Bir yıldır ruhsat bekleyen LÖSEV Kent’te ‘orta yol’ bulundu

Güncelleme Tarihi:

Bir yıldır ruhsat bekleyen LÖSEV Kent’te ‘orta yol’ bulundu
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2016 14:15

LÖSEV’in İncek’te 400 yatak kapasiteli inşa ettiği ancak, Sağlık Bakanlığının ruhsat vermediği LÖSEV Kent için, geçen bir yıllık sürenin ardından ‘orta yol’ bulundu.

Haberin Devamı

Pazartesi gününden itibaren İncek’te 75 yatak kapasitesiyle hizmet vermeye başlayacak LÖSEV Kent’in açılışı öncesinde konuştuğumuz LÖSEV Başkanı Üstün Ezer, “75 yatağımız dolduğunda, kapasitemizi ve hekim kadromuzu genişletecek şekilde gerekli izinler verilecek” dedi. “Böyle bir yapıyı atıl bırakamazdık” ifadesini kullanan Ezer, “Bu ülkenin bu hastaneye ihtiyacı var ve sanırım zamanla bu anlaşıldı. Burası bir kent konseptinde yapıldı ve tahmin ediyorum daha iyi anlaşıldı ne yapmak istediğimiz. Ancak, ciddi bir zaman kaybı oldu, ülke için de, çocuklar için de, hastalar için de” diyerek, bundan sonra yüzde 92 olan tedavi başarı oranını yüzde 100’e çıkarmak için var güçleriyle çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

Üzerinde uzun süredir emek verdiğiniz LÖSEV Kent’te geçtiğimiz yıl bir açılış yaptınız, ancak hastane ruhsat problemi nedeniyle faaliyete geçemedi. Ruhsat problemi çözüldü mü? Hastane ne zaman açılacak.

Haberin Devamı

Burası 400 yataklı bir hastane ve Türkiye’nin bu hastaneye çok ihtiyacı var. Şimdilik 75 yatak kapasitesiyle hastanemizi Pazartesi günü açıyoruz. Gaziosmanpaşa’daki küçük hastanemizi buraya taşıyoruz. Oradaki hastalar artık buraya gelecekler. Hastane, hem, çocuk hem yetişkin hastalara hizmet verecek. Hastanenin yüzde 50 kapasitesi ve yatakları onkoloji ve lösemiye, diğer yüzde 50’si de tüm branşlara ayrılmış durumda. İlk olarak, çocuk hematoloji ve onkoloji branşları başlıyor, diğer poliklinikler de 15 Temmuz’da açılıyor.

Siz en başından beri ruhsatın, 400 yatak için verilmesi gerektiğini savunuyorsunuz. Geri kalan yataklar boş mu kalacak, hastane tam kapasite çalışamayacak mı?

75 yatak, burası için çok düşük bir rakam. Fakat, ‘mevzuat gereği’ dediler ve bir mevzuat değişikliğine gitmediler. Böyle bir hastanenin aslında tam kapasite çalışmasını arzu ederdik ama mevzuatlara uyarak gideceğiz. Son olarak, 75 yatağımızın dolu olduğunu gösterdiğimiz zaman kapasitemizi ve hekim kadromuzu genişletecek şekilde gerekli izinleri vereceklerini söylediler.

Bir yıldır ruhsat bekleyen LÖSEV Kent’te ‘orta yol’ bulundu


Haberin Devamı

BÖYLE BİR YAPIYI ATIL BIRAKAMAZDIK

O zaman, bir orta yol bulunduğu diyebilir miyiz?

Evet bir orta yol bulundu. Çünkü, hakikaten ülkeye kazandırılmış, örneği olmayan bir hastane var ortada. Hatta Avrupa’da bile ilk defa bir ‘kent’ yapıldı. Bu kadar büyük bir kompleks ve halkın bağışlarıyla yapıldı burası. Bu hastane yapılırken devlete 45 milyon liradan fazla vergi verildi. Günlük binin üzerinde işçi çalıştı, üç yıl boyunca. Bir istihdam sağlandı. Böyle bir yapıyı biz atıl bırakamayız, o nedenle böyle bir orta yol bulundu ve ruhsatlandı. Şimdi bundan sonra artık biz hızla hastalarımızı kabul etmeye başlayacağız, tedavi başarı oranımızı artırmaya çalışacağız. Çünkü gerçekten lösemi hastaları, kanser hastaları ve diğer tüm hastalar, hakikaten zor durumdalar. Yatak kısıtlı, doğru tedavilere ulaşma şansları kısıtlı.

Haberin Devamı

ZAMAN İÇİNDE NE YAPMAK İSTEDİĞİMİZ ANLAŞILDI

Peki, bu orta yol nasıl bulundu?

Bu ülkenin bu hastaneye ihtiyacı var ve sanırım zamanla bu anlaşıldı. Mesela hasta oteli çok büyük bir ihtiyaç. 200 kişilik kapasitesi var hasta otelinin. Mesela bir okulun varlığı çok önemli bir ihtiyaç. Burası bir kent konseptinde yapıldı. Tahmin ediyorum daha iyi anlaşıldı ne yapmak istediğimiz. Ancak, ciddi bir zaman kaybı oldu, ülke için de, çocuklar için de, hastalar için de.

Hastane için yaptığınız açılışın üzerinden yaklaşık bir yıl geçti ve o zamandan beri ruhsat sıkıntısını çözmeye çalışıyorsunuz. Bu süreçte yılgınlık ya da küskünlük oldu mu?

Yılmadık, şöyle yılmadık. Tabi ki, çocuklar burada söz konusuydu, onların hayatları, onların anne babaları söz konusu. Ve bu çocukların hepsi eşit olanaklarla tedavi almak zorunda. Bizim anlayışımıza göre bütün çocuklar doğuştan itibaren eşittirler ve biz bu çocuklara bu olanakları sağlamak zorundayız. Eğer biz de yılıp yarı yolda bırakırsak, yüzlerce, binlerce lösemili çocuğumuzu yarı yolda bırakmış olacaktık. Bu sorumluluk çok büyük.

Haberin Devamı

Bir yıldır ruhsat bekleyen LÖSEV Kent’te ‘orta yol’ bulundu

YILMADIK AMA BİR KIRGINLIK OLDU

O nedenle yılmaktan ziyade bir küskünlük, bir kırgınlık oldu. Burası herkesin katkılarıyla yapıldı. “Bir tuğla da sen koy” kampanyasıyla herkes buraya bir tuğla koydu ve milyonlarca tuğla var. Biz de istedik ki, burası bir an önce kucaklansın, faaliyete geçsin. Bu olmayınca kırıldık. Neden yapıyoruz? Benim asıl mesleğim hekimlik, çocuk hematoloji, onkoloji uzmanıyım ben. ‘Ben sadece hastalarımı tedavi ettim, baktım gerisi beni ilgilendirmez’ diyemedim. Hep daha fazla ne yapabilirim diye düşündüm. Bu çocukların eksikleri nedir, evinde yiyecek yemeği var mı? Vücut direnci nasıl, evinde ya da hastanede temiz koşullarda yaşıyor mu? Bunlar çok önemli. Bütün bunlarla uğraşınca başka bir boyuta geçtik, hekimliğimin dışında işler yaptım. O zaman ne ne bekliyorsunuz? Bir teşekkür, bir takdir. Birisi çağırıp beni, ‘Ya Üstün Bey elinize sağlık’ deseydi o gün o iş biterdi. Yoksa bütün mevzuatlar aşılır. Bizim söylediğimiz bir şey var. Hiçbir şey bir çocuğun hayatından daha kıymetli olamaz.

Haberin Devamı

ÇOCUKLARIMIZIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Sağlık Bakanlığıyla yaşanan tartışmalı süreçte, bazı çevrelerden size bu hastane üzerinden meseleye ticari yönde bir yaklaşımınız olduğu eleştirisi getirildi. Ticari bir yaklaşım söz konusu mu?

LÖSEV bir vakıf ve asla ticari bir yaklaşımımız olamaz. Biz bir kere lösemili ve kanserli çocuklardan bırakın ücret almayı, onların her türlü ihtiyaçlarını karşılayacağız, eskiden olduğu gibi. Eskiden LÖSEV ne yapıyorsa, şimdi de aynısını yapmaya devam edecek. Yani onları ABD’deki Avrupa’daki gibi en mükemmel koşullarda tedavi edecek. Bundan 5 kuruş para olmayacak.
Mevcut SGK’nın Sağlıkta Uygulama Tebliği (SUT) gereğince ödediği para yeterli mi? Hayır. Bu hastanenin elektrik, su masrafına yetmez o paralar. Tabi ki, maliyetleri çok daha yüksek, ama vakfımız onu karşılayacak. Günde 6 öğün yemek çıkarıyoruz, çocuklar kortizon aldıkları için çok iyi beslenmeye ihtiyaçları var. Pijamalarını, çamaşırlarını bütün temel ihtiyaçlarını yine biz karşılayacağız. Oyuncaklarını, psikolojik desteklerini, gezilerini yine biz karşılayacağız. Bırakın para almayı, üstüne para vereceğiz. Tabi ki erişkin kanserlerinde de aynı şekilde olacak. Ancak, diğer branşlarda diyelim ki, kadın doğumda, diyelim ki dermatolojide aldığımız farklar olacaktır tabi ki; oradan aldığımız farkları da bu çocukların tedavisine harcayacağız. Biz zaten kamu yararına bir kuruluşuz. Devlet nasıl kâr etmiyorsa, biz de kâr etmeyiz. Bizim kâr gibi bir anlayışımız olamaz. Asla ticari bir yaklaşımımız yok. Kaldı ki öyle olsa bile bu hastanenin geliri nereye gidecek? Yine bu çocuklara harcayacağız.

RAKAMLAR KORKUNÇ

Toplum olarak kanser tehlikesinin farkında mıyız? Kansere karşı yeterince bilinçli miyiz?

Bu konuda açıkçası biraz hayal kırıklığı yaşıyoruz. Çünkü, kanser çok ciddi bir tehlike. Sağlık Bakanlığı rakamları iki yıl geriden geliyor. Şu an bildiğimiz her yıl 160 bin civarında yeni vaka bildiriliyor. Bizim tahminimize göre, kayda girmeyenler ve tanı konulamayanlar da dahil olmak üzere, önümüzdeki yıllar içerisinde bu rakam yılda 200 bin vakaya ulaşacak. 200 bin, çok korkunç bir rakam ve biz aşağı, yukarı 10 yıldır Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye’nin de içinde bulunduğu kuşakta kanser artış hızını yüzde 75, yüzde 100 arasında tespit etti. Bir üste çıktığımızda, İtalya, İsveç ve İsviçre’de bu rakam yüzde 25’lerde. Günde yaklaşık 400 kişi kanserden ölüyor. Bu korkunç bir rakam. Terörden de, trafik kazasından da, başka sebeplerden de ölüyor insanlar ama, günde 400 kişinin kanserden ölüyor olması, bizim yıllardır yaptığımız çağrılara dikkat edilmesi gerektiğini gösteriyor.

Bir yıldır ruhsat bekleyen LÖSEV Kent’te ‘orta yol’ bulundu

KANSERLE MÜCADELE TEŞKİLATI KURULMALI

Sağlık Bakanlığı, son yıllarda hem sigaraya karşı, hem de kanserin en büyük sebeplerinden biri olan hareketsiz yaşama karşı ciddi kampanyalar yürütüyor. Bunlar yeterli mi? Başka neler yapılabilir?

Kanseri önleyici ciddi tedbirler alınması gerekiyor ve bir kanser önleme teşkilatı veya kanserle mücadele teşkilatı gibi bir kurum kurulması gerekiyor. Tabi ki, bu sadece Sağlık Bakanlığının yapabileceği bir şey değil. Burada LÖSEV’in gerçekten büyük rol alması gerekir. Yine ABD’den örnek verirsek, kanserin önlenmesi için yılda 3 milyar dolar bütçe ayırdılar. Şimdi, sadece tabi ki bu bütçeyle olmuyor, özellikle çocukların gelişimi ve beslenmesini de kapsayan bir projenin hayata geçmesi gerekiyor. Uzun zamandır hazırlandığımız, “Sen de Kansere Dur De” projesiyle bunlar adım adım hayata geçiriliyor veya halkla birlikte eğitimler düzenleniyor. Ama bugüne kadar yaptığımız bütün konuşmalarda, yazışmalarda ‘haklısınız’ deniyor, ‘biz bunun farkında değildik’ deniyor. Bu arada, tabi ki birtakım adımlar atılıyor, örneğin sigarayla mücadele ediliyor, hareketli yaşam için kampanyalar yürütülüyor ama, bunları tek başına bir kuruluş ya da bir bakanlığın yapması mümkün değil. Bunun topluma yayılması lazım ve ciddi tedbirler alınması gerekir.
Şuna karar vermeli, sigarada olduğu gibi. Birtakım yerlerin ticaret yapmasına, para kazanmasına mı göz yumulacak, yoksa insanların sağlığı mı ön plana alınacak. Bu çizgiler çizildiği zaman, o ticaret yapan kuruluşlar da ‘daha zararsız nasıl olabilir, daha az kanserojen nasıl olabilir’ diye düşünmeye başlayacak.
Ama burada tabi ki, bağımsız, tarafsız bilim insanlarının yer aldığı bir yapılanmadan bahsediyoruz.

ÇOCUKLARA KANSERİ OYUNLA ANLATIYORUZ

Kansere yakalanan erişkinler dahi, hastalığı kabullenme konusunda ciddi sıkıntılar yaşarken, siz çocuklara kanser olduğunu nasıl anlatıyorsunuz?

Telaffuz edemeseler de bir şeylerin farkındalar aslında. Niye ben buradayım? Niye okula gidemiyorum. Niye arkadaşlarımla değilim? gibi birtakım soruları soruyorlar ve bu soruların yanıtlarını iyi yönetmek gerekiyor. Biz bir kere onlara yavaş yavaş anlatıyoruz, gerçekleri anlatıyoruz. Yani kemik iliğinde kök hücrelerin olduğunu, onların bozulduğunu, çalışamaz olduklarını, o hücrelerin iyi çalışması için birtakım ilaçlar, silahlar verdiğimizi söylüyoruz. O silahları, bazen bir uçak bombalıyor, tanklar geliyor, tüfekler ateş ediyor gibi anlatıyoruz. Bu süreç içerisinde vücudunda belki birtakım değişiklikler olacağını ama sonunda o savaşı kazanacağını ifade ediyoruz. Kabulleniyorlar, bize güveniyorlar. Aramızda hasta-doktor ilişkisinden ziyade aile ilişkisi başlıyor. Zaten LÖSEV’in en başarılı olduğu konu bu. O samimiyet çerçevesinde sosyal destekler vermeye başlıyoruz. 30. gün, tedavinin en zor kısmını atlatınca onu bir limuzinle Ankara turuna çıkarıyoruz. İstediği yemekleri yiyor, Anıtkabir’e götürüyoruz. Atatürk’e söz veriyor, “Sen düşmanları yendin, ben de lösemiyi yeneceğim” diyor ve çocuklarda “Ben bu hastalığı yeneceğim” kararlılığı oluşuyor. Böyle bir hobi evi mesela hiçbir yerde yok. Nedir amacı? Çocuklar hastaneye girmeden bir psikolojik gerginlik yaşıyorlar. Kusmalar, mide bulantıları, baş ağrıları oluyor. Tedaviye girmek istemiyorlar. Biz de diyoruz ki, gelin bu hobi evinde resim yapın, müzik dinleyin, seramik yapın, oyuncaklarınızla oynayın. Siz bir hastaneye gelmediniz aslında. Çok güzel bir yuvaya geldiniz, eğlence parkına geldiniz. Bunları yaşayın ondan sonra biz sizi hastaneye alalım diyoruz.

TEDAVİDE ÇOKLU YAKLAŞIM GEREKİYOR

Türkiye’de ilk belirtinin çıkması ile, doktora ulaşıp kesin tanı konması arasında geçen süre ortalama 3 ay. 6 ay olan, sıra bekleyen var, o geç tanı maalesef. İkincisi tanı konmasıyla tedavinin süresi de çok uzun. Tabi erken tanı ve erken tedavi çok önemli. Biz şu anda gene erişkin kanserleri ve toplam bütün lösemi kanserleri için konuşalım. Şu anda tedavinin ilk bir yılı içindeki kayıplar yüzde 60 civarında. Geri kalan yüzde 40’ın da yüzde 20’sini daha sonraki tekrarlamalar, metastazlar, başka organlara sıçramalar, ilaçların yan etkileri gibi sebeplerle kaybediyoruz. Biz bu komplekste çoklu, multidisipliner dediğimz yaklaşımı uygulayacağız. Hastanede, psikolog da, psikiyatrist de, fizik tedavi uzmanı da, çocuk gelişim uzmanı da, cerrah da, onkolog da, patolog da olacak.

KANSER ARAŞTIRMA MERKEZİ KURDUK

LÖSEV Kent’te bin 500 metrekarelik çok büyük bir kanser araştırma merkezi kurduk. Bu laboratuvarlarda kök hücre tedavileri, kök hücre araştırmaları ve gıda analizleri gibi veya radyasyon analizleri gibi birtakım kanserojen maddelerin hücrelere veya kromozomlara genetik olarak verdiği hasarlar araştırılacak. Bunun gerçekten desteklenmesi lazım. Yurtdışından örnek verecek olursak, bu ülkelerde bir kuruluş, bir fon ayırıyor ve bunu bir vakfın araştırmaları için bağışlıyor ve bunun yüzde 100’ünü vergiden düşüyor. İşte bu sadece devletin yapacağı bir iş değil, bu tür araştırmalar için bütçeler ayrılmalı. Ben insanım, ben anneyim, babayım diyen herkesin buna bir pay ayırması lazım, katkıda bulunması lazım. Sadece parayla da değil, tekrar söylüyorum, yaşam biçimi ve katılım olarak buna destek vermemiz lazım.

Bir yıldır ruhsat bekleyen LÖSEV Kent’te ‘orta yol’ bulundu

LÖSEV Kent için tuğla koyan milyonlarca kişi ve kuruluşa sonsuz teşekkür ediyoruz. “İnsanlık ölmesin, insanlar da ölmesin” dedik, biz halkımıza güvendik, onlar da bize inandı ve destekledi. Lösemili çocuklarımız adına bu hastaneye tuğla koyan herkese minnettarız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!