Bir yolsuzluğun anatomisi

MERKEZ üssü Enerji Bakanlığı olarak beliren son yolsuzluk dosyasında karşımıza çıkan davranış kalıpları ve tematik akışı şöyle tahlil edebiliriz:ANAP’TAN AKP’YE KESİNTİSİZSkandalın baş kahramanı işadamı İbrahim Selçuk’un ANAP kökenli olması simgesel bir önem taşıyor. Eski ANAP Ankara İl Başkan Yardımcısı Selçuk’un iktidar değişikliğine çabuk uyum sağladığı, ANAP döneminde edindiği tecrübeyi AKP dönemine kolaylıkla taşıyıp organizasyon yeteneğiyle düzenini yine kurabildiği gözleniyor. Bu işadamı geçmişte nasıl ANAP’a nüfuz edebildiyse, benzer şekilde AKP’nin bünyesine de sızıp üst noktalara kadar ulaşabilmiş. KUTSAL İTTİFAK YİNE SAHNEDE Zamana dirençli organizasyon şeması bir kez daha karşımıza çıkıyor. Ortada A) ‘iş bitirici işadamı’ vardır ve ihaleleri alabilmek için B) ‘siyasal iktidar’a nüfuz etmektedir. Bu bağlantı üzerinden C) ‘bürokrasi’ye ulaşmaktadır. Bu üç küme arasındaki karşılıklı ilişkiler zamanla öylesine gelişmekte, yoğunlaşmakta ve giriftleşmektedir ki, alanlar arasında bütün sınırların kalktığı bir geçişkenlik mertebesine ulaşılmaktadır. Temel sorunsal, bütün gelmiş ve geçmiş zamanların tematik bütünlüğü içinde, rantın bölüşümüdür. TÜRK SİYASAL KÜLTÜRÜNDE İFTAR VE ÇİĞKÖFTENİN ÖNEMİKümeler arasındaki kaynaşmada iftarlar ya da çiğ köfte partileri Türk siyasal kültürü içinde her zaman önemli bir yer tutmaktadır. AKP’nin iki numaralı ismi Dengir Mir Mehmet Fırat, Selçuk’un bürosundaki iftara katıldığını gizlememekte, ‘İftarda çok sayıda bakan ve en az 15 milletvekili vardı. O büroya iki üç kez gitmişimdir’ demektedir. Bir rivayete göre, büroda görülen bakanlardan biri Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen’dir. Büroya uğrayıp, buradaki çiğköfte partisine katılan AKP Milletvekili Mahfuz Güler ise Selçuk’un aynı zamanda ‘umre arkadaşıdır’. İşte bu noktada maneviyat unsuru, kümeler arası geçişkenliğe ivme katan bir katalizör işlevi üstlenmektedir. BÜROKRASİDE AKP TUĞRASI Hazırlık soruşturması dosyasındaki belgeler, İbrahim Selçuk’un Enerji Bakanlığı bürokrasisi üzerinde nüfuz sahibi olduğunu, ihalelerin kime dağıtılacağı konusunda kararlara etki yapabildiğini gösteriyor. Selçuk’un aynı zamanda Enerji Bakanı Hilmi Güler’in yakın çevresine kadar sokulabildiği anlaşılıyor. Yolsuzluk iddialarına karıştıkları için hapse atılan bürokratların AKP’nin tuğrasını taşıyor olmaları öykünün bir başka sahnesini oluşturuyor. Bürokrasideki adam seçme tercihleri de kuşkusuz kamuoyunun iktidarlarla ilgili kanaat notunun şekillenmesinde her zaman bir faktördür. HEM SİYASET, HEM TİCARET Tablodaki bir başka vahim görüntü, CHP’den transfer edilen iki milletvekilinden özellikle birisinin yolsuzluk iddialarına batmış olmasıdır. Ağrı AKP Milletvekili Cemal Kaya’nın Selçuk’un aracılığıyla Enerji Bakanlığı’ndan bir hidroelektrik santralı ihalesini almak istediği belgelenmiştir. İktidar partisi milletvekilinin kendi şirketi için mensubu olduğu siyasal iktidardan ihale koparmaya çalışması, tek kelimeyle vahimdir. Bu olay, milletvekillerine ticaret yasağı getirecek bir etik yasasının bir an önce çıkartılması gereğini bir kez daha yüzümüze çarpmaktadır. KISSADAN HİSSE Özetlemek gerekirse, AKP’nin yolsuzluğa teşne bazı çıkar grupları ile arasına mesafe koyamadığını, bu grupların kendisinden uzak durmasını sağlayacak bir caydırıcılık yaratamadığını, aksine eski dönemin alışkanlıklarını önemli ölçüde sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Irak Türkmen Meclisi Başkanı’nın açıklamasıGeçen perşembe günü Irak Türkmen Cephesi’nin web sitesinde, Türkmen Meclis Başkanı Sadettin Ergeç’in ‘Seçim döneminde ben hacdaydım’ şeklinde bir açıklaması yer almıştı. Geçen cuma günü çıkan yazımızda, buradan hareketle Ergeç’in Irak’ta 30 Ocak tarihindeki seçim sırasında oy kullanmadığı sonucuna varmıştık. Ergeç, dün gönderdiği bir mesajda ‘Ben seçim günü Kerkük’teydim, oyumu kullandım. Tüm çalışmalar benim başkanlığımda olmasına rağmen kendimi aday bile göstermedim. İşler rayına oturduktan sonra tüm arkadaşların onayını alarak hac seferine çıktım, ama 15 gün sonra yani ayın 26’sında tekrar Irak’a döndüm’ dedi.
Yazarın Tüm Yazıları