Biraz tebessüm

İnsanlar giderek tebessüm etmeyi unutuyorlar. Ne fena!

Halbuki biz, güler yüzlü bir milletiz.

Her geçen gün biraz daha öfkeli ve sabırsız oluyoruz. Biraz daha acımasız ve katı davranıyoruz. Ve tabii giderek katı dünyanın ele geçirdiği robotlara dönüyoruz. Sadece akıl yürüttüğümüz dünyanın geliştirdiğimiz maddesi içine gömülüyoruz.

Parayla satın alacaklarımızı düşünürken, paranın bizi satın aldığının farkına bile varmıyoruz. Ve şimdi bunun sıkıntısı içinde yüzüyoruz. Daha çok kazanmak için mi yaşıyoruz, yoksa yaşamak için mi, kazanmaya çalışıyoruz? Bilmiyoruz. Sadece kazanmamız gerektiğini biliyoruz. Bunun için yapılması gereken ne varsa, yapıyoruz. Ve yaptıklarımızdan keyif almıyoruz. Yani yaşamıyoruz. Yaşamak, keyif almak demektir. Keyif almak için hissetmek gerekir.

Ama biz, hissetmeden yaşıyoruz. Hüzün, sevinç, keder gibi duyguları hissederek yaşadığınız zaman her birinin içinde farklı bir lezzet vardır. Fakat, kedere ve acıya kendinizi kaptırdığınız zaman hissiyatınız uyuşur ve giderek sert ve duyarsız birine dönüşürsünüz. Tabii bu haliniz dış görünümünüze de yansır ve katı bir ifade yüz çizgilerinize oturur.

Bunun sonucunda asık suratla baktığınız dünya, her geçen gün biraz daha karamsar görünür. Kısaca güler yüzlü halinizden eser bile kalmaz. Çünkü dünyaya hangi yüzle bakarsanız onu görürsünüz.

Halbuki içinde bulunduğumuz koşullar her ne olursa olsun tebessüm edecek bir şeyler vardır, mutlaka. Küçük bir çocuğun ışıldayan gözleri, yeni doğan güneşin pırıltıları gibi içinizi aydınlatır, bir anda. Ama bunu, asık suratla baktığınız dünyada göremezsiniz. Ve şayet tebessüm ederseniz, etrafınızda pek çok gülümseyen gözler görebilirsiniz, diyorum, Yasemin’ce...
Yazarın Tüm Yazıları