Biz birbirimizi yerken...

AKLI olmayana kitabın yararı yoktur. Yasalar, öğrenim, eğitim, her şey iyi güzel ama akıl olmazsa bunların hiçbiri işe yaramıyor!

Uzaktan “Bir şeymiş gibi” görünen, yakından “hiçbir şey” olmayabilir.
Bakıyoruz da, büyük sandığımız kişilerin öyle olmadığını, onları iyi tanıyınca anlıyoruz.
Ülkemizin en önemli meselelerinden biri “akıl sorunu”dur!
Biz içeride birbirimizi yersek, dışarıya karşı nasıl güçlü olabiliriz?
Stratejik ortak dediğimiz Amerika bile bizi adam yerine koymadı, ortaklığa-mortaklığa bakmadan, üç-beş arsız Ermeni yanlısının hazırlattığı “Soykırım Karar Tasarısı”nı Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nden geçirdi.
Bu, Türkiye’yi aşağılayıcı bir tutumdur. İzlediğimiz şahsiyetsiz dış politikalar, Batı ülkelerinin Türkiye’yi her fırsatta böyle tokatlamasına yol açıyor.
* * *
Dedik ya, biz içeride birbirimizi yiyoruz. Birlik-beraberlik kalmadı. Şimdi önümüze yeni bir çıkmaz bir yol açılıyor: Referandum tuzağı!
AKP, kapatılma davasından kurtulmak için Anayasa’yı mutlaka değiştirmek kararında… Bu amaçla Anayasa değişikliğinin halk oylamasına sunulma sürecini 120 günden 60 güne indiren yasayı çıkardı. Bu arada “Yargı Reformu” adı altında “Yüksek Yargı”yı da kuşatma, esir alma çalışmaları var.
Yapılmak istenen en önemli değişiklikler şunlar:
“Cumhuriyet Başsavcısı, kapatılma davası açmadan önce Meclis’ten izin almalı. Meclis’te yeterli veya nitelikli çoğunluk sağlanmalı. Anayasa Mahkemesi üyelerini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini Meclis seçmeli!”
Bu ne demek? Yani, haklarında dava açılacaksa buna Tayyip Bey karar verecek. O izin vermezse dava açılamayacak. Davaya izin verse bile, hâkimleri de Tayyip Bey seçecek!
Tek adamlık demokrasi! Yaşasın! Bizim demokrasimizin dünyada eşi menendi yoktur!
Her şeyin tek adama bağlanmasının adına, herhalde sadece Türkiye’de demokrasi denir.
* * *
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, AKP ile ilgili her davada, AKP lehine karar veren bir mahkeme başkanıdır. Buna rağmen, sağduyulu bir yargıç olarak, anayasa değişikliğinin nasıl ve hangi şekilde olması gerektiğini şöyle açıkladı:
“Ben de, Cumhurbaşkanı da, Başbakan da, Genelkurmay Başkanı da bilmeliyiz ki, bu makamlar bize emanet olarak verilmiştir. Bunu asla unutmamalı... ‘Ben yaptım, oldu’, ‘Ben söylediysem daha ötesi yoktur’ yaklaşımı sadece ortam geriyor. Evet, ciddi reforma ihtiyaç var ama bunun tam uzlaşma ile sağlanması gerekir.”
* * *
Haşim Kılıç sağduyunun sesini dile getirmiştir ama iktidarın yapmak istediği iş yüksek yargıyı da esir almaktan başka bir şey değildir.
Anlaşılan AKP, sınırsız bir güç elde etmek istiyor.
Doğru olan şudur ki, yeni bir anayasanın hazırlanması yalnız AKP’nin değil, hiçbir partinin tekeline teslim edilemez!
Peki, referandum torbada keklik mi? Halk, AKP’nin bu düzenlemesine kuzu gibi “Evet” der mi? Şüpheli! Referandumların sonuçları asla belli olmaz!
Turgut Özal, Başbakanlığı döneminde, gücünün zirvesinde iken, “Siyasi yasakların devamı için” yaptırdığı referandumu kaybetmiş ve partisi hızlı bir düşüş sürecine girerek zaman içinde eriyip gitmişti...
Referandum tehlikeli bir silahtır. İyi ve yerinde kullanılmadığı vakit kimin elinde patlayacağı, kimi vuracağı belli olmaz!
Yazarın Tüm Yazıları