Bir Yahudi ramazanın nesini özler ki

BAŞLIĞI odatv.com’da Rafael Sadi imzasıyla çıkan yazıdan aldım.

Bir mektup yazmış aslında Rafael Sadi. Ramazan başladığından bu yana bana kutsal ayı en güzel, en derinden hissettiren yazıyı yazmış, eline sağlık.
Mektubundan anlaşıldığı üzere 20 yıl önce Türkiye’den ayrılmış, İsrail’e yerleşmiş bir Yahudi vatandaşımız Rafael Sadi.
Babası Aron Usta, Tahtakale esnafındanmış.
Mektubunda özlediklerini sayıyor: Ramazan pidesi, Apikoğlu sucuk, Tikveşli yoğurdu (“Şimdiki yoğurtlar duvara badana bile olmaz” uyarısını da yaparak), eski kaşar...
Sadece “midesel” bir nostalji krizi veya şikemperver bir isyan değil ama Rafael Sadi’ninki.
Bir hali, bir devri ve o devrin insan ilişkilerini özlüyor.
* * *
Rafael Sadi’nin içten bir dille yazılmış mektubuna kulak verelim:
“Bir Yahudi ramazanın nesini özler ki?
Her şeyden evvel sıcacık ramazan pidesini, çay ve kaşar peyniri ile götürülen pidesini özler. Hele kaşar bitti, kaşar getir, ardından pide bitti pide getir muhabbetidir eksik gelen.
İsrail’de pide yok mu? Var ama ramazan pidesi yok, belki var ama ben nerede olduğunu bilmiyorum. Varsa bile o muhabbeti yakalayacak insanları bulmak mesele.
...Nerede rahmetli Sadık abim, nerede kardeşleri Süleyman ve Ramazan, kaşar bitti mi bakkala gidecek olan Fatih (Sadık abinin oğlu). Peki, babamın dükkânının kapı komşusu dünya tatlısı efendi insan HAFIZ gerçek Müslüman, dini bütün adam, göstermelik dinci değil gerçek din adamı, haramdan korkan, yalanı becermeyen uzak duran dürüst adam nerede?
...Bir zamanlar birlikte çalıştığımız İrfan Cudal’dır özlenecek olan insan, ne zaman dükkânına girersem beni aileden sayan ve kardeşi, evladı gibi gören Abdullah Karabulut’tur bu özleme nail olan.
Asla Yahudi olduğum için beni Türklükten ayırt etmeyi düşünmemiş olan güzel insanları özledim bugün.
Rahmetli Ergün Özçekiç, Allah uzun ömürler versin Bülent Eşref Şefik can dostum’u nasıl özlemem?
Mustafa, Kemal ve Mehmet Çiftçioğlu kardeşleri unutabilir miyim?
Haydar Yıldırım abi senin yerin çok özel biliyorsun; ya Nurettin abim -Ümit Ticaret-...
Bu insanlar benim ve babamın mesai arkadaşları, müşterileri değillerdi sadece aile, akraba idik sanki...”
* * *
Rafael Sadi’yi anlayabilecek biriyim.
Şişli’de büyüdüm. Onun ramazan pidesini sevdiği gibi ben de ablamın arkadaşı Çela Abla’nın getirdiği kıtır kıtır “hamursuz”u özlüyorum.
Rahmetli Kostas Amca ve Titina Teyze’nin boyalı paskalya yumurtalarını özlüyorum.
Sokağın farklı dinlerden kadınlarının, annem ve arkadaşlarının beni yanlarına katıp “7 cami gezmeleri”ne, kilise turlarına, oradan da Tarabya Plajı’na götürmelerini özlüyorum.
Bak Rafael Sadi his ayarlarımla oynuyorsun, ben de Niso’yu, Raşel’i, Varol’u filan özlüyorum!
* * *
“Peki ne oldu da kara kediler sokuldu aramıza” diye soruyor Rafael Sadi.
Ve devam ediyor: “Lütfen dostlukları bozmayın, siyaset bizi ayırmamalıdır.
Hayırlı bir ramazan ayı temenni eder, Yüce Allah’ın hepimizin kalbine göre vereceğini bildiğimi de eklemek isterim.
Allah hepimizin yanındadır.
Saygı ve sevgi ile...”
* * *
Rafael Sadi’ye ne anlatayım şimdi ben?
Ya kendime ne anlatayım?
“13 Eylül’de birbirimizin yüzüne bakamayacak hale geliyoruz Rafael Sadi” mi diyeyim, “Hoşgörü ayında yabancı temsilcilere verilen iftar yemeğine sadece İsrail Büyükelçisi’ni çağırmadık” diye haber mi salayım?
Ne olurdu çağırsaydı Ömer Çelik o iftara Levy’yi? Küçülür müydü, büyür müydü?
Fehmi Koru “Ramazanda hep beraber yaşıyoruz, işte oruç tutan, oruç yiyen” yazısı yazmış dün.
AVM izlenimlerini aktarıyor. İyi niyetli olduğunu söylüyor, vallahi ben de inanıyorum kendisine.
Ama hem “Kınadığım veya hoş görmediğim sanılmasın” diyor hem de hoşgörü temalı yazısında AVM’lerde yemek yiyenleri “Ramazan ayı içinde bulunduğumuza aldırmaksızın aç karınlarını doyurmakla meşguldüler” diye sunuyor.
Fikirlerimiz aksi istikamette seyretse de kalem erbabıdır Koru, yine de “aç karınlarını doyuruyorlardı”dan başka ifade bulamıyor.
* * *
Durumumuz parlak değil Rafael Sadi, giderek geriliyoruz, kopuyoruz.
Ne ramazan bildiğin ramazan, ne Rosh Hashanah bildiğin Rosh Hashanah.
En fenası insanlar. Biz aynı insanlar değiliz artık ve korkarım bir daha da olamayacağız.
Benden de sana saygı ve sevgi Rafael Sadi...
Yazarın Tüm Yazıları