Bize uymayan bir sistem!

BAŞBAKAN Erdoğan gündem yaratmakta hayli başarılı ama sonuç almakta hiç başarılı değil!

“Kürt açılımı” dedi, millete aylarca onu konuşturdu. Sonunda açılım yattı!
 “Ermeni açılımı” dedi, yine haftalarca konuşturdu ama sonuçta Ermeni açılımı da yattı.
“Kıbrıs açılımı”, “Alevi açılımı” hepsi sizlere ömür!
 Şimdi “Anayasa değişikliği” görüşülüyor. Referanduma kadar aylarca bunu tartışacağız.
Başbakan’ın ortaya atarak tartışmaya açtığı bir başka konu da “Başkanlık Sistemi”
Türkiye Başkanlık Sistemi’ne geçmeli mi, geçmemeli mi?
Aslında riskli bir sistem bu. Halen dünyanın 38 ülkesinde uygulanıyor. Sistemin, tam başarı ile uygulandığı tek ülke Amerika Birleşik Devletleri.
Başkanlık Sistemi’ni uygulayan ülkelerde, bir süre sonra “tek adam” yönetimi çıkıp sistemin diktatörlüğe dönüştüğü defalarca görülmüştür.
Bu yönetim şekli Türkiye’nin hiçbir sorununu çözmeyeceği gibi ülkeyi daha da karmaşık sorunlar yumağı haline dönüştürebilir.
Başkanlık Sistemi tartışmasını ortaya atan Başbakan Erdoğan’ı eleştirenler “Bunu kendisi için istiyor” diyorlar.
Bundan doğal ne olabilir? Şimdiki Çankaya sakini için isteyecek değil ya...
Erdoğan’ın gönlünde yatan Başkanlık olabilir ama bu sistemi Türkiye’ye kabul ettirebilme ihtimali yok denecek kadar azdır. Peki, Başkanlık Sistemi nedir? Nasıl işler?
* * *
Başkanlık Sistemi’nin tam başarıyla uygulandığı tek ülke Amerika’dır. Başkan, doğrudan halk tarafından seçilir. Kongre de Başkan gibi halk tarafından seçildiği için, Başkan ve Kongre, birbirlerine üstünlük taslayamazlar.
Tüm yürütme yetkisi Başkan’dadır. Kongre’nin yönetime karışma hakkı yoktur. Ne var ki, Başkan, yönetime karışmasına izin vermediği Kongre’nin denetimi altında çalışır.
Birbirlerine karışamayan ama denetleyen Başkan ile Kongre arasındaki hakemliği Anayasa Mahkemesi yapar.
Kongre iki yapılıdır: Temsilciler Meclisi ve Senato.
İkisi de yasama organı olan bu iki meclis, Başkan’ı denetler ve hesap sorar.
Bakanları, büyükelçileri, CIA ve FBI başkanlarını, Anayasa Mahkemesi üyelerini başkan seçer ama atamalar için Senato’nun onayı gerekir. Başkan, bütün gücüne rağmen Senato’nun kabul etmediği hiç kimseyi tayin edemez.
* * *
Amerika’da iki güçlü parti vardır: Demokratlar ve Cumhuriyetçiler.
Senato 6 yıl, Temsilciler Meclisi 2 yıl için halk tarafından seçilir.
Adayları Başkan belirlemez. Her aday, kendi eyaletinde seçim mücadelesine girer, kendi gayretiyle seçilir. Bu nedenle, Senato ve Temsilciler Meclisi’ni oluşturan üyeler, Başkan’a karşı bağımsız hareket eder.
Anayasa Mahkemesi üyeleri herhangi bir makama memnun görünmeye çalışmaz, yasalara ve vicdanlarına göre hareket ederler. Çünkü yüksek mahkeme üyesi olduktan sonra ömür boyu o makamda kalırlar, emekliliklerine bile kendileri karar verirler.
Bu nedenle, hiçbir kurum Anayasa Mahkemesi’ni etkileyemez.
* * *
Böyle bir sistemi Türkiye’de kurabilir miyiz? Bu mümkün mü? Bence değil!
Başkanlık Sistemi’ne geçebilmemiz için bugünkü parlamenter sistemi bütünüyle değiştirmemiz gerekir. Bunun için daha çook uzun yıllara ihtiyacımız var. Ancak... Fransa’daki gibi bir “yarı başkanlık” sistemini tartışabiliriz sanıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları