Bir zammın perde arkası

GAZETECİ kimliğimle sık sık vatandaşın dert ortağı olurum. Aklınıza gelen her yerde, sokakta, lokantada ve diğer yerlerde önümü kesip bir şey anlatır vatandaş. Mektuplar, fakslar, internetler de cabasıdır.

Vatandaş çoğu zaman dertlidir ve yakınır. Yakınmalarında çoğu zaman haklıdır. Örneğin, yapılan zamlara karşı tepkilidir.

Ancak esnaftan ‘‘benim ürünüme, hizmetime, sattığım mala zam geldi’’ yakınması hemen hiç gelmez.

Ancak dün sabah bunun tam tersine tanık oldum. Bir taksi durağında şoförler önümü kestiler ve birkaç gün önce Ankara'da taksi ücretlerine yapılan zammı şikáyet ettiler. Geri alınmasını istiyorlardı.

Aynı yakınmayı Ankaralı şoförlerin ağzından ekranlarda duymuştum. Gerekçeleri şöyleydi:

‘‘İnsanlar zaten taksiye az biniyorlar. Ekonomik kriz bizi bu yönden de vurdu. Şimdi bu yeni zam sonrasında bizim işlerimiz daha da azalacak, kazancımız düşecek.’’

Çevremde en az 20 şoför vardı ve hepsi de aynı görüşü paylaşıyordu. Demek ki Türkiye'de bazı şeyler değişmişti ve toplumun alım gücü düşünce, esnaf bile zam istemiyordu.

* * *

Şoförler bir şey daha söylüyordu ve çok önemliydi. Söylediklerinin belgesi olan makbuz ve faturaları da verdiler.

‘‘Her zam için bizden peşin 30 milyon lira para alıyorlar. Ankara'da yaklaşık 8.000 taksi var. Çarpın bu parayı taksi sayısıyla ve birileri tarafından durup dururken elde edilen rantı bir düşünün.’’

İşlemi oracıkta yaptık. 30 milyon lira çarpı 8.000 taksi eşittir 240 milyar lira!

Peki bu 240 milyar kimlere gidiyor? Belgelerde bunlar da yazılı. Ankara Umum Otomobilciler ve Şoförler Odası ‘‘EBİ A.Ş. entegre bedeli’’ olarak KDV dahil 11 milyon alıyor.

Türkiye Esnaf ve Sanatkárları Konfederasyonu TESK makbuzuyla alınan para ise 19 milyon lira. Bu makbuzda, alınan paranın kimlere paylaştırıldığı konusunda döküm var:

Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü- Taksimetre mühür bedeli: 2 milyon 300 bin lira.

Ankara Esnaf ve Sanatkárlar Odaları Birliği: Taksi ücret tarife kartı, onay ve hizmet karşılığı 10 milyon lira.

Ankara Şoförler Odası: Tarife bedeli 1 milyon 200 bin lira. Ayrıca hizmet karşılığı bedeli: 5 milyon 500 bin lira.

Toplam: 30 milyon lira.

Bu dökümdeki rakamları 8.000 taksi ile çarpın ve şoförlerin karşı çıktığı ‘‘zoraki zam’’ karşılığında hangi kuruluşların bir anda ne kadar para kazandığını görün!

Demek ki bazı kuruluşlar paraya gereksinme duyduğunda, esnaf adına kafadan zam yapılıyor. Hem onların hem da halkın sırtından -ve açıktan- rant elde ediliyor.

Ne ilginç, taksi zamlarından şoförler yakınıyor, onları temsil edenler para kazanıyor!


ÇEÇEN EYLEMİ


Türkiye terörden çok çekti. Bu açıdan dünya birinciliğini koruyoruz. On binlerce insanımızı toprağa verdik, maddi ve manevi nice acılar yaşadık.

Dolayısıyla, artık Türkiye'de herhangi bir davayı topluma ‘‘terör’’ yoluyla anlatmak mümkün değildir.

Dikkatler belki birkaç günlüğüne çekilir ama olumsuz biçimde çekilir.

Tam tersine, çok büyük tepki yaratır.

Türkiye'de zaman zaman silahlı Çeçen eylemlerine tanık oluyoruz. Gemiler kaçırılıyor, oteller basılıyor, insanlar rehin alınıyor. Bunların hangisi toplumda olumlu tepki yaratıyor?

Bu eylemler niçin hep Türkiye'de sergileniyor? Örneğin bugüne kadar Avrupa'da, Amerika'da, hatta Çeçenlerle boğuşan Rusya'da, o ülkelerde kamuoyunun dikkatini çekmek için sergilenen bir Çeçen eylemi olmadı. Silahlı Çeçenler oralarda gemi kaçırmadı, otel basmadı, insanları rehin almadı.

Niçin üs olarak biz kullanılıyoruz?

Bu eylemleri düzenleyenler bir şeyi artık anlamalıdır. Türkiye'de ‘‘terör’’ yöntemleriyle bir yere varılması ve toplumsal destek sağlanması kesinlikle söz konusu olamaz. Tam tersine, Çeçen davasına karşı tepki yaratır. Yaratıyor da.

Hele turizm mevsiminin başladığı şu günlerde, bu yapılanı hoş görmek asla mümkün değildir.

Çeçen kardeşlerimizin başka ülkelerde ne yapacağını bilemem ama Türkiye'de davalarını bundan sonra daha akılcı ve düzgün yöntemlerle savunmaları kendi çıkarlarına olur.
Yazarın Tüm Yazıları