Biz otu motu tartışmaya devam edelim

DÜNYA ticaretinde ilginç gelişmeler oluyor.Amerika'nın baskısı, Avrupa Birliği'nin oluşturduğu güç, gelişmekte olan ekonomileri yeni arayışlara itiyor.

G 20 üyesi ülkelerden dördü şimdi yeni bir birliğin temellerini atmaya hazırlanıyorlar.

Gelişmekte olan 20 ülkenin başını çeken bu grupta Brezilya, Çin, Hindistan ve Güney Afrika var.

Bu ülkelerden Çin zaten bildik bir ülke.

Ancak Brezilya ve Hindistan, ABD'nin 21. yüzyıl için dünyada kendine ‘‘rakip’’ gördüğü iki ülke.

Bu iki ülkenin yanlarına Çin ve Güney Afrika'yı da alarak bir birlik oluşturması dünya ticaret dengeleri açısından çok önemli.

Bu ülkeler Dünya Ticaret Örgütü toplantılarında tek vücut halinde hareket etme kararlılığı içindeler.

Özellikle de tarımsal üretim konularında AB ve ABD karşısında ortak tavır alacaklar.

Bu ülkelerin ortak özelliği son 10 yıl içinde en hızlı büyüyen ve en fazla yabancı yatırım çeken ülkeler olmaları.

Endonezya, Filipinler, Mısır ve Nijerya'nın da çok yakında bu dörtlü gruba katılmaları bekleniyor.

Bu ülkeler aralarındaki gümrük duvarlarını kaldırmak, daha sonra da daha küçük ülkeleri bu birliğin içine dahil etmek istiyorlar.

Dünyada önemli gelişmeler, değişmeler oluyor..

Biz ise YÖK ve imam hatip tartışmaları içinde yuvarlanıyoruz.

Bu ülkenin en aydın ve en ilerici olması beklenen kesimleri ise yaptıkları yürüyüşlerde ‘‘darbe çığırtkanlığı’’ yapıyorlar.

Ne dersiniz, şu alttaki küçük kutucuğu artık kaldırsak mı?

Yoksa hálá umut var mı?

Fikir birliği gerçekten var mı?


CUMARTESİ günü Kemal Gürüz'ün tavrıyla ilgili olarak kaleme aldığım yazı ‘‘galiba’’ bazı yanlış anlaşmalara neden olmuş.

Bazı kesimler yazıdan YÖK Yasa Tasarısı konusunda Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile TÜSİAD'ın aynı noktada buluştuğu yönünde bir duygu edinmişler.

Gerçi bunun sorumlusu benden çok, TÜSİAD'la yaptığı toplantı sonrası‘‘fikir birliği içinde olduklarını’’ ifade eden Milli Eğitim Bakanı ama benim yazı da bu ifadeye destek sağlamış gibi görünüyor.

Oyma durum tam olarak bu değil.

TÜSİAD'ın çok değerli bilim adamlarına hazırlattığı ‘‘yasa taslağımsı rapor’’ ile Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan tasarı arasında çok önemli temel farklılıklar var.

Milli Eğitim Bakanı Çelik, bu farklılıkları görüp, öyle konuştuysa sorun yok.

Yok eğer sadece bir iyi niyet temennisi olarak ‘‘görüş birliğinden’’ söz ettiyse ortada ciddi bir ‘‘ciddiyetsizlik’’ var demektir.

Ancak cumartesi günü yapılan yürüyüşteki bazı tavırlar da net olarak ortaya koyuyor ki, bu sorunu Gürüz'le çözmek imkansız.

Çünkü YÖK Başkanı sorunun tarafı değil, bizzat ta kendisi.

Alpay ve Cimbom


BİZİM camiadan kimi görsem soruyor: ‘‘Alpay'ı alıyor muyuz?’’Spor basınının yarattığı hava ile dolanlar Alpay'ın yılbaşından itibaren Galatasaray forması giyeceğini düşünüyorlar.

Oysa işin aslı hiç de öyle değil.

Bunu iyi biliyorum çünkü işin aslının öyle olmadığını en net ortaya koyan olay yanımda gerçekleşti.

Geçen hafta ortasında Özer Saraçoğlu, Ali Dürüst, Fatih Terim'le birlikte yemekteyiz.

Özer Saraçoğlu'nun telefona çaldı.

Arayan Alpay'ın menajeri.

Özer konuştu.

‘‘Ne kolaylığından söz ediyorsunuz, adamı takımdan kovuyorlar bir de kolaylık mı yapacaklarmış’’ dedi.

Sonra Terim'e döndü:

‘‘Hocam Alpay'ın menajeri arıyor. Aston Villa kolaylık yapacakmış. İstiyor muyuz?’’ Terim, telefonda bekleyenin duyacağı şekilde seslendi:

‘‘Türkiye'de Fenerbahçe'den başka yerde oynamazmış. Demek ki, alsak bile bizde oynamayacak. Allah yolunu açık etsin. Fener'le anlaşsın. Orada oynasın’’ dedi.

Özer de güldü ve menajere ‘‘İlgilenmiyoruz’’ dedi.

Yemekten çıkıp Kanal D'ye gittim. Tam o sırada Alpay'ın Aston Villa'dan kovulduğu haberi geldi.

Galatasaray'ın Alpay'a olan ilgisi işte tam bu derecede.

Bilmem anlatabildim mi!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Sevdiklerimizin geleceği için sevdiklerimizin bugününden çalmak zorunda bırakılmadığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları