Birleşecekler mi ayrılacaklar mı

Güncelleme Tarihi:

Birleşecekler mi ayrılacaklar mı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2002 00:00

Bir an geldi sinirlendim. Yoksa bunlar bizi yiyorlar mı dedim! Biz den kastım, bütün bir millet. Aynı dizide oynuyorlar, bir de yeni müzikale başlıyorlar. O televizyon, bu televizyon dolaşıp, aşklarını anlatıyorlar. Oysa olayın gerçeği şu: Onlar sadece 5 yıl evli kaldılar, 10 yıldır ayrılar. Ama ne birlikte oluyorlar. Ne de birbirlerinden kopuyorlar. İnsan da ister istemez şöyle düşünmeye başlıyor. Yoksa üzerine oynadıkları duygu şu mu: ‘‘Güzel bir evlilikti. Nur topu gibi bir çocukları vardı. Birbirlerine yakışıyorlardı. Acaba yeniden bir araya gelirler mi?’’ Üstelik geride Sadri Alışık ve Çolpan İlhan gibi iki saygın ismin anısı da var...*Kendi kuşkularımla yetinmedim. Her önüme gelene sordum. A aaaa, bir de göreyim! Ben yalnız değilim. Pek çok insan Sibel Turnagöl ve Kerem Alışık'ın bu ‘‘ne senle ne de sensiz hali’’nden gıcık alıyor. Hatta işi daha da ileriye götürüp onları ‘‘en itici çift’’ ilan edenler de var. Neden mi?Çünkü birçok insan onların bunu bilinçli yaptığını düşünüyor. Samimi bulmuyorlar. Ne birlikte duruyorlar, ne ayrı oluyorlar ama paraları götürüyorlar diyorlar. Rant sağlıyorlar, rant! Yine de hemen söyleyeyim milletin gönlü birleşmelerinden yana. Ama bu durum da ne oluyor? Sibel Turnagöl'le Kerem Alışık, milletin kendiliğinden var olan çöpçatanlık duygularını istismar etmiş oluyor.*İş bu noktaya gelince, bir gazeteci olarak, ben de hafiye kesiliyorum. Gidip olayı yerinde incelerim diyorum. İkisiyle de konuştum. İkisine de aynı soruları sordum. Yanyana değillerdi, biraz sorgulama gibi oldu yani.Bir projektör tutmam eksik kalmıştı. Bana sanki doğru söylüyorlarmış gibi geldi! Yine de tam olarak işin içinden çıktığım söylenemez. O yüzden sizi hakem tayin ettim...SİBEL TURNAGÖLBirlikte olmayı beceremediniz. Neden?- Evlendiğimizde yaşlarımız küçüktü. Kerem’in yaşamak istediği çok şey vardı. Onlar da evliliğe denk geldi. Taşıyamadım...İyi ama siz ayrılmayı da beceremediniz! Ha bugün birleşecekler ha yarın derken hepimiz perişan oluyoruz! Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?- Ben kimseyle küs kalamam ki. Arkadaşlıklarımda da bu böyle. Kaldı ki, biz evliydik. Üstelik bir çocuğumuz var. İnsanlar anlaşamıyorsa evlilikleri bitirebilir, ama ilişkileri pekala sürebilir. Biz mesela evli bir çift olarak çocuğumuzla hiç tatile çıkamamıştık ama boşanmış bir çift olarak bunu yapabiliyoruz...BİR KARDEŞİM OLSUN AMABABASI BABAM OLSUNİyi de hep bir yeniden birleşebilirmişsiniz havası var! Ne bu? Bir oyun mu? Bütün promosyon bunun üzerine mi kurulu?- Bizim için de bu durum bir çıkmaz oldu. Nereye gitsek, insanlar bizi yeniden bir arada görmek istediğini söylüyor. Biz de konuyu geçiştirmek için ‘‘Herkes için hayırlısı ne ise o olsun!’’ diyoruz. Tabii ki bir promosyon değil! Biz ancak dost olmayı becerebiliyoruz, öbür türlü birbirimizi yiyoruz. Ama işte herkes olayı kendine göre algılıyor. Kafasındaki ilişki şablonu neyse ona göre değerlendiriyor. Sadri de geçenlerde ‘‘Bir kardeşim olsun ama babası babam olsun!’’ dedi. O da memnun halinden, iki ayrı evde iki ayrı düzeni var, anne baba kavgalı değil. Aklınca, ‘‘Eee o zaman pekala bir kardeşim daha olabilir’’ diye düşünüyor...Aşkınız yarım filan mı kaldı sizin? Ya da insanların ailevi duygularıyla oynuyorsunuz!- Hayır işte, tam da bunu anlatmaya çalışıyorum. Tamam, Kerem'i hayatımdan tamamen hiçbir zaman çıkaramadım, ama böyle bir şey gerçekten gerekli mi? Böyle şeylere inanmıyorum ki ben. Kaldı ki biz o kadar temiz bir aşk yaşadık ki, kopamıyoruz. Kerem bana, artık Sadri'nin abisi gibi geliyor. Tabii ki birbirimizle görüşeceğiz, boşandık diye birbirimizin bulunduğu yerden mi kaçacağız? İnsanların aklı şunu almıyor: Ya bir arada olman gerekiyor ya da ayrı! Oysa, biz ikisinin ortasını yaşıyoruz. Hem ayrıyız hem değiliz. Bu durumu işe dönüştürmek gibi bir niyetimiz de yoktu. Kerem zaten oyuncu değildi, ama sonra böyle teklifler geldi...İyi de mecbur musunuz aynı dizide, aynı müzikalde oynamaya...- Değiliz ama yapımcıların ilgisini çekiyor durumumuz. Belki de, başkalarının bizim üzerimize kurduğu bir promosyondur. Ama bizi bağlamıyor! Seyirciler, bizi bir arada görünce mutlu oluyorlar, gerçek hayatta da bir arada görmeyi arzu ediyorlar. İstesek de istemesek te durum böyle.Neden başkalarıyla yollarınıza devam edemiyorsunuz?- Bugüne kadar herşeyi paylaşabileceğim bir insan olsaydı, öyle bir ilişkiyi yakalayabilseydim o yolda elbette ki yürürdüm. On yıldır olmadı. Belki de o insanı bulamadığım için ‘‘Kerem olmalı bu adam’’ diyorlardır. İtici bir çift haline geldiğinizi düşünmüyor musunuz?- Hayır. Bir takım hesaplarla davranmıyoruz ki. Bu bizim doğal halimiz. Keşke herkes bizim gibi bir kopamama hali yaşasa. Siz mi daha dürüstsünüz o mu?- O kendi ölçülerinde dürüst, ben de kendi ölçülerimde...KEREM ALIŞIKBirlikte olmayı beceremediniz. Neden?- Evliliklerde ayrılıklar da var! Tamamen bir aşk ilişkisiydi bizimki ama hazır değildik. Bir takım zaaflarımızı kontrol edemeyeceğimiz durumlar vardı. Gerçi ben 1,5 sene boşanmamak için elimden geleni yaptım. Yuva dedim, oğlum dedim, aşk dedim...Ama siz ayrılmayı da beceremediniz!- Yok yok becerdik ama ıslak gözlerle vedalaştığımız o son gün bile, ikimizde de istemeden giden bir hal vardı. Sağolsun bizim toplumumuz, hele bir de çocuk varsa ortada, son derece barışmadan yana, kabul etmiyorlar ayrılmış olduğumuzu. Biz 10 senedir ayrıyız, ki uzun bir süre, hukukta artık davalara bile bakılmaz, ama ilişkimiz hala konuşuluyor. Belki de bunun suçlusu biziz! İçimizdeki aile duygusu tükenmedi...Ne ifade ediyor eski karınız sizin için?- Benim için çok özel biri. Çocuğumun annesi. Sadri Alışık'ın gelini. Bana emek, yürek vermiştir. Darda olsa, kazada olsa, başı belada olsa, ilk önce ben koşarım. Evlense bile. Bu benim boynumun borcu, gönlümün isteğidir. Benim için böyle bir yerdedir. Ama bu yer lütfen karıştırılmasın...İyi de halkımız sizi hep biraraya gelecekmişsiniz diye düşünüyor. Bu da insanları biraz aldatmak olmuyor mu?- Birlikte bir dizide oynasak da düşünüyor, oynamasak da. Halkı aldatmak ya da kullanmak değil bu. Onlar bizi böyle görmek istiyor. Sorumluluk duymuyor musunuz?- Çok duyduğum için her dakika bunun açıklamasını yapıyorum. Ama insanlarda ya kanlı bıçaklı olacaksın, ayrılacaksın ya da birleşeceksin mantığı hakim. Biz arada bir denge kurduk. Farklı bir şey tutturduk: Haftada bir gün birlikteyiz. Dostuz, paylaşıyoruz, güven duyuyoruz, birbirimizin özel hayatına saygılıyız. Sanki o hala benim karım. Ama insanların aklı bunu almıyor...Sibel Turnagöl size ‘‘Senden bir çocuk daha yapmak istiyorum, yine bu düzende devam edecek hayatımız’’ dese...- Ben şartla, anlaşmayla, şununla bununla adım atmam. Benim için o an kalbim ne diyorsa önemlidir...KOPAMIYORUZ NEDEN KOPMAMIZ GEREKİYORNeden başkalarıyla yollarınıza devam edemiyorsunuz?- İlişkilerim oldu. Hayatımda Sibel’in olması demek, değildir ki ben başkasına aşık olamam...Belki de sizin Sibel Turnagöl'e dair anlattığınız şeyler aşktır?- Hayır. Aşk değil bu başka bir şey. Zaman zaman uzaklaşıyoruz, zaman zaman çok yakınlaşıyoruz ama bir türlü kopamıyoruz. Zaten neden kopmamız gerekiyor? Aile kavramımız ölmemiş, özel günlerde hep bir aradayız. Sadece iş olunca biraraya gelmiyoruz yani. Türk halkının gözünde ‘‘itici’’ hale geldiğinizi düşünüyor musunuz?- Üzülürüm böyle düşünülürse. Sırf böyle bir ihtimal olabilir diye gelen başka bir takım ekstra iş tekliflerini kabul etmedim.Sizi Sadri'nin abisi gibi hissediyormuş...- Beni oğlu gibi sevmesi bütün herşeyi anlatan bir cümle aslında. Bu nokta, kolay gelinen bir nokta değil. Aşk, meşk, el tutma, öpüşme, gönül bağı değil mesele... Bu çok farklı bir yer. Ve biz oradayız!Bizimki yarım evlilikYani şöyle bir şey yok: Söz konusu iş olunca, şiirler okumak ve objektiflere gülümsemek...- Hayır biz nasıl hissediyorsak öyle davranıyoruz. Hala, zaman zaman kavga da ediyoruz. Ama tuhaf bir şey biz ailecek de kopamadık. Annem Kerem'e laf söyletmez mesela. Öyle ki, ‘‘Lütfen adamın avukatı gibi konuşmaktan vazgeç’’ derim. Tabii ki bir araya gelmemizi arzu etmiştir, çünkü Sadri'ye ölüyor ve onun her istediğinin gerçek olmasını istiyor. Ama annem daha çok bekleyecek! Olamayacağını söylediğim zamanda da, ‘‘Neden olamayacakmış?’’ diyor. Birbirinizin özel hayatını bilir misiniz?- Şununla birlikteyim diye anlatmaz. Ama yakın arkadaşıyım, anlarım. Kıskançlık yok. İlk başta biraz vardı. Kadınlarda olan bir şey, yıllar geçse de sana ait olmuş birini farkında olmadan sahiplenmeye devam ediyorsun. Artık azaldığını söyleyebilirim. Dilediği kadınla birlikte olabilir. Hatta bazen Çolpan Hanım'la oturup ‘‘Kerem şununla birlikte olmalı mı olmamalı mı?’’ diye konuşuyoruz. Biz memnunuz hayatımızdan. Bütün samimiyetimle söylüyorum ki, aramızdaki diyalog reklam amaçlı, aman bize para olarak dönsün diye bir şey değil. Şu aralar aşağı yukarı her gün görüşüyoruz. Ondan önce haftada birdi. Kanlıca'da haftasonları Çolpan Hanım'da yemek olur, orada ailecek bir araya geliriz. Ya da makarnayı çok sever bizim erkekler, Sadri ve Kerem ister, ben pişiririm.Bu da bir tür evlilik gibi. Tamam, ayrı evler, ayrı hayatlar, ama ortak bir çocuk ve belirli zamanlarda bir araya gelmeler üstelik bitmeyen bir sevgi...- Yarım evlilik diyelim. Tam evlilik kolay değil. Ne Kerem'le ne de başka biriyle...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!