Biz sizde hayat olması ihtimalini sevdik...

Güncelleme Tarihi:

Biz sizde hayat olması ihtimalini sevdik...
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2017 10:41

Dünya dışında hayat olmasının ilk adımı bizimkine benzer bir gezegen bulmamız. Yani küçük, kayalık ve etrafında döndüğü yıldıza, yüzeyindeki suyun sıvı halde bulunmasına imkân verecek uzaklıkta... İnsanoğlu ilk kez bu türden bir buluşun heyecanını yaşıyor. NASA, 40 ışık yılı uzakta, dördünde su olduğu tahmin edilen yedi ‘dünya benzeri’ gezegen bulduğunu duyurdu.

Haberin Devamı

BİZİM İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?

İlk önceliğimiz yeni bir Güneş

İnsanoğlunun yeni yerleşim yerleri bulmasındaki ilk önceliği, Güneşimizin belli bir ömrünün kaldığı tezi: “En iyi ihtimalle bir milyon yıla kadar Güneşimiz ölmeye başlayacak. Yani yeni bir güneş bulamazsak yok oluruz.”(Stephen Petranek, ‘Mars’ta Nasıl Yaşayacağız’ kitabının yazarı)

Aramızda 235 trilyon mil mesafe var
Bulunan gezegenlerin Dünya’ya uzaklığı 40 ışık yılı. Başka bir deyişle 235 trilyon mil. Astronomlar kozmik açıdan bakıldığında bunun çok büyük bir mesafe olmadığını söylüyor.

Dünya’dan kolay gözlemleniyor
Gezegenlerden dördünde su bulunduğu tahmin ediliyor. İşin en güzel yanıysa yörüngelerinin birbirlerini engellemeden Dünya’dan kolayca gözlemlenebilecek şekilde dizilmiş olması.

Haberin Devamı

Biz sizde hayat olması ihtimalini sevdik...
Bu manzara görseli (üstte) NASA tarafından servis edildi. Eldeki veriler üzerinden bir sanatçıya yaptırılmış. Keşfedilen gezegenler arasında Dünya’ya en benzeyen Trappist-1f’i canlandırıyor. Oradaki Güneş renginin Dünya’daki gibi sarı değil, kırmızı ya da somon rengi olduğu düşünülüyor. Çünkü bizimkinden küçük, ancak Jüpiter büyüklüğünde. Bu boyut, gezegenlerin Güneş’e daha yakın yörüngelerde toplanmasına izin veriyor.

 

Artık mesele Dünya benzeri başka bir gezegen bulmak değil. Bunun ne zaman olacağı... (NASA Başkan Yardımcısı Thomas Zurbuchen)

 

%10-25: 

Bulunan gezegenlerin Dünya’nın büyüklüğüyle kıyaslandığında boyut farkı... Trappist-1f Dünya’ya içlerinde en benzeyen olmasına rağmen biraz daha soğuk. Ama bu ısı farkı benzer bir atmosfere sahip olmasına engel değil.

Biz sizde hayat olması ihtimalini sevdik...

Keşfedilen gezegenlere (üstte) hâlâ isim verilmiş değil. Harf kodlarıyla adlandırılıyorlar. Ama belki de böylesi daha iyi. Çünkü isim verince gönül bağı kuruyorsunuz. Okullarda yıllarca ‘Güneş Sistemimizin son gezegeni’ diye öğretilen Plüton’un (altta en sağda) bilim çevrelerince gezegenlikten çıkarılması hiç beklenmedik duygusal tepkilere ve kampanyalara neden olmuştu.

Haberin Devamı

Biz sizde hayat olması ihtimalini sevdik...

 

Biz sizde hayat olması ihtimalini sevdik...

Gezegenler, NASA’nın Spitzer Uzay Teleskopu ve dünyada bulunan gözlemevleri kullanılarak tespit edildi. Bundan bir sonraki aşamaysa 2018’de uzaya gönderilecek olan The James Webb Uzay Teleskopu. Bu teleskopun özelliği gezegenlerin atmosferindeki kimyasal bileşimi tahlil edebilecek olması. Aradığımız şeylerse şunlar: Ozon, oksijen ve metan.

Biz sizde hayat olması ihtimalini sevdik...

Keşfin en önemli adresi Şili’de Belçikalıların kurduğu Trappist Gözlemevi. Ekibin başında Michael Gillon var. Gillon, yapılacak kimyasal testlerle gezegenlerde hayat olup olmadığının yüzde 99 oranında belirlenebileceğini söylüyor.

Haberin Devamı

Biz sizde hayat olması ihtimalini sevdik...

Trappist-1, bir cüce yıldız. Adını onu bulan teleskoptan alıyor. Yapılan gözlemlere göre etrafında dönen gezegenler kendi etraflarında dönmüyorlar. Tıpkı bizim Ay’ın sürekli aynı yüzünü gördüğümüz gibi, gezegenlerin de bir yüzü sıcak, diğer yüzü sürekli gölgede ve soğuk.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!