben sizin cibiliyetinizi bilirim” dedi.

* * *

Tamam... Hadi biz öyleyiz, böyleyiz...

Peki ya Mehmet Akif?

Bakın Akif, “başa gelen belalar”ın “kader” ile açıklanmasına nasıl itiraz ediyor:

“Kadermiş” öyle mi? Haşa! Bu söz değil doğru

Belanı istedin, Allah da verdi, doğrusu bu!

Kader, şeraiti mevcut olup da meydanda

Zuhura gelmesidir mümkinatın a’yanda.”

(Son iki dizenin anlamı: Kader, şartların ortada olması halinde mümkün olanların meydana gelmesidir.)

* * *

Başbakan Erdoğan, sanırım Mehmet Âkif’e de “Senin cibilliyetini bilirim” ya da “Senin kadere inancın yoksa ben ne yapayım” demeyecektir.

Haberin Devamı

Gandi trendine uyum rehberi

* Hemen “solcu geçmiş”ine dön...

* Eğer bir “solcu geçmiş”in yoksa kendine hemen bir “solcu geçmiş” uydur.

* “Pijama desenli Etro marka gömlek” satın al.

* Halk tipi kasket tak, kravatı çıkar.

* “Sol popüler kültür”e hâkim ol...

* “Faşizme geçit yok” türü sloganlara yoğunlaş.

* “Fabrikalar ve tarlalar...” edebiyatının kaynaklarına yönel...

* Türbanlıları “Merdiven altında çalışan işçi türbanlılar / Bağdat Caddesi’nde tur atan cipli türbanlılar” diye ikiye ayır.

* Tunceli’ye “Dersim” de.

* Unutma: “Sabahları bir grup arkadaşla yürüyüş yapmak” fena halde demode.

* “Adiloş Bebe” şiirini ezberle.

Meğer cüzdanım acemilikten gitmiş

UĞURSUZUN teki, CHP Kurultayı’nda arka cebimdeki cüzdanımı çarptı!

Gitti cüzdan!

Durumu öğrenen Hürriyet Ankara Temsilci Yardımcısı Uğur Ergan şöyle dedi:

“Senin başına gelen, bütün kongre acemilerinin başına gelir... Keşke seni daha önce işin raconu konusunda doktrine etseydik.”

Telaşla sordum.

“Nedir işin raconu Uğur?”

Uğur, bilmiş bir profesyonel edasıyla başladı anlatmaya:

“Partilerin kongrelerine gidecek olan bir gazeteci, sabah kalktığında kot pantolon giyer... Pantolonun sıkışık ceplerinden birine taksi parası olarak 20 lira ve kimlik kartını, diğerine de cep telefonunu özenle yerleştirir... Sıkışık pantolon cebinden para çalınması imkânsızdır. Zaten çalınsa da gidecek olan 20 TL’dir. Kongrelere alışkın olan bütün Ankara gazetecileri böyle yapar.”

Böylece raconu öğrenmiş oldum.

Yaşasın! Artık hiçbir partinin kongresinde cüzdanımı çarpamayacaklar.

Haberin Devamı

Bana Ankara’yı sevdiren yerler

- TAVUKÇU LOKANTASI Ben nasıl kaçırmışım burayı? Her biri ayrı türden tripler atan garsonları, Karadeniz şivesini çok tatlı konuşan sempatik mi sempatik sahibi, TRT spikerlerinden taksi şoförlerine, felsefecilerden küçük esnafa kadar her türden müşterileri, salaşlığı, döküklüğü, bol soğanlı nefis arnavutciğeri ve her köşesine sinmiş kendine özgülüğüyle gördüğüm en karakterli lokanta burası... Eski çay bahçelerini andıran iddiasız bahçesinde en küçük bir yapmacıklığın bile fena halde sırıttığı Tavukçu Lokantası, Ankara’daki en yeni keşfim oldu. Artık her Ankara’ya gidişimde Kızılay İnkılap Sokak’taki bu lokantaya gitmek kaderimdir.

- SİYAH BEYAZ
Filmi çekilmişti bu mekânın geçenlerde... Seyredip sevmiştim. “Hadi Siyah Beyaz’a gidelim” önerisinin üzerine bu nedenle balıklama atladım. Bir apartmanın alt katında yer alan mekâna girer girmez, kendimi 80’lerin başında çekilen “sosyal içerikli filmler”in havasında buldum. Duvarlarında müdavimlerin siyah-beyaz fotoğrafları... Ortada elindeki gitarla eski şarkılar söyleyen bir adam... Ve düşünceli müşteriler... Kabaran entel hevesler için birebir yani...

- KUĞULU PARK
Adı hep hafiften bir küçümsemeyle anılır bu parkın... Ankara’ya her gittiğimde etrafından çok geçtim ama içine girmek bir türlü nasip olmamıştı... Bu sefer girdim. Hemen söyleyeyim: Parklarıyla meşhur Londra dahil gittiğim hiçbir şehirde bu kadar dokunaklı, bu kadar alçakgönüllü, bu kadar bağrına basan bir park görmedim... Hele geceyse... Hele hafiften yağmur yağıyorsa... Ve hele meslektaşımız Çiğdem Toker’in “Kuğulupark” şarkısı kulaklardaysa... En az 8 şiir yazdırır adama... O kadar yani...

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu Marşı

ONUR Akın’ı uzaktan takip ederim.

Onun “Gaybana Geceler” şarkısını bir ara deli gibi dinlerdim... Vedat Türkali’nin şiirinden bestelediği “Bekle Bizi İstanbul” şarkısı da sevdiğim şarkılardandır.

İyi bir müzisyendir Onur Akın... Çizgisini de bozmamıştır.

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan çok etkilenmiş Onur Akın.

İstanbul’da belediye başkan adayı olduğu sıralarda bir marş yazıp bestelemiş.

Kılıçdaroğlu marşı beğenince İstanbul kampanyasında kullanılmış.

Ve Kurultay’da o marş, yeniden akla gelmiş.

Kitleyi coşturan, melodisi ve sözleriyle son derece başarılı olan Kılıçdaroğlu marşının hikâyesi bu...

Hemen istifa

MADEM ilke, “Hem parti yöneticiliği, hem de gazetecilik yapılmaz” şeklindedir.

O halde lafı uzatmaya hiç gerek yok:

CHP’nin yönetimine giren...

Hurşit Güneş, Milliyet yazarlığından... Enver Aysever Skytürk’ten...

Mehmet Faraç Cumhuriyet’ten...

Derhal ayrılmalıdır.

Yazarın Tüm Yazıları