Bittin sen gazeteci

MAKALEMİZ, “Bugün gazeteciler ne hale gelmişlerdir” sorusuyla başlıyor ve devam ediyor:

“Gazeteciler bugün bir ticarethanede aylıklı bir memur halindedirler!

Haberin Devamı

Meşhur bir isimleri olsa da, sadık okuyucuları bulunsa da, bir gazete müdürü onları aylıkla tutar; tıpkı bir tiyatro idare müdürünün iyi bir tenoru tutması gibi!

- Sesiniz var, tavır ve hareketleriniz de fena değil. Yahut, sadece: Halkın hoşuna gidiyorsunuz, size yüksek bir ücret vereceğim.

Fakat söylemeye hacet yok ya, piyesleri ben seçeceğim ve icap ederse rolünüzü ne yolda yapmak lazım geldiğini size ben söyleyeceğim...”

* * *

Vaaay! Yazı tatlanmaya başladı sanki... Devam edelim:

“...(Gazetecinin) şayet arada mukaveleye muhalif hareket etmek zihnine eserse direktör onu çarçabuk hakikat sahasına indirir:

- Zannediyor musunuz ki, bir gazete tesis etmek ve gazeteyi yaşatmak için kendimi bu kadar helâk etmem onu sizin keyfinize amade bir hale getirmek içindir?..”

* * *

Haberin Devamı

“...Şüphesiz ki hâlâ siyasi gazeteler vardır. Fakat heyhat! Mukadderatları çok kere imrenilecek bir şey değildir.

Bu fikir gazeteleri şimdi şan ve şeref temin etmeyen güzel gayret hamleleridir. Kum üzerine hâkkedilmiş şaheserlerdir..”

* * *

Aslında burada alıntılamayı kesip, minik bir test mi yapsam?

Soru: Okumakta olduğunuz makale kime ait olabilir?

Seçenekler: a) Baha/Taha Konsorsiyumu b) Ekrem Dumanlı&Co. c) Serpme Osmanlıca yüzünden bir Akif Beki seziyorum. d) Kanat, çok feci atıyorsun! d) Ne bileyim kime ait?

* * *

Yazıya dönelim, o daha eğlenceli:

“...Bazı nadir zarif okuyucular için yazı yazmakta ısrar eden muharrirler gayet sakin mevzular içinde kapanıp kalmışlardır.

Mevsimlerin avdetlerini selamlarlar, senei devriyeleri izah ederler, hava hâdiselerine alâkadar olurlar, bir haftalık eski bir vakayi tefsir için iki, üç yüz satır yazı yazarlar.

Halbuki o vaka aktüalite olduğu gün ancak yirmi satıra lâyık görülmüştü...”

* * *

Oh, oh maşallah! Yazan şahıs yürek yerine ekmek fırını taşıyor olmalı.

Son bir alıntı, sonra açıklayacağım:

“Gazetecilerin boyunlarını büküp katlanmalarından başka çare yok. Gazeteler artık onların keyiflerine tâbi değildirler. Şimdi onlar gazetelerin keyiflerine tâbidirler.

Halk artık muharrirleri aramıyor, firmaya gidiyor.

Haberin Devamı

Bugün bir gazeteci şöhret sahibi olmak emelini besleyebilir, fakat kendisine mahsus okuyucuları olması emelini beslemeğe hakkı yoktur!”

Yürü ağbi, yürü de sen kimsin, kimlerdensin, ismini bahşeder misin?

* * *

Yazı Robert de Jouvenel tarafından kaleme alınmış.

Yayın tarihi belirsiz fakat Hüseyin Cahit 28 Haziran 1934 tarihli Fikir Hareketleri’nde (İlmî, İçtimaî, Edebî Haftalık Risale) çevirerek kullandığına göre en az 75 yıllık.

Görüldüğü üzere “bir o eksikmiş gibi süren medyada tasfiye tartışması”nda kullanılan argümanlar ve türevleri yeni değil.

* * *

Zaman değişecek, toplum değişecek, hatta Çelik değişecek ama medya değişmeyecek!

Değişecek tabii, hep değişti hatta siz bu yazıyı okurken de değişiyor olacak.

Haberin Devamı

Ama hiç değişime uğramamış gibi çat diye, tam Ekrem Dumanlı hikâye kitabı çıkartmışken “tasfiye” başlaması da çok enteresan.

Cemre haberleri, Eurovision için dağıtılan not çizelgesi, karton model oyuncaklar gibi zamana ve şartlara tutunamayıp silinen yazarlar olacak.

Okuyacak yazı yazamayan, sadece hindi gibi kabaran, haliyle okuyucu da bulamayanlar silinecek.

Hep silinmiş, yine silinecek.

Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim.

(NOT: Aklınızda bulunsun... www.twitter.com/katkaya)

Yazarın Tüm Yazıları